Yazar'dan
Yağmur yağıyordu.Ağaçlar yerinden sökülecekti sanki.Hava buz gibiydi.
Etraf sessizdi.Ama evin içindeki sessizlik sağır ediciydi.Hafsa dizlerini karnına çekmiş kafasını dizlerine koymuş, ağlamaktan şişmiş gözleriyle adeta bir ölü gibi dışarıya bakıyordu.
Zihninde sürekli aynı senaryo dönüp duruyordu.O sürtük doktorun bebeğini çalıp Aragorn'a götürmesi ve onun çaresizliği ! Nefesi öfkeden hızlanıyor içindeki nefret tüm şehri yakacak cinsten alevleniyordu.
Canı yanıyordu.Sanki birisi kalbini defalarca çiğnemiş gibiydi. Konuşamıyordu.Oysa henüz birkaç dakika önce tüm evin altını üstüne getiren kendisiydi.Ama şimdi öylece duruyordu.Şoka girmişti.Yekta ise Hafsa'yı içeride kalmaya ikna ettikten sonra dışarıda her yerde çocuklarını aramıştı.Kamran Hafsa ile kalmış ve her an bir şey olabilirmiş gibi tetikteydi.Bu gece Aragorn bir kez daha oynamıştı.Ve bir kez daha da kazanmıştı.
***
1 gün sonraAragorn elindeki telefona daha önceden aklında kalan bilindik numarayı yazdı ve kulağına götürdü.
Telefon çalarken o, karşısındaki bebeğe bakıyordu.Ellerine geçirilen pembe eldivenleri ve hiç durmayan bedeni göründüğünden daha can sıkıcıydı Aragorn'a göre.Derin bir nefes aldı ve açılmayan telefonu masanın üzerine bırakıp bebeğe ilerledi.Beşiğinin üzerine dayadı kollarını.Dikkatlice inceledi onu.
Burnu küçük, toplu ve kalkıktı. Dudakları şekilliydi ve gözleri çok farklıydı.Siyah halkının içini dolduran metal rengi ve onun üzerine serpiştirilmiş gibi görünen mavilikler... Çok garipti.Daha önce onunki kadar karışık renkte bir göz rengine rastlamamıştı.Bir an kendisini gördü gözlerinin yansımasında.Sanki o küçük kızın gözleri bir aynanydı.Gözleri kısıldı."Gözlerinle çok can yakacağa benziyorsun." Dedi.Bebek ağlamaya başladığına Aragorn yüzünü buruşturdu ve kendini geri çekerek konuştu.
"Neden hiç susmuyorsun ?" Diye sordu.Bebeğe gözlerini dikmiş bir şekilde bakarken telefonu çaldı.
"Annen olmalı." Dedi ve gülümseyerek masanın yanına ilerledi.Telefonu eline aldığında gülümsemesi genişledi.Evet.Arayan kişi Hafsa'ydı.Yeşil tuşu kaydırarak telefonu kulağına dayadı.
"Geri dönüş yapmasaydın küçük kızını bir daha göremeyecektin." Dedi oldukça keyifli bir şekilde.Hafsa duraksadı.Arayan, Pars'tı.
"Bebeğime ne yaptın ? Kızıma ne yaptın ? Hemen konuş! O iyi mi ?!" Diye bağırdı.Hafsa'nın bağırışı ile Yekta kafasını hızlıca kaldırıp Hafsa'ya baktı.Anında ayaklanırken telefonu karısının elinden çekip aldı ve bağırdı.
"Seni bulduğum anda geberteceğim orospu çocuğu !" Aragorn güldü ve bakışlarını beşiğin içinde ağlamayı sürdüren bebeğe dikti.
"Bunu bir hakaret olarak algılamadığım için şanslısın.Ne de olsa, doğrular bazen küfür gibidir, değil mi Yekta ?" Dedi.Üzerinde durduğu şey bariz belliydi.
"Pars-" diye başladı cümlesine Yekta ancak kelimelerinin devamı gelmedi.
"Aragorn" diye kesmişti onun sözlerini nefret ettiği adam.Yekta yumruklarını sıktı ve konuştu.
"Pars, Aragorn ya da her ne haltsan beni iyi dinle ! Kızımı bana sağ sağlim teslim etmezsen eğer-"
"Ne yaparsın ? Döver misin ?" Diye sordu Aragorn alaycı bir tavırla ve içten gelen boğuk bir bir tını ile güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...