Bölüm 42 (İtaat)

83 9 0
                                    

Maria'dan

Korkudan hızlanan nefesim saçlarımı savururken öylece donup kaldım.
Kolumu tutanın kim olduğunu ise benimseyememiştim.Sanki bu sesi daha önce duymuştum ama hatırlayamamıştım.Güçlü eller tarafından odadan çıkartıldım. Karanlıkta seçemediğim yüzü başka bir odaya o kişi tarafından sürüklenip ışığı açması ile tanıdım.Bu...bu

Pars'tı.

Şaşkınlık ve korku ile ne diyeceğimi nasıl açıklama yapacağımı bilemedim.

"Kim olduğunu sanıyorsun sen ?" Dedi kalın çıkan sesi ile.Sadece gözleri korkmama ve susmama yetiyordu.

"Sırf aşık olduğun işe yaramaz adam, bu kıza aşık olduğu için onu öldürecek miydin ?" Dedi ve alayla güldü.

"Gerçekten bunu yapacak mıydın, engellemeseydim ?" Diyerek cevap bekledi.Garip olan, onun bunları neden yaptığımı bilmesiydi.

"Sen, bunları nasıl-" dediğim esnada konuştu.

"Arkadaşım Edim, bir kişiye baktığı anda istediği herşeyini görür. Anılarını, ne zaman ne yaptığını, kiminle ne konuştuğunu, herşeyini, beyninin içinden geçirdiğin düşüncelerin hariç herşeyini bilir.
Bu gün arkadaşın Katara'ya söylediğin, anlattığın herşeyi biliyorum." Dedi.

"Duyduğuma göre ondan ve arkadaşlarından nefret ediyormuşsun.Ne için engelledin ? Bu yapacağım şey işine gelmez miydi ?"
Dedim yere bakarken.Yanıma yaklaştı.

"Hafsa'yı öldürmek için ya o salak herifi etkileyemeyecek kadar umutsuz bir vakasın ya da... çok çirkinsin." Dediği an hâlâ Hafsa'nın görünümüne sahip olduğum aklıma geldi.Kendi bedenime bürünerek kafamı kaldırdım.Bakışları ifadesizce üzerimde gezindi.

"Hangisiyim ?" Dedim merakla.

"İkiside değil.Sen fazla acelecisin.
Ve tecrübesiz." Dediğinde dolan gözlerimden yaşların akmaması için yelpaze yaptım.Bana doğru birkaç adım attı.

"Aptalsın.Ama işime yararsın.Sen Kamran'ı istiyorsun ve bende" diyerek durdu.Kafasını sağa sola sallayarak konuştu.

"Bu seni hiç alâkadar etmez." Dedi ve gözlerini gözlerime sabitledi.

"Ama aynı taraftayız.Bana itaat edersen, istediğin şeyi almanda yardımcı olurum.Kabul ediyor musun ?" Diyerek elini uzattı.Bana uzatılan ele baktım.Titreyen çeneme aldırmadan elini tuttum.

"Sana itaat edeceğim.Ve istediğimi alacağım." Dedim kararlılıkla.

Hafsa'dan

Gözlerimi açtığımda hala yorgunluk vardı üzerimde.Yine de yatakta doğrularak ayağa kalktım.Banyoya gidip rutin işlerimi hallettikten sonra saçlarımı tarayıp aşağı indim.Bir çok kişi merdivenlerdeydi.Şatonun bu hali çok güzeldi.Ama gün kapalıydı.
Güneş kara bulutların arkasına gizlenmiş ve soğuk rüzgar dışarıda kendini gösteriyordu.Yemekhaneye girdiğimde kendime bir tabak alıp her zamanki masaya yerleştim.Yalnızca Yekta vardı.

"Günaydın." Dediğimde aynı şekilde karşılık verdi.

"Neden diğerleri yok ?" Dedim merak ederek.Genelde herkes benden önce burada olurdu.

"Bilmiyorum.Ama az sonra gelirler." Dedi ve çayını yudumladı.Kafamı sallayarak tabağıma döndüm.

***

"Sevgili Avcılar, büyük bir savaş yaklaşıyor.Ve biz buna hazırlıklı olmalıyız." Büyük Hoca en sonunda sadete gelmişti.Konuşmanın başından beri bizlere ne kadar güçlü ve azimli olduğumuzu, daha önce göreve gidip başarı ile dönen Avcıların hikayelerini anlatmıştı.Şimdi ise, bize savaş var diyordu.Ortam panik ve endişe kokuyordu.Konuşmaya devam etti.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin