1 hafta sonra...
Hafsa elinde tuttuğu çiçekleri babasının mezarına bıraktı.Dolan gözlerinden yaşlar akmasına izin vermeden elinin tersi ile gözlerini sildi.Kim bilir kaç dakikadır buradaydı.Omzuna dokunan elin sahibi konuştu.
"Hafsa, hava bozdu.Hadi gidelim yarın bir daha geliriz." Dedi Yekta.
Hafsa yavaşça ayağa kalktı. Paltosunun cebine ellerini soktu ve arabaya ilerledi.Yekta mezarlığın demir kapısını kapatarak şoför koltuğuna oturdu.Arabayı çalıştırmadan Hafsa'yı inceledi."Seni her buraya getirişimde daha da üzülüyorsun.Bu böyle devam ederse değil buraya gelmene şatodan çıkmana bile izin vermem." Dedi sert bir ses tonu ile.1 haftadır üzüntülü bir yüz görmekten bıkmıştı.Acısını anlıyordu ve hala üzgün olmasının doğal oldugunuda biliyordu ancak artık böyle devam etmesini istemiyordu.Hafsa Yekta'nın sözleri ardından kafasını ona çevirdi.
"Böyle birşeyi yapamazsın Yekta." Dedi kızgın bir ses ile.
"Eğer beni zorunda bırakırsan yaparım."
"O zaman seninle asla konuşmam."
Yekta omuz silkti."Sence bu umrumda olur mu ? İnan bana, kızgın olman üzgün olmandan daha iyi." Dediğinde Hafsa kapıyı açıp arabadan çıktı.Yekta oflayarak kafasını direksiyona koydu.
Hafsa babasının ölümünden sonra sadece sessizleşmemiş, hırçınlaşmıştıda.
Yekta arabayı çalıştırıp Hafsa'nın yanına geldi ve hızını yavaşlatarak onunla aynı hizada gitmeye özen gösterdi.
"Bin arabaya gidelim Hafsa." Dedi aynı ses tonu ile.Hafsa duraksayarak konuştu.
"Neden ? Bana babam ile ilgili daha kötü şeyler söylemen için mi ?" Dediğinde Yekta el frenini çekti ve arabadan indi.Hafsa'nın yanına birkaç adımda gidip derin bir nefes aldı.
"Bak, tamam haklısın.Yani sana öyle dememeliydim.Elbette babanın mezarına gelmene karışamam.
Ama üzülmeni görmek istemiyorum." Dedi ve Hafsa'nın tepkisine baktı."Şimdi arabaya bin ve gidelim.Tamam mı ?" Dediğinde Hafsa Yekta'nın yüzünü inceliyordu.Bir şey diyecek gibi olsada konuşmadı ve arabaya bindi.Az sonra Yekta'da yerini aldı ve yola devam ettiler.
Uzun bir sessizliğin ardından Hafsa konuştu.
"Üzgünüm.O kadar sert çıkışmamalıydım.Sen sadece beni düşünüyordun." Dedi pişmanlıkla.
Babasının ölümünden sonra geçen şu 1 hafta içerisinde davranışlarına akıl erdiremiyordu.Bazen çok farklı biriymiş gibi oluyordu ve duygularını kontrol edemiyordu."Önemli değil.Hassas bir dönemden geçiyorsun ve bu oldukça doğaldı." Dediğinde Hafsa günler ardından güldü.
"Oldukça doğal mıydı ?" Dedi alayla.
Yekta'nın keyfi yerine gelmişti."Çaktırma.Bazen biz erkekler kadınlara acılarını unutturmak ve onların daha iyi hissetmeleri için yalanlar söyleriz."
"Yani buda o yalanlardan biriydi."
Dedi Hafsa tek kaşını kaldırarak."E biraz öyle." Dedi Yekta.Hafsa kafasını sağa sola sallayıp gülümsedi ve kafasını camdan tarafa çevirdi.
Gökyüzü kararmıştı ve yağmur her an yağabilirdi."İstersen hemen şatoya dönmeyebiliriz.Seni gezdireyim mi ? Hem sıkıntına iyi gelir." Dedi Yekta, Hafsa fısıltı şeklinde konuştu.
"Olabilir."
***
Yekta arabayı tüm şehri gören bir tepede park etti.Yağmur iri iri yağıyordu ve cama tutunan her damla bir diğerinin gelmesi ile aşağı kayıyordu.Sessizlik yaklaşık yarım saattir ortama hakimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasiaHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...