Bölüm 20 (Tuzak)

126 16 3
                                    

Yeni bölümle geldim canlarım.
Umarım begenirsiniz.

Keyifli okumalar...

Hafsa'dan

Kafamı dinlemek için kütüphaneye gelmiştim.Yekta bana olanlardan sonra zaman tanımıştı.2 günüm boş geçmişti.Kamran'ı ise hiç görmemiştim.Araştırma yapmak için sandalyeden kalktım ve kitapların üzerinde elimi gezdirdim.

"Mitolojik Yaratıklar" adlı kitabı elime aldım ve sayfaları karıştırmaya başladım.Sirenler yazısını görünce durdum.Yerimi alıp okumaya başladım.

Sirenler asırlarca yaşayabilen tehlikeli kadınlardır.Bölgelerinden geçmekte olan canlıları büyülerler ve yem yaparlar.Her kim onların güzel seslerini duyarsa karşı koyamaz.Bu kadınların en önemli zaafları ise bilinmemektedir.Çünkü her kim yanlarına gider ise bir daha haber alınamamıştır.Bu yüzden kurbanlarını yedikleri rivayet edilir.Kurdukları tuzaklardan ise hiçkimse kurtulamaz.
Onların düşünceleri çok kuvvetlidir.
Seslerinin ulaşamadıkları yerlere büyü yardımı ile el atarlar.Amaçları ise bilinmemektedir.Onlar yalnızca karınlarını doyurmanın peşindedirler.

"Ne yapıyorsun Hafsa ?" Yekta'nın sesi ile irkildim.Ne zaman gelmişti ?

"Kitap okuyorum.Ya sen ?" Dedim ve okumaya devam ettim.Yanıma yaklaştı ve kitabı hızla elimden aldı.
Ayağa kalkarak konuştum.

"Ne yapıyorsun Yekta ? Derdin ne ?" Dedim.

"Kamran yok." Dedi.Hiçbirşey demedim ve sandalyeye geri oturdum.

"Nerede olduğunu biliyor musun ?" Dedi.

"Nereden bilebilirim Yekta ?" Dedim.
Kitabı önüme fırlattı ve bir sandalye çekip oturdu.

"Bak... Onu 2 gündür görmüyorum.
Ve endişelenmeye başladım."Dedi.
Tepkisinde haklıydı.Bende olsam arakdaşım için endişelenirdim.

"Bilmiyorum Yekta.Onu bende görmedim.Gidip Büyük Hoca'ya sor istersen.O nerede olduğunu bilir. Sonuçta Kamran sorumluluklarının farkında biri.Kimseye haber vermeden gitmez değil mi ?" Dedim.
Kafasını salladı ve ayağa kalktı.

"Doğru söylüyorsun.Ben Büyük Hoca'ya gidiyorum.Geliyor musun ?" Diye sorduğunda kitabı gösterdim ve konuştum.

"Hayır.Ben okumaya devam edeceğim.Sen yerini öğrenirsen bana söylersin değil mi ?" Dedim.Kafasını salladı ve gitti.Bende kitaba gömüldüm...

Aradan yarım saat kadar geçmişti.
Boynum ağardığında kafamı masaya koydum.Acaba nerede olabilirdi ? Onu 2 gündür görmüyordum. Kamran'a o gün çok sinirlenmiştim. Yaptığı hiç doğru bir davranış değildi.Elbette bana aşık olduğu için onu suçlayamazdım.Ama... beni öpmesi suçlu olmasına davetiye çıkarmıştı.Düşüncelerimi bölen Yekta'nın ses oldu.

"Kamran göreve gitmiş." Dedi.Kafamı kaldırıp ona baktım.

"Nasıl yani ? Ne görevi ?" Dedim merak ederek.Yanıma oturup konuştu.

"Sirenlerin bölgesine gitmiş." Dediğinde gözlerim büyüdü.

"Ne !? Tek mi gitmiş niçin gitmiş ? Gidip ne yapacakmış ? Kim izin vermiş-"

"Bir susta anlatayım." Dedi kızgınlıkla.
Elini yüzüne koyup anlatmaya başladı.

"Sen... Onu reddedince neyi var neyi yoksa toplayıp Büyük Hoca'nın yanına gitmiş.Buralardan uzaklaşmak istediğini söylemiş.Nereye gideceğini o da bilmiyormuş sonra Sirenlerin bölgesine gitme görevine katılmış.Ve şuanda da yolda olmalılar." Nasıl yani gitmiş miydi ? Benim yüzümden mi gitmişti ?

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin