Bölüm 24 (Bedel)

117 9 0
                                    

3 gün sonra...

Kamran'dan

6 gün... hem zor geçmişti hem de acılı.
İki kişiyi kaybetmiştik.Asenat,Zagor, Carl ve ben kalmıştık.Fakat az sonra hedefimize ulaşacaktık.Sirenlerin bizden ne istediklerini öğrenecektik.
Ve türümüze zorluk çıkarttıkları için belkide katledecektik...

Hafsa... Tek bir anımı bile onu düşünmeden geçirmemiştim. Geçirememiştim... Evet belkide ona yaptığım şey için haklıydı.Fakat... ağır sözler söylemişti ve tüm Avcıların önünde beni küçük düşürmüştü.
Ama güzel bir plan yapmıştım.Bu görevde bilerek can verecektim.
O zaman kimsenin yüzüne utançla bakmak zorunda kalmazdım.Zaten ölecektim.Bari böyle şanlı bir yolda ölüp ismimi kötü hatırlatmamalıydım.

"Kamran geldik !" Asenat'ın tiz sesini duyduğumda düşüncelerimden sıyrıldım.Kafamı kaldırıp baktığımda tüm görkemi ile yukarıdan aşağı doğru akan bir şelale gördüm. Muazzam bir görünümü vardı.

"Sirenler buranın içerisinde.Yalnız dikkatli olun.Onlara kanmamalıyız.
Çok ikna edici varlıklardır.Sonra yem olabiliriz." Asenat'ın sözleri bitince Zagor'a ve Carl'a baktım.Hepsinin gözlerinde endişe vardı.İki avcının gözlerimiz önündeki kaybı bizleri derinden etkilemişti.Ve motivasyonumuzu düşürmüştü.

"E hadi o zaman." Diyerek ilk adımı ben attım.Şelalenin içerisine girdiğimde büyük bir göl ile karşılaştım.Arkamdan diğerlerinin geldiğini ayak seslerini anladığımda konuştum.

"Hani neredeler ?" Diye sorduğumda ince bir kahkaha yankılandı küçük çatlakların olduğu duvarlarda.
Az sonra Asenat ve diğerleri yanıma geldiler.Endişeye ev sahipliği yapan harelerimiz nemli kayanın içinde dolandı.

"Kardeşim... misafirlerimiz olduğunu neden bana söylemedin ?" Arkamızdan gelen sesle hepimiz kafamızı oraya çevirdik.Büyük gölün çevrelediği zeminde duran çok farklı bir yaratık vardı.Sivri ve keskin kulakları, çekik gözleri, uzun ince parmakları ve tuhaf güzelliği ile
Sirenlerden birisi idi.Biz onu incelerken tiz bir ses daha duyuldu.

(Medyada sirenler var !)

"Çünkü onlar misafirimiz değil.
Akşam yemeğimiz." Ve sonra bir ses daha duyuldu.

"Vay vay vay... avcıların bu kadar aptal olması ne güzel..." üçüde birbirinin aynısıydı.

"Siz üçüz müsünüz ?" Zagor'un sorduğu saçma soru ile ona döndüm.
Bu soru gerçekten şimdi mi sorulmalıydı ? Başka bir ses ile sola döndürdük kafamızı.

"Hayır yakışıklı.Biz dördüz'üz." Şaşkınlıkla etrafımıza bakmaya devam ederken içlerinde birisi konuşmaya başladı.

"Hayatın boyunca bizimle yaşamak ister misin yakışıklı ?" Bunu Zagora söylüyordu.İstemsizce ona dönüp ne cevap vereceğini beklemeye başladım.Gözleri o garip kadınlara öyle bir bakıyordu ki... sanki bir anda aşık olmuş gibiydi.Kafasını olumlu anlamda salladı.Karşısındaki siren ise Zagor'un verdiği cevaptan olsa gerek tebessüm etti ve konuştu.

"O zaman yanıma gel yakışıklı." Zagor adımlarını o tarafa doğru atarken Asenat onu yakasından tuttu ve tembihlercesine konuştu.

"Seni kandırıyor.Bunu yapmasına izin vermemelisin." Zagor kendini hızla Asenat'ın ellerinden kurtardı ve o tarafa doğru yürümeye başladı.Bu sefer Asenat onun önüne geçti ve bağırdı.

"Sana diyorum Zagor ! Bizimle kalmalısın." Zagor sinirlenip tüm vücudunu demir ile kapladı ve Asenatı kolundan tutup sertçe ittirdi.
Asenat acı ile çığlık atıp bana doğru savrulduğunda onu sıkıca tuttum.
Kolunu ovalayarak kendini toparladı ve konuştu.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin