Bölüm şarkısı : Zifiri (Nahide Babashlı)
"Benim hakkımda ne biliyorsun ?"
Servisin buğulu camından dışarıyı seyrederken yanımdaki kıpırtı ile kafamı sağa çevirdim.Yanıma oturan kişi Yekta idi.Nedensizce kalbimin ritmi değişirken onu izlemeye başladım.Gözlerinin altında mor halkalar vardı.Yüzü solgun duruyordu.Dün gece iyi uyumamış olmalıydı.Saçları her zamankinden düzensiz bir şekilde alnına dökülüyordu.Fakat bu haliyle bile kıskandırıcı bir güzelligi vardı.
Ona ne kadar baktığımı bilmiyorum.
Fakat kendime geldiğimde servis hareket halindeydi."Daha ne kadar izleyeceksin beni ?" Kulaklarıma ulaşan soğuk sesi gözlerimi kaçırma isteği uyandırdı içimde.Ancak bu isteği görmezden geldim.Şu an istediğim tek şey onu izlemekti.Ya çok uzun zamandır onunla hiç ayrılmadığımdan ve alıştığımdandı bu his ya da, ya dası yoktu.Bu kadardı.Kafasını bana çevirdiğinde göz göze geldik.Şimdi daha da belli oluyordu üzerindeki yorgunluğu.Gözlerinin beyazı kanlanmıştı.
"Birşey mi var ?" İçim titredi.Sesi nasıl bu kadar soğuk ve mesafeli çıkabilirdi ? Dudaklarımı zorlukla araladım.
"Hayır." Sessiz bir cevap vermiştim.
"Yer olmadığı için oturdum buraya.
Yanlış anlaşılma olmasın." Dediğinde kendimi o kadar kötü hissettim ki anlatılamazdı.Bu içimde oluşan acı hissi de neydi ? Beni hem yakan hem de donduran bu tarif edilmez his, neyin nesiydi ? Kafasını çoktan diğer yöne çevirmişti ve gözlerini bakışlarımdan mahrum etmişti."Bu kadar mı kızgınsın bana ?" Bir anda çıkan kelimelerime engel olamadım.Kafası tekrar bana çevrildi.
Gözlerime çok kısa bir an baktı.
Soğukça güldü.Bu gülüş, tıpkı Pars'ın gülüşü gibiydi.Samimiyetten uzak ve sahte..."Artık değilim.Ne sana ne de bana acı çektirenlere." Dediğinde kaşlarım hafifçe çatıldı.Bana kızgın değilse bu davranışlarının açıklaması neydi ?
Daha soramadan o zihnimi okumuş gibi konuştu."Kızgınlığım artık değer verdiklerime." Bu da ne demek oluyordu ? Yani şimdi bana değer vermiyor muydu ? Bunu mu ima etmişti ? Bu, bu çok kalbimi kırmıştı.
İncinmiştim.Hem de fazlasıyla.Bir hançer saplansaydı vücuduma bu kadar acımazdı.Emindim.Ne söyleyeceğimi, ne diyeceğimi bilemedim.Gözlerimdeki yanma hissi ile kafamı camdan tarafa çevirdim.
Biraz daha ona baksaydım kendimi tutamazdım.Camın buğusunu elimle yok ederek dışarıyı seyretmeye başladım.Başka birşeye odaklanmaya çalıştım ama yapamıyordum.Bir türlü aklımdan çıkmıyordu söyledikleri.
Neden bu kadar ağır konuşuyordu ?
Bana artık gerçekten değer vermiyor muydu, yoksa çok kızgın olduğundan mı canımı yakmak istiyordu ?Kendimi ne kadar tutmaya çalışsamda sol gözümden çeneme yuvarlanan yaşa engel olamadım. Elimle sol yanağımı hızlıca silerek
derin bir nefes aldım.Kurduğu cümle bu kadar canımı yakmamalıydı.
Bu kadar içime işlememeliydi.
Beni en çok üzecek kişi o olmamalıydı.Olmamalıydı...
Yaklaşık 15 dakika sonra servis durduğunda herkes indi.Yalnızca ben ve Yekta kalmıştık.Neden inmiyordu ?
Yerimden kalktım.Belki o da kalkardı.
Ama değil yerinden kalkmak kımıldamadı bile.Bunun üzerine servisten çıkmak için hareketlendim fakat bileğimde hissettiğim soğuk eldivenle durdum.Beni durduran tutuşunun sertliği değildi.Aksine, çok yumuşak tutuyordu.İstesem hemen gidebilirdim.Gidemedim...
Kafamı çevirerek yüzüne baktım.
Gözleri kısılmıştı.Az önceki gibi acımasızca bakmıyordu.'Kal' der gibi bakıyordu.Ya da benim aptal düşüncelerimden biriydi bu.Konuşmadım, konuşmadı, konuşmadık.Sustuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...