Bölüm 31 (Pars)

99 12 0
                                    

"Buna haksızlık derler !" Arkamdan nefes nefese bağıran Kamran'ın cümlesine karşılık kahkaha attım.
Koşmaya devam edip belirlediğimiz yerin yanında durdum.Kazanmıştım !

Bir kaç saniye sonra o da yanıma ulaştı.Ellerini dizlerine koyup soluklandı.Sonra kafasını kaldırıp bana baktı ve konuştu.

"Bu yaptığına hile derler."

"Hayır canım.Buna zafer derler." Diyerek gülümsedim.Kaşları çatılmış hâlâ hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

"Yılan göstermek ne ya ? Başka birşey bulamadın mı ? Ödüm koptu.Kalp krizinden gidecektim."

"Ne yapayım ? Baktım ki beni geçiyorsun küçük bir halüsinasyondan zarar gelmez dedim." Diyerek kendimi üste çıkarma çabalarına giriştim.Yere oturarak sağ elini kalbine koydu.
Onu dikkatlice izlemeye başladığımda gözlerini kıstı.

"Hafsa, kalbim !" Dedi boğuk ve acı çıkan sesi ile.Şaka mı yapıyordu ?
Tepki vermediğimde tekrar konuştu.

"Ah sanırım ölüyorum !" Dedi gözleri kapanırken oturur pozisyondan yatar pozisyona geçti.Şaşkınlık ve tedirginlik ile yanına çöktüm. Kolundan sarsarak konuştum.

"Kamran şaka yapılacak zaman değil.
Kalk hadi." Dedim ve yüz ifadesine baktım.Tepkisizdi.Korku ile yutkundum.Ve daha sert sarstım.

"Kamran kalksana !" Hiçbir tepki vermeyince kaşlarım çatıldı.

"Kamran kalk lütfen !" Pişmanlıkla gözlerim dolmaya başladığında bir anda belime sarılan kollarla çığlık attım.Gözlerim Kamran'ın kızıl gözlerini bulduğunda çoktan yer değiştirmiştik.Sırtım toprakla buluşurken kızgındım.Yine beni kandırmıştı.Sağ elimi kaldırıp omzuna vururken bağırmayı ihmal etmiyordum.

"Bu yaptığına yalancılık derler ! Sen psikobat mısın ? Niye böyle korkutucu şakalar yapıyorsun ?" Gülerken elimi tutup bileklerimi toprağa dayadı.

"Buna yalancılık demezler.Ödeşmek derler." Dedi ve kenarı çekildi.Hemen olduğum yerden kalktım.O ise gülüyordu.

"Yüzünün ahaahha yüzünün ifadesini görmeliydin !" Diyerek kahkahalarla gülmeye devam etti.Arkamı dönüp yürümeye başladığımda kahkaha ile karışık sesi duyuldu.

"Hafsa ! Hafsa nereye ?" Ayağa kalktığı,seslerden belliydi.Kollarımı göğsümde bağlayıp küçük bir trip atmayı planlıyordum.Bu hoşuma gidiyordu.Her seferinde peşimden gelmesi ve yaptığı için pişman olması bende garip bir his uyandırıyordu.

Yürümeye devam ederken bir anda güzel havanın yerini kara bulutlar ve gök gürültüsü aldığında duraksadım.
Bu kadar hızlı olması çok tuhaftı.
Kamran'nın nefesini sırtımda hissediyordum.Arkamı dönüp konuştum.

"Ne oluyor ?" Onunda yüz hatları değişmişti.Konuşmadığı için telâşlanmaya başlamıştım.Kamran'a yaklaştım ve tekrarladım.

"Kamran ne oluyor ?" Yutkundu ve elimi tuttu.Tam o sırada bir kurtun uluma sesi duyuldu.Elimi tutan elini daha sıkı kavradım.

"Her ne oluyorsa bunun hakkında hiçbir fikrim yok.Ama birşeylerin ters gittiğini biliyorum." Dedi.Konuşmama izin vermeden yürümeye başladık.
Şatoya doğru adımlıyorduk.Bayağı uzaklaşmıştık.Şimdi ikimizden de ses gelmiyordu.Az sonra önümüze bir kaplan çıktığında çığlık attım.
Gözlerim büyürken Kamran'a sarıldım.Önüme geçerek titrek sesi ile konuştu.

"Merak etme.Birşey olmayacak."

Kamran'ın arkasından kaplanın gözlerine baktım.Sarının en parlak tonuna sahip olan gözlerini üzerimden ayırmadı.Bir kaç saniye öyle durup arkasını döndü ve şatoya doğru koşmaya başladı.Öne doğru adım atıp Kamran'ın yüzüne baktım.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin