Bölüm 51 (Gurur)

54 4 0
                                    

"Neyse, az öncede dediğim gibi uykum var ve seninle daha fazla uğraşamayacağım." Diyerek kapıyı kapattı ve arabayı kilitledi.Camları içeriye oksijen girecek kadar açarak şatoya doğru yavaş adımlar atmaya başladı.

Soyulan ellerime ve kan içinde kalan dizlerime baktım.Halim berbattı ve geceyi bu arabada bu şekilde geçiremezdim.Ellerimi ya da ayaklarımı çözseydi katlanabilirdim ama bu halde iken, hayır...

Gururun bana bir faydası olmayacaktı.Zararı bana dokunacaktı.
Bu yüzden Pars tamamen uzaklaşmadan bağırmaya başladım.

"Pars ! Geri dön.Paars !" Sesimi duymuş olacak ki duraksadı ve benden tarafa döndü.Yanıma gelerek arabayı açtı ve kapıyı da açıp konuştu.

"Ne var ? Ne istiyorsun ?" Dedi bıkmışlıkla.

"Lütfen ellerimi ve ayaklarımı çözer misin Pars ?" Dediğimde kaşlarını çatarak elini sağ kulağına yerleştirdi ve bana doğru eğildi.

"Baştaki kelimeyi tam duyamadım.
Tekrarla." Dediğinde sinirden dudaklarımı ısırdım.

"Lütfen." Diye fısıldadım dişlerimin arasından.

"Bir daha !" Dedi asla doymak bilmeyen egosunu tatmin etmek amacı ile.

"Hayır !" Diye bağırdığımda daha da eğildi.Rahatsızlık ile kımıldandım.

"Bana bak işe yaramaz Melez, senin burada sesini keserim kimsede sorgulayamaz.Canına susamadıysan bana karşı sesini yükseltme.Anladın mı ?" Dediğinde tüm vücudum gerilmişti.Hiçbirşey demediğimde bir an bağırdı.

"Anladın mı dedim !?" Beklemediğim bir anda dediği için titremiştim.
Kafamı sallayarak konuştum.

"Anladım." Dedim bastırmaya çalıştığım öfkem ile.Kafasını sallayarak fısıldadı.

"Aferin" sonra cebinden bir bıçak çıkarak ellerime yaklaştırdı. Tedirginlikle ellerimi ondan uzaklaştırmaya çalıştım.Ya bu manyak benim bileklerimi keserse ?
Bileğimden sıkıca tutarak kendine çekti ve sinirlice konuştu.

"Bu kadar aptal olmak zorunda mısın ? Biraz sana bahşedilen beynini kullan.Ama sana da hak veriyorum.
Olmayan birşeyi kullanamazsın."

Diyerek bıçak yardımı ile ipleri kesti.
Ayağımdaki bağlarıda kestiğinde bıçağı cebine geri koydu.

Elimi kapının üzerine koyarak destek aldım ve kalkmaya çalıştım.Ancak dizlerimdeki kurumuş kanlar canımı yakıyordu ve inanılmaz bir acı çekiyordum.Yapamadım.Kafamı kaldırıp Pars'a baktığımda kollarını önünde bağlamış çektiğim acıya karşı ne kadar keyifli olduğunu gösteriyordu.

"Bana yardım edecek misin ?" Dediğimde güldü.

"Hafsa, sen beni bir anlığına biri ile mi karıştırdın ? Yoksa bu durumun ilaçların yan etkisi falan mı ? Sahiden sana yardım edeceğimi falan mı düşündün ?" Dediğinde gururumun kırıldığını hissettim.Aslında doğru söylüyordu.Nasıl bir aptaldım ki ondan yardım istemiştim ?

"Ama gururunu ayaklar altına aldığın için sana yardım edeceğim.Ah şu egom, onu en iyi sen besliyorsun." Diyerek bana yaklaştı.Elinin birini dizlerimin altından geçirirken diğerini de sırtıma yerleştirmişti. Kapıyı ayağı ile kapatarak kilitledi ve şatoya adımlamaya başladı.Kollarımı önümde bağlamıştım.Ona o kadar gıcık oluyordum ki dokunmasını bile istemiyordum ama muhtaçtım işte.

Kahretsin ! Bu çok utanç verici.

Az sonra tökezlediğinde kollarımı düşmemek için ani bir reflex ile boynuna doladım ve kafamı göğsüne yasladım.Güldüğünü işittiğimde ağır ağır başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Bunu bilerek mi yaptın ?" Dedim sinirlice.Omzuna vurarak konuştum.

"Sen ne tür bir hastasın ! Korkmam hoşuna mı gidiyor ? Yekta haklı.
Tıpkı bir iblise benziyorsun.Kalbin kapkara.Kötü birisin !" Dediğimde yüzü ifadesizleşti.Şatoya girip merdivenlere yönelmişti.Sanki kucağında değilmişim gibi hızlı hızlı basamakları tırmanıp odamın önüne geldi.Eliyle kapımı açıp içeri girdi ve beni yatağa fırlatırcasına attı.

"Gerçekten çok kötüsün.Vahşi hayvan." Diye fısıldadığım sırada üzerime eğildi.Ellerini yumruk yaparak yatağa  yerleştirdi ve gerilememi sağladı.Nefes nefese kalmış bir şekilde konuştu.

"Anlamıyorum.Bir korkuyorsun bir kafa tutuyorsun.Aşağıda yalvarıyordun şimdi ise küçücük beynin ile laf sokuyorsun." Dediğinde konuştum.

"O aşağıdaydı.İşimi halletmen için öyle dedim.Hem, senden korktuğum falanda yok." Dediğim sırada alayla ağzından 'hah' diye bir mırıltı çıktı.
Gözlerini kısarak üzerime daha da eğildi ve sırtımın yatakla buluşmasını sağladı.

"Sahiden mi ? Korkmuyor musun ?" Dedi ölümcül bir sakinlik ile.Ellerimi göğsüne yerleştirerek onu iterken oturur pozisyona geldim ve konuştum.

"Korkmuyorum.Dediğim gibi, aşağıda yardıma ihtiyacım olduğu için öyle dedim.Yoksa şu dünyada bir tek sen kalsanda yardım istemezdim.Kendi iyiliğim içindi yani." Dediğimde dudakları kıvrıldı.

"Yeni bir ortak özelliğimiz daha ortaya çıktı.Bende herkesi kullanırım.
İhtiyacımı karşıladıktan sonra da hiç tanımamış gibi yaparım." Dediğinde geri durmadan konuştum.

"Benim kimseyi kullandığım yok.
Yalnızca işine geldiği için benim bu yaptığımı kendi fikirlerin üzerine çekiyorsun o kadar." Dediğimde yüzü ifadesizleşti.

"Arıza, sen gerçekten bir baş belasısın.
Senden nefret etmeme rağmen senin için çabalıyorum da.Bu çok yorucu biliyor musun ?" Dediğinde güldüm.

"Benim için çabalıyor musun ? Bunu yapmak zorunda değilsin." Dedim alayla.

"Evet yapmak zorundayım.Kendim için." Diyerek kapıya adımladı.

"Neyse, yatıp zıbar.Umarım kötü kabuslar görürsün." Diyerek odayı terketti.

   ***

Dizlerimin üzerine yarabandı yapıştırarak saate baktım.Banyo etmek ve yaralarımı sarmak 1 saatimi almıştı.Gecenin saat 2'siydi.Gözlerim uykusuzluk yüzünden ağrımaya başlamıştı bile.Yorganı üzerime çekerek gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Yekta'dan

Gördüğüm rüya ile uyandım.Buradaki ilk gecemdi ve hemen yadırgamıştım.
Yolculuk esnasında hep Hafsa'yı düşünmüştüm.Acaba iyi miydi ? Pars ona nasıl davranmıştı ? Ya da şuan ne yapıyordu ? Karanlık odada gözlerimi gezdirerek oda arkadaşlarıma baktım.
Hissettiğim susuzluk ile yataktan kalktım.Yavaş adımlar ile kapıya ilerledim ve dışarı çıktım.Aşağı kata inip yemekhane olarak tahmin ettiğim salona girdim.Kendime bir bardak su doldurup içtim.Bardağı yıkayıp tezgaha bırakırken içimde hissettiğim yalnızlık hissi ile tuhaf oldum.Neden böyle hissetmiştim ?

Ben zaten hep yalnız değil miydim ?
Öyleyse niçin şimdi daha farklı hissediyordum ? Yoksa Hafsa'nın yokluğundan mıydı bu ?

Çok saçma !

Bir anda içimde yeşeren öfke duygusu da neydi böyle ?

Uykum kaçmıştı.

Bölüm kelime Sayısı: 778

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Kısa olduğu için üzgünüm telafisi olacak merak etmeyin.Şimdilik benden bu kadar kendinize cici bakın.Sağlıcakla kalın...




Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin