Hafsa'dan
Odanın içinde yankılanan kilit sesi ile kafamı koyduğum koltuktan kaldırdım ve bakışlarımı kapıya çevirdim.Geceden beri gözüme gram uyku girmemişti.Bebeği elinden zorla alınan bir anne ve eşinden uzak durmak zorunda olan bir kadın nasıl uyuyabilirdi ? Üstelik içi intikam ve hırsla doluyken ?
Kapı açıldı ve içeriye bir kadın girdi.
Giyiniş tarzına ve hareketlerindeki çekingenliğe bakılacak olursa Aragorn'un kölelerinden biriydi.
İfadesizce kadına baktım.Ne için geldiği hakkında bir fikrim yoktu.
Onu izlemeyi sürdürürken ellerini önünde bağladı ve konuştu"Hazırlanmalısınız Hafsa hanım." Dedi yumuşak sesi ile.
"Niye ?" Diye sordum.Ne hazırlığıydı ?
"Efendi Aragorn sizi görmek istediğini söyledi." Dediğinde tek kaşım havalandı.Ben bir şey söylemeden içeriye bir kadın daha girdi.Elinde yemek tepsisi vardı.
"Öncelikle kahvaltı etmenizi istedi.
Sonrada giyinmeniz-""Nerede o ?" Diye sordum ayağa kalkarken.Kadın dikkatlice bana baktı.Sanırım ani refleksim yüzünden bir şey yapacağımı sanmıştı.Haklıydı.
Yapabilirdim.Yapmamam için tek bir sebep vardı o da iblisin elindeki bebeğimdi."Ne kahvaltı etmek istiyorum ne de yeni bir şeyler giyinmek.Aragorn'u göreceğim !" Dedim sinirlerime hakim olamayarak.Artık gerçek anlamda çıldırmaya başlamıştım.Bu adam canilikleriyle beni delirtmenin eşiğine getirmişti.
"Ona böyle seslenmemelisiniz. Duyarsa buna çok kızacaktır-" o cümlesine devam ederken hızlıca yanından geçtim ve iki kadınında korku ve hayretle koşar adımlarla beni takip etmesine yol açtım. Koridorda yürürken buranın nereye çıkacağı konusunda hiçbir fikrim yoktu.
"Aragorn !" Diye bağırdım.Arkamdan koşan kadınların yüzlerine bakmadan içlerindeki korkuyu hissedebiliyordum.
"Lütfen, lütfen odanıza geri dönün.
O bizi öldürür." Diye yalvaran kadınlara durup bir an bile bakmadım."Neredesin aşağılık pislik !" Diye bağırdım.Bana kahvaltımı getiren kadın ellerini ağzına götürüp büyük bir şaşkınlıkla kapatırken ben diğerine döndüm.
"Ya beni şimdi Aragorn'a getirirsin ya da ben onu bulana kadar durmam ve
bu kalenin altını üstüne çeviririm." Dedim.Kadın yutkunarak gözlerime bakarken duyduğum ses ile kafam sola çevrildi."Bırakın gelsin." Aragorn.Koskoca yemek masasında tek başına oturmuş önünde parçalanmış bir normal bedeniyle sakince bana bakıyordu.
Ellerinin altındaki -muhtemelen ölü olan- adamı zemine bırakıp yavaşça masadaki mendili aldı ve kana bulanan dudaklarını önce yaladı, sonra mendile silerek ellerini de silip mendili masaya atarak konuştu."Şu ceseti götürün buradan." Söylediği yanında duran adamlarına karşı verdiği bir emirdi.İki kişi hemen dediğini yapmaya koyulduğunda afallamamı atlatıp sert adımlarla salona yürüdüm.Kadınlar arkamdan yürümeye başladığında Aragorn gözlerini arkama çevirerek eliyle 'gidin' işareti yaparak gözlerini tekrardan bana çevirdi.Adımlarım 2 metre kadar yakınına geldiğinde durdu.
"Hafsa, bu hiddeti neye borçlusun ?" Dedi yüzündeki yapay gülümseme ile.
Bilmiyor gibi konuşması sinir bozucuydu.Bu kadar insafsızlıktan sonra, yaptıklarından sonra bu rahatlığı delirticiydi."Benden ne istiyorsan söyle Aragorn.
Yapacağım ve sonra gideceğim.Bana
ne istediğini söyle.Söz veriyorum beni ve bebeğimi özgür bırakman karşılığında istediğin şeyi yapmaya razıyım." Dedim.Buradan onun isteği dışında sağlam çıkmam olanaksızdı.
Evet yapabilirdim aslında.Güçlerimi kullanarak buradan def olup gidebilirdim belki ama ya bebeğim ?
Onunla tehdit ediliyordum.Aragorn ve onun tehtidleri olmasaydı burada olmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...