Bölüm 96 (Hissetmek)

40 1 0
                                    

"Mutlu olmasını istiyorum.Ne şekilde olursa olsun."

Yazar'dan

Asenat Hafsa'yı görmesi ile ileri atıldığında bir kol ona engel oldu.

"Bırak Yekta ile konuşsun." Diyen Kamran'a döndü hayretle.

"Bence en son konuşması gereken kişi Yekta bile olamaz." Dediğinde Kamran her şeyi bilmesine rağmen kafasını iki yana salladı ve Yekta ile konuşurken kahkahalar atan Hafsa'ya baktı.

"Bence tam tersi.Aramızda bir tek onunla konuşabilir.Bizi gördü.Pars'a yaptığımızdan sonra bizimle konuşmak istemez.Ama Yekta'yı hatırlamıyor." Diyerek tekrar bakışlarını çevirdi Hafsa'ya bu sefer gülen Yekta idi.Yutkundu.

Gözlerinin önünde olup bitenler içinden bir şeylerin koptuğunu hissetmesine yol açtı.Canı yanıyordu.
En yakın arkadaşı ve bu zamana kadar kalbine aldığı tek kız, yan yanalardı ve birbirlerini sevdiklerini biliyordu.Buna rağmen susmak ve izin vermek onu çürütüyordu.

"Neden buna izin veriyorsun ? Yekta'nın ona yaptığını bilmiyor musun ? Nasıl buna rağmen Hafsa'ya yaklaşmasına göz yumarsın ?" Dediğinde Kamran öfkeli bakışlarını Asenat'a dikti.

"Orasını karıştırma." Diyerek kaşlarını çattı ve baktığı anda yumuşamasına neden olan Hafsa'dan çekemediği bakışları ile konuştu.

"Mutlu olmasını istiyorum.Ne şekilde olursa olsun."

***

"Eldivenlerin iyiymiş." Dedi şaka ve alay karışımı ile Hafsa.Yekta eldivenlere bakarak konuştu.

"Zorunda olduğum için takıyorum."
Dediğinde Hafsa'nın kaşları merakla havalandı.O daha sormadan Yekta aklındaki soruyu cevapladı.

"Dokunduğum her şeyi mahfetme yeteneğine sahibim de." Sesinde alaycılık vardı.Ancak söylediği cümle onu anlatan en iyi cümle olabilirdi.
Hafsa yanında onunla beraber yürüyen adamı inceledi.Kurduğu cümleyi ne kadar şakaya vurdurarak demiş olsa da hissetmişti.Yekta gerçek anlamda da bir şeyleri mahfetmişti.

"Yalan söylemiyorsun." Dedi ciddi bir şekilde Hafsa.

"Birinin canını yakmışsın ve unutamıyorsun.Değil mi ?" Yekta bakışlarını Hafsa'ya çevirdi.Nasıl unutabilirdi ki ? Üstelik karşısında duran kızın canını yakmıştı ve şimdi her şeyden habersizce ona bu soruyu soruyordu.Garip oldu.Hayat çok tuhaftı.

"Unutmam mümkün değil." Dedi buruk bir tebessüm ile.Hafsa onun için üzüldü.Yekta'nın kurduğu cümledeki derin hüznü hissetmişti.
Unutamadığı her kimse onu çok seviyor olmalıydı.

"Şanslı biri olmalı." Dedi gülümseyerek.Yekta gülerek ona baktı.

"O öldü." Dedi ve bir anda Hafsa'nın yüzünün düşmesine sebep oldu.
Elindeki bardağı düşmesin diye daha sıkı kavrarken boğazını temizledi ve bu üzücü şeyi ona hatırlattığı için mahçupluk hissi ile konuştu.

"Özür dilerim.Bunu bilmiyordum."
Dediğinde Yekta kafasını hızlıca iki yana salladı.

"Bilemezdin." Diyerek sustuğunda Hafsa yine düşüncelere dalmıştı.
O da bir şeyler hatırlamak istiyordu.
Unutamayacağı bir şey var mıydı ki ?
Pars'tan öncesi mesela ? Birisi girmiş miydi hayatına ?

"Ben de unutmak için çabaladığım birisi olsun isterdim." Dedi farketmeden sesli bir şekilde. Yekta'nın bakışları hızlıca ona dönerken yutkundu.Kendisini hatırlamıyordu.Hiç birini, yaşadıkları hiç bir şeyi hatırlamıyordu.Bu ona büyük bir hayal kırıklığı yaşattı.
Ancak gizlemesi gerekiyordu.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin