Bölüm 23 (Döneceğim)

118 14 0
                                    

Okunma sayısı önceleri için iyiydi ama şimdi 6-9 arasında oynuyor.Lütfen emeğe saygı olarak voteleyin.Yorum da istemiyorum.

Bu arada bölümler okunmadığı için final yapacağımı düşünenler vardır diye söylüyorum, kesinlikle öyle birşey yapmayacağım.Hiç okunmasa da hiç vote almasa da hiç yorum yapılmasa da  benim için değişen birşey olmayacak.Belki şimdi değil belki önümüzdeki hafta değil belki önümüzdeki ay değil belkide bir sonraki yıl değil ama hikayemi istekle okuyacak birisi çıkacak.Bunu hissediyorum.
Sabredeceğim.Ve okurlarımı asla yarı yolda bırakmayacağım.

Roman 60 kadar bölümü görecek arkadaşlar.Hatta şuan 50 bölüm hazırda duruyor ancak işlerim yoğun olduğu için ve sizin önerileriniz gelir diye düzenleme yapılıyor. 2 günde bir yayınlıyorum. Bu yola beraber çıktık ve zafer bayrağını dikmeden geri dönmeyeceğiz !

Gölge Avcıları ailesi kolay kolay çekilmeyecek.

Keyifli okumalar...

Yekta'dan

"Hafsa nerede ?"

Sorduğum soruya kimsenin bir cevabı yoktu.Sonra hatırlamıştım.Onunla en son ben konuşmuştum ve kaçar gibi uzlaklaşmıştı.

"Siz burada kalın ben onu bulup geleceğim." Diyerek koşmaya başladım.Umarım yanlış birşey yapmamıştır.Burası bir mağara gibiydi.Girintili çıkıntılı olan büyük kayalar,örümcek ağları ve nem kokusu...

Yaklaşık 3 dakika koştuktan sonra Bağırmaya başladım.

"Hafsaaa..... Hafsaa !!!" Sesinin gelmeyişi içimdeki telaşı biraz daha artırdı.Ona birşey olduysa bu benim yüzümden olmuştu.Biraz daha yürüdükten sonra aradığımı buldum.
Yere çökmüş taşa odaklanmıştı.
Büyülenmiş gibiydi.Hemen yanına koşarak elindeki taşı attım. Çenesinden tutup kafasını kaldırdığımda gözlerinin dalgın bir şekilde baktığını gördüm.

"Hafsa iyi misin ?" Dedim sakin bir şekilde.Konuşmamıştı.Omuzlarından tutup sarstım.

"Hafsa ?" Birşey demesi için öylece bekliyordum.Fakat haline bakılırsa değil birşey demek,konuşması bile mümkün gözükmüyordu.Dalgın dalgın yüzümü inceliyordu.Onu kolundan tutup nazikçe kaldırdım.
Yavaş adımlarla ilerliyorduk.

"O taşa mı baktın !" Dedim.Öyle yaptığını biliyordum fakat konuşmasını istiyordum.

"Peki neden gittin !?" Sinirli sinirli  birşeyler söylüyor onu da gittiğim yere sürüklüyordum.Tepkisi ise hiçbirşeydi.Bu bana çok tuhaf geldi.
Normalde en ufacık birşey desem hemen karşılık verir benimle kavga ederdi.Şimdi ise... ruhu çekilmiş gibiydi.Diğerlerinin yanına geldiğimizde Hepsi başımıza toplandı.

"Ona ne oldu ?" Dedi Patric.

"Taşa mı bakmış yoksa ?" Diyerek elini Hafsa'nın yüzüne doğru salladı Elis.Hepsi ayrı ayrı sorular sorarken Maria oturduğu yerden konuştu.

"Yapacak birşey yok.Bu yolda birini kaybedecektik.Bu da ne acınası ki Hafsa oldu." Dedi.Fakat hiç üzülmüş gibi değildi.Aksine Hafsa'nın bu hale gelmesine sevinmiş gibiydi.Bu biraz sinirlerime dokundu.Kimse birşey demezken o ayağa kalktı ve sözlerine devam etti.

"Eee... buradan çıkmanın bir yolunu bulacak mısınız  yoksa Hafsa gibi ölüme mi terkedilmek istersiniz ?"
Sinirle dişlerimi sıktım ve Hafsayı yavaşça yere bıraktım.

"Ne diyorsun sen ? Hafsa'yı ölüme terkedeceğimize sen mi karar veriyorsun ?" Dememle kafasını hızla bana çevirip bağırmaya başladı.

"Ya öyle yapmayıp ne yapacağız ? Bizi buraya sürükleyen o ! Ayrıca şu hâline bak.Yaralı ve deli ! Bize bundan sonra sadece yük olur !"  Demesiyle üzerine yürüdüm.
İşaret parmağımı kaldırıp yüzüne doğru salladım.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin