Bölüm 29 (Siyah Gözler)

105 10 0
                                    

10 gün sonra

Yine büyük Hoca'nın isteği üzerine toplantı salonunda toplanmıştık.
Bizleri çok bekletmeden konuşmaya başladığında kulak kesildik.

"Sizlere daha önce Hafsa'nın iyileşmesi için bir mührün üzerinde çalıştığımı söylemiştim.Hepiniz sonucu merakla beklediniz. Üzülmenizi istemezdim ama gerçek şu ki, hiçbir işe yaramadı.Bedeni mührü derisinden silip attı.Ne yapılan iğneleri ne de üzerinde çalıştığımız mühürleri kabul etmiyor." Dediğinde kalabalıktan bir ses geldi.

"Nasıl yani ? Bizi çok geçmeden çıldırtacak ve elimizden hiçbirşey gelmiyor mu ?" Büyük Hoca bu sorunun üzerine yutkundu.Sonra devam etti.

"Doğudaki büyücülerin başında olan Bayan Kristen bir çözüm bulmuş.
Şuanda yoldalar.Bir kaç saat sonra burada olurlar.O geldiğinde hepinizin bahçede toplanmasını istiyorum." Diyerek kürsüden indi.Herkes dağılırken ben Kamran'nın yanına yoğunbakıma doğru yürümeye başladım.Gelmesine gerek olmadığını söylemiştim.Bir kaç kez sağ tarafa saptıktan sonra odanın kapısını araladım ve girdim.Ağlamaktan kızıla dönmüş gözleri bana doğru çevrildi ve tekrar Hafsa'yı buldu.Sonra konuşmaya başladı.

"Tam 25 gün oldu.Hala uyanmadı.
Neredeyse 1 ay olacak.Peki niye uyanmıyor ? Mühürde işe yaramadı.
Ne olacak şimdi ? Onu böyle görmeye dayanamıyorum.Yekta kalbim acıyor.
Sanki.... sanki onsuz ölüyor gibiyim."

Yanına ilerleyip oturdum.Büyük Hoca'nın bize anlattıklarını anlattım.
Hiçbirşey demedi.Yalnızca gözyaşlarını Hafsa'nın tuttuğu eline akıtmaya devam etti.

Ah Kamran, bir bilsen benimde ne kadar üzüldüğümü.İçimde ne fırtınaların kopupta kimseye göstermediğimi bir bilsen...

Bir iç çektim.Yine sustum.Ben bağıra bağıra sudanlardandım...

Asenat'tan

Elimdeki kitaptan hiçbirşey anlamamamı ve sürekli sorular sorup duran ikizimi daha fazla erteleyemedim.Ona cevap vermezsem soruları biriktiriyor ve sonra daha çok delirmeme yol açıyordu.

"Sence Bayan Kristen'nın bulduğu  çözüm işe yarayacak mı ?"

Kitabı masaya çarptım ve susmasını sağladım.

"Bilmiyorum Felix.Hem daha nasıl bir çözüm bulmuş onu da bilmiyorum.
Kimse bilmiyor.Hem bunu bilmediğimi biliyorsun.Neden soruyorsun ?" Bir an duraksadı.
Galiba ne demeye çalıştığımı hazmediyordu.

"Asenat bugüne kadar sana çok soru sordum.Ama, cevabını bilmediğim tek bir soru vardı.Eğer onu cevaplarsan seni bir daha rahatsız etmeyebilirim."
Göz devirerek konuştum.

"Neymiş o ?" Hakketen çok merak ediyordum.Bilge Felix'in cevabını bilmediği soru neymiş (!) Sandalyesini öne doğru çekti ve önemli birşey demek için hazırlanıyormuşcasına büyük bir ciddiyetle konuştu.

"Seni neden 7 buçuk yaşında buldum ? İkizimsen niçin o zamana kadar hiç bilmedim ?" Sorusuyla yutkundum.Bu sorunun cevabı çok uzun ve can yakıcıydı.Vücuduma tezat olarak içime küçük bir kibrit atmıştı sanki Felix.Yanmaya başlamıştım.Ama soğuktu.Üşürken eriyordum...

"Hey ?" Diyerek bakışlarımın tekrar kendisine dönmesini sağladı.
Dolan gözlerimi görmesin diye kafamı kaldırmadım.Yalnızca ayağa kalktım ve kütüphaneden çıkmak için hazırlandım.

Hiçbir şey demeyerem koşar adımlarla kapıyı çarptım ve çıktım.
Koridorda koşarak bahçeye ulaştım.
Kimsenin uğramadığı köşeye çekilip güçlerimi serbest bıraktım.Bedenimin etrafını bir kafes gibi saran buz tabakasının içine sığındım.Eskiye dair hiçbirşey hatırlamak istemiyordum.
Çünkü hiçbiri güzel değildi.Güçlerim beni mahvetmişti...

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin