Kamran'la 21 günden beri çalışıyorduk.Bugünkü antrenmandan sonra ise dışarıya çıkmıştık.Şatonun bahçesi harikaydı.Hele bir çiçek vardı ki saatlerce izlenmeye değerdi.
"Gün geçtikçe daha iyi oluyoruz Hafsa."
Kamran'ın sesi ile ona döndüm.
"Evet.. açıkçası bu kadar yol katedebileceğimi düşünmüyordum."
"Biz normal bir insan değiliz de ondan.Yani bizim beynimiz onlarınkinden daha farklı çalışıyor.
Herşeyi onlardan daha hızlı kavrıyoruz."Üzülerek konuştum.
"Ben öyle düşünmüyorum Kamran.
Size benzeyen tek yanım sırtımdaki mühür... ""Garip bir şekilde söylediklerin doğru.
Ama bunun fazla süreceği konusunda olumsuz düşünüyorum.Bence çok yakında herşey değişecek."Pozitif düşüncesi ile gülümsedim.
Kocaman gövdesi olan ağacın altında çiçeklerin arasında oturuyorduk.
Burası göze hitap eden muhteşem bir yerdi.Yekta yanımıza doğru geliyordu.
Kafamı kaldırıp yüzüme yansıyan güneş yüzünden gözlerimi kısarak ona baktım."Oturabilir miyim ?" Diye sordu.
İnanılmaz.Bunu Yekta mı soruyordu ?"Elbette.. otursana." Dememin üstüne yeşil çimenlerin üstüne yattı.Canı sıkkın gibiydi.Öylece gökyüzünü seyrediyor ve anlam çıkarmak ister gibi bakışları ile bulutları delip geçiyordu.
"İyi misin ? Canın birşeye sıkkın gibi."
Yüzünü bana çevirdi ve hüzün içeren harelerini yüzümde gezdirdi.
"Sadece birşey düşünüyordum..."
"Ne düşünüyordun ?" Diyerek sır perdesini aralamaya çalıştım.O sırada Kamran ayağa kalktı ve konuştu.
"Benim yapmam gereken işler vardı.
Size iyi eğlenceler." Diyerek uzaklaşırken Yekta'ya döndüm."Söylesene.." Derin bir nefes çekti ciğerlerine ve hapsettiği havayı dışarı bıraktı.
"Birinin tenine temas etmek nasıl bir duygu onu düşünüyordum."
Bir kaç saniye duraksadım.Kimseye dokunamamak kim bilir ne kadar zordur.Bunun kıymetini hiç bu kadar derin düşünmemiştim.
"Güzel bir duygu bence." Diyerek ona baktım.Burukça gülümsedi.
"Hayır... bence daha fazlası.Hele de canını acıtmadan dokunmak..." diyerek sustu .Gerçekten üzülüyor olmalıydı...
Akşam yemeği için tüm Avcılar sofralara oturdu.Kamran yoktu.
Etrafa göz gezdirdiğimde kapının önünde Yekta ile konuştuğunu gördüm.Yanıma yaklaştıkları sırada Yekta'nın bakışları arkama kaydı.
Hızla koşarak bağırdı."Hafsa çekil !!!" Ben 'Ne' demeye kalmadan kendimi yerde buldum.
Eliyle beni kolumdan ittirmişti.Ona baktığımda sol omzuna bir bıçak saplanmış olduğunu gördüm. Gözlerim büyüyerek yerden kalktım.Sağ eliyle bıçağı sol omzundan çekip çıkardı.Kanına bulana bıçak yere düşerken gözlerini kapatarak omzunu tuttu.Bir kaç saniye öyle kaldıktan sonra eline baktı.Kandı.Yüzünü buruşturarak yemekhaneden çıktı.Aman Allah'ım benim yüzümden olmuştu ! Ona yardım etmeliydim.
Peşinden koşarak hızlı adımlarına ayak uydurmaya çalıştım."Yekta dur !" Beni hiç umursamıyordu
"Bir doktora ihtiyacın var.Kan kaybından ölebilirsin."
Odasına girip kapısını yüzüme kapattı.Gözlerimi kapatıp bir kaç saniye duraksadım.Ne diyeceğimi planlıyordum.Kapıyı açarak içeri girdiğimde yatağında oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasíaHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...