Bölüm 33 (Yanık izi)

93 9 0
                                    

Yeni odama yerleşirken Kamran sürekli sorular soruyordu.Yatağımın çarçaflarını düzene sokarken yine konuştu.

"Hafsa ne gerek vardı şimdi bu oda değişikliğine ?" Yorgun ve bezmiş bir şekilde ona dönüp cevap verdim.

"Kamran lütfen soru sorup durma.
Olan oldu işte." Dediğimde sustu.
Hayır anlamıyorum yani sehpanın ne suçu vardı da onu da atmıştı dışarı ?
Yekta kıyafetlerimi henüz toparladığım yatağın üzerine bıraktı.

"Kamran.Önden gidip tepsileri hazırlar mısın ? Sonraya kalmak istemiyorum." Dediğimde kafasını sallayarak odadan çıktı.Yekta kendi odasına gidip elinde 3-5 askılıkla geri döndü.

"Bak bunların hepsi boğazlıklı yün kazak.Sana bol olabilirler ama işini görürler." Dediğinde ona sarılasım geldi.Başımı sağa yatırıp minnettar bir şekilde gülümsedim.

"Sana ne kadar teşekkür etsem az.
Ama yine de teşekkür ediyorum." Dedim.

"O kadar mutlu olma her an bir delilik yapabilirim.Unutma ben Yekta'yım."
Dediğinde güldüm.

"Öyle birşey yapmayacağını biliyorum.Çünkü sır tutmayı kabul ettin." Dediğimde gözleri odada gezindi.

"Neyse.Kamran'ı çok bekletmesek iyi olur.Burası az çok düzene girdi. Aşağıya inelim." Dediğinde Kafamı salladım.Aynanın karşısına geçerek Yekta'nın giymem için verdiği boğazlıklı kazağa çeki düzen verdim. Saçlarımı tepeden dağınık bir topuz yaptım.

"Hadi gidelim." Diyerek odadan çıktık.Merdivenlere yöneldik ki yan odadan Pars'ın çıkması ile yerine gelen moralim de bozuldu.Hiç ona bakmadan yürürken çelme takması ile Yekta'nın üzerine düştüm.

"Dikkatli ol arıza." Dedi alaycı bir şekilde.Ellerimi Yekta'nın göğsünden çekerken tehditkar bir ses duyuldu merdivenlerde.

"Dikkatli olması gereken sensin Pars.
Eline koluna hakim ol.Kırmayayım sonra." Dedi boğuk çıkan sesi ile Yekta.Öyle bir ses tonu kullanmıştı ki ürperdim.Bu sözlerinin ardından arkası dönük olan Pars hızlı ve beklenmedik bir şekilde arkasını döndü üzerimize geliyordu ki yandaşlarından olan Uraz onu tuttu.
Yekta ise hiçbirşey yapmıyordu.
Yüzüne nedenini bilmediğim bir gülümseyiş yayılmıştı.Bir kaç basamak inerek Pars'a daha da yaklaştı.Saldırmak için çabalayan ama kafese tıkılan bir aslan gibi hırlıyordu Pars.Yekta ellerini cebine koyarak ona doğru eğildi. Duyamayacağım şekilde bir şey fısıldadıktan sonra geri çekildi.Onu tutan arkadaşına dönüp konuştu.

"Galiba mama saati geçiyor.Gidip onu beslesen iyi olur." Dediğinde gülmeden edemedim.Pars'ın korkunç bakışları bana döndüğünde sustum.
Bir kaç basamak inip Yekta'nın yanına vardım.Şuanda daha iyi hissediyordum.Beraber aşağı inerken bağırdı.

"Bugünü yazın ulan bir kenara ! Bitirdim sizi." Pars'ın tehdidi üzerine Yekta'nın yüz ifadesine baktım.Anlam veremediğim bir şekilde gülümsüyordu.

"Seni bu kadar eğlendiren ne acaba ? Az önce büyük bir hata yaptın." Dedim.Yüzü ifadesizliğe bürünürken bana döndü.

"Pars'ı çok abartıyorsun."

"Hayır abartmıyorum.Yani sen yukarıdaki cümleleri kullanana kadar,abartmıyordum.Neden bu kadar kışkırtıcı konuştun ? Hem kulağına ne dedin ?" Diye sordum merakla.Gözlerine alaycılığı çağrıştıran bakışlar yerleşti.Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.Bu gülüşü hiç normal değildi.

"Duymadıysan demek ki duyman gereken birşey değil dime Hafsa ?"
Diyerek yürümeye başladı.Ne demiş olabilirdi ki ? Aklıma bir an gelen düşünce ile yüzüme yayılan  tebessüm tarif edilemezdi.Küfür mü etmişti ?

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin