"Bana da aranızda yer var mı ?"
Yekta'dan
Hızlı adımlarla Sadra'nın yakasına yapıştım.Ellerini yakalarını tuttuğum kollarıma koyarak gözlerime baktı.
"Elimden gelen birşey yoktu." Dediğinde daha da sinirlenerek hızlıca onu duvara çarptım.
"Onun son sözlerini dinlemek yerine neden yardım etmeyi denemedin !?" Diye bağırdığımda kollarımı ittiriyordu.
"Nasıl yardım etmemi bekliyordun ? Kendimi bilerek ölüme mi atsaydım !"
Dediğinde onu duvardan ayırdım ve ellerimle yakasını bırakarak sert bir yumruk attım.Başı sağa savrulurken tekrar yakasından tuttum ve duvara ittim."Keşke sen ölseydin de onun saçının teline zarar gelmeseydi !" Diye bağırdım ve tekrar bir yumruk attım.
Sol gözü aldığı darbeden dolayı kapanmıştı.Karnına nefesini kesecek bir tekme attığımda eğilmek için hamle yaptı ama buna izin vermeden
onu yere fırlattım.Yüz üstü yere düştüğünde iki büklüm olmuştu."Yekta herkes sana bakıyor." Felix'in sesi ile ona döndüm.
"Sende payını almak istemiyorsan uzaklaş." Dediğimde geriledi.Yerde yatan ite yaklaşıp yanına çömeldim.
"Beni istediğin kadar döv ama onun ölümü senin suçun.Hafsa'yı yollayan sendin." Dedi kısık çıkan sesi ile.
Kazağından tutup onu sırt üstü döndürdüm ve yüzünü yumruklamaya başladım.Yüzü kan içinde kaldığında gülmeye başladı."Hem suçlusun hem de güçlüsün" diyerek öksürdü.Artık elim yorulmuştu.
"Sevgin onu öldürdü ! Annemizi öldürdüğü gibi !" Dediğinde daha ne kadar sinirlenebileceğimi düşündüm kısa bir an.Sol elimi kaldırıp yüzüne sert bir yumruk indireceğim sırada bir ses durmamı sağladı.
"Yekta !" Yumruğum havada asılı kalırken o yöne baktım.Saçları karışmış, üstü başı toz toprak içinde gördüğüm kız, Hafsa'ydı.Gözleri dolu doluydu.Tıpkı benimkiler gibi...
Sadra'nın üstünden nasıl kalktım, o koridoru nasıl bitirdim hiç bilmiyorum.Tek bildiğim şuan onun bedenine dokunduğum.Kollarımı sımsıkı bedenine dolayıp başımı omzuna koydum.
"Öldün sandım." Dediğimde zorlukla konuştu.
"Ölmedim ama az sonra oksijensizlikten ölebilirim." Dediğinde ne demeye çalıştığını anlayarak ona sarılı olan kollarımı gevşettim.
"Sana sarılamadan öleceğimi düşündüğümde bu beni kahretti." Dediğinde ondan ayrılıp yüzüne baktım.Gözlerinden boğazına doğru süzülen yaşlara takıldı gözlerim.
Ellerimle yüzünü kavrayıp alnını öptüm.Yavaşça ayrıldığımda gözleri kapalıydı."Özür dilerim.Seni yolladığım için." Dedim ancak konuşmadı.Sadece sarıldı.Elleri sırtımı o kadar sıkıyordu ki bir an hiç bırakmayacak sanmıştım.Kulağıma dokunan sıcak nefsinden sonra sesini duydum.
"Eğer bir daha beni bir yere yollayacak olursan iki kere düşünürsün." Diyerek yüzümde bir gülümseme oluşmasını sağladı.
Gözlerim arkada kolları önünde bağlı bize bakan Pars'a kaydığında Hafsa'dan ayrıldım."Senin ne işin var burada ?" Dediğimde alayla konuştu.
"Yekta lütfen, ne teşekkürü ? Rica ederim.Sonuçta ne yaptım ki Hafsa'yı senin yolladığın cehennemden kurtarmaktan başka ?" Diyerek sinir bozucu bir şekilde gülümsediğinde kaşlarımı çattım.
"Ne diyorsun lan sen ?" Diyerek sadete gelmesini açıkça istediğimde bir kaç adım yaklaşarak konuştu.
"Hafsa oradan tek başına mı kurtuldu sandın ? Ben olmasaydım şuanda güzel bir ziyafetin ana yemeği olmuştu." Dediğinde gözlerimi kısarak Hafsa'ya döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...