"Akıllanmaya mı başlıyorsun ?"
"Hayır.Tam aksine delirmeye başlıyorum."
"Hafsa, konuşmayacak mısın ?" Dediğinde kafamı pencereye çevirip dışarıya baktım.
"Bari şunları ye." Dedi elindeki kahvaltı tepsisini bana uzatarak.
Bu sefer tüm vücudumla pencereden tarafa döndüğümde derin bir nefes vererek elindekini masaya koydu."Kaç gündür birşeyler yemiyorsun.
Bizimle konuşmuyorsun, beni korkutuyorsun Hafsa.Hiç olmazsa bir kaç kelime söyle." Dediğinde hareket dahi etmedim.Asenat elimi tutarak pes etmeden konuşmaya devam etti."Bakma Yekta'nın öyle dediğine.
Dayanamaz o.Geri gelir.Üzme bu kadar kendini.Bak sıkıntıdan kaç kilo verdin.Kemiklerin sayılıyor.""Zorlama Asenat.Dinlemiyor bile seni.
En iyisi onu rahat bırakalım." Diyen Felix'in sesi de tıpkı diğerleri gibi ümitsiz çıkmıştı."Yekta da iyi değil.Gittiği yerde mutlu nu sanıyorsunuz ?" Diyen Edim'e dönmesem de söylediklerine dikkat kesilmiştim.Edim onu görebilirdi.
Nerede olduğunu bilebilirdi."Yekta yıllar önceki o çocuk değil.
Gelmeyeceğim dediyse gelmez." Diyen Sadra'dan sonra kısa bir sessizlik oldu."Sen buraya moral vermeye mi geldin yoksa daha da çok moral bozmaya mı Sadra ?" Diye soran Asenat'a baktım göz ucuyla.
"Üzgünüm.Bir an çıktı ağzımdan." Dediğinde tekrar bir sessizlik oldu.
Az sonra kapı açılma sesi geldi."Ooo ne yapıyorsunuz burada ? Yıkıklar toplantısı mı ?" Elbette gelen Pars'tı.
"Sanan ne ?" Diyen Asenat'ın sesi oldukça soğuktu.
"Bakıyorum da zavallı arkadaşınızda bir değişim yok.Eh sizde onun gibi zavallısınız.Aranızda bir fark olmalı ki onu iyi edebilesiniz." Dediğinde ona döndüm.
"Bu seni ilgilendirmez Pars." Dediğimde tüm bakışlar bana döndü.
Asenat'ın üzgün bakışlarının hedefiydim.Onunla kaç gündür konuşmuyordum ve şimdi Pars'ın bir cümlesine karşılık vermiştim.Buna üzülmesi normaldi."Ne olmuş senin yüzüne öyle ? Kız dediğin ışıldar.Makyaj yapar.İblis çukurundan farkın yok." Diyen Pars yüzüne bana acıyan bir ifade yerleştirmişti.Elbette bu alaylı bir ifadeydi.Bana gerçekten acıması olası birşey değildi.
"Sen kendine bak asıl.Cehennem zebanilerine benziyorsun." Diyen Felix'e döndü Pars.
"Tecrübe edinmek ister misin ?" Dediğinde Felix yutkundu.Pars sinirli değildi.Hatta yüzünde bir sevinç vardı.Güne güzel bir başlangıç yapmışa benziyordu.
"Neden geldin ?" Diye sorduğumda tekrar bakışları bana döndü.
"Arkadaşlarının yapamadığını yapmaya geldim." Dediğinde Edim dahil herkes ona çatık kaşlarla bakıyordu.
"Ne diyorsun sen ?" Dediğimde güldü.
"Diyorum ki, benimle gel.Herşeyi unutursun.Akşam şatoya döndüğünde yeniden doğmuş gibi olursun." Asenat ayağa kalkarak Pars'ın üzerine yürüdü.
"Sınırı aşma Pars ! Ne dediğini kulakların duysun." Dediğinde Pars Asenat'ın beyazlaşan gözlerine bakıyordu.
"Ben çok sınır dışı çalıştım deli fırtına.
Ayrıca, ne dediğini duymayan sensin.
Zira duysaydın ne dediğinin farkında olduğun an ayaklarıma kapanırdın."
Dediğinde Asenat'ın elini buz sarmaya başladı.Pars Asenat'ın elini gördüğünde alaycı bir şekilde güldü.
Bunun üzerine daha da öfkelenen Asenat saldırıya geçmek için elini kaldırdığında Pars, Asenat'ın kolunu tutup çevirerek arkasına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...