"Böylece bir kez daha
yalnızlaşmıştım..."Gözlerimi açtığımda Asenat'ı pencerenin yanındaki koltukta oturmuş olarak gördüm.Yağan yağmuru izliyordu.Eli çenesinde dikkatli bir şekilde cama yapışan her damlayı takip ediyor gibiydi.
"Edim'i gerçekten aramıza kabul ettin mi ?" Dedi soğuk ve sessiz bir şekilde.
Felix muhtemelen haberi yaymıştı.
Doğrularak sırtımı yatak başlığına yasladım."Evet." Dediğimde bana döndü.
Neden hala tepki vermiyordu ? Bağırıp kızması gerekmiyor muydu ?"Biliyorsun ki o Pars'ın en yakınıydı.
Nasıl onu aramıza alırsın ? Ya bir oyunsa bu ? Ya Pars'ın şeytani fikirlerinden biri ise ?" Dediğinde bağdaş kurdum ve derin bir nefes alıp verdim."Oyun değil.Edim bana zihnini açtı ve herşeyi görmemi sağladı.Pars bu kadar detaylı bir plan yapmaz.Hem, biz birbiri ile savaşan iki devlet değiliz ki Edim'i yanımıza bir ajan gibi göndersin.Zaten Pars yanımızda ve her yaptığımızdan haberi var.
Ayrıca, senin dediğin gibi ajancılık oynamak isteseydi Edim'i değil Uraz'ı kullanırdı." Dediğimde birşey söylemedi."Asenat, ben Edim'i yanımıza aldım.
Biliyorum.Ona hemen güvenemeyiz.
Ama Pars birşeyler karıştırıyor.
Ve bunun ne olduğunu anlamamız için Edim'e ihtiyacımız var.Onu en iyi Edim tanıyor.Bize yardımı dokunur."
Dediğimde yerinden kalktı ve yanıma gelerek konuştu."Sana karşı olmayacağım.Ama Edim'e iyi davranmamı bekleme.Felix'i de hallederim.Fakat Yekta'ya karışmam.
Onun öfkesi ile uğraşacak kadar sabırlı değilim.Felix bu haberi sadece bana verdi.Onu da söyleyeyim.Yani Yekta'ya herşeyi sen açıklayacaksın.
Anlaştık mı ?" Dediğinde gülümsedim ve ayağa kalktım."Öyle ise bu sabah ki kahvaltımızda hepimiz bir araya gelmeliyiz.Sen herkesi bir masaya topla.Ben de Edim'le geleceğim."
***
"Bunun hiç güzel bir fikir olduğunu düşünmüyorum Hafsa." Diyen Edim'e bakarak göz devirdim.
"Of Edim.Asenat ve Felix bu karara saygı gösterdiler diyorum sana."
"Yekta peki ?" Dediğinde yutkunmama engel olamadım.
Birşey söylersem yalan olacaktı."Onunla konuşmadım." Dürüstlükle kurduğum cümle karşısında duraksadı.Ben yemekhaneye doğru adımlamaya devam ederken o arkamda kaldığından bende mecburen durdum ve ona döndüm.
"Yekta bilmiyor yani ?" Dediğinde endişesini buradan görebiliyordum.
Edim'in yerinde bende olsam endişelenirdim.Sonuçta Yekta'nın ne zaman ne yapacağı pek belli olmuyordu.Hele de öfkelenince..."Edim sen korkuyor musun ?" Dedim alayla.Bir erkek korktuğunu itiraf etmekte zorlanırdı.Hatta bunu reddedip gaza gelirdi.Yani, Yekta da öyle oluyordu.
"Hayır, niye korkayım ? Sadece." Diyerek sustu.Tek kaşımı kaldırarak konuştum.
"Sadece ne ?" Açıklayacak gibi oldu ama yapmadı.Bunun yerine üzerini örttü.
"Boşver.Hadi gidelim." Diyerek kestirip attığında üstüne gitmek istemedim.Bir kaç saniye duraksamanın ardından sessizce 'peki' diyerek yoluma devam ettim.
Yemekhaneye adımımızı attığımızda buranın şatodakinden daha küçük olduğunu gördüm.Avcılar birbirlerine daha yakın oturuyorlardı.Bu nedensizce mutlu olmamı sağladı.
Fakat gözlerim o masalardan birinde oturan Yekta'ya takıldığında az sonra olacaklar yüzünden bu mutluluğum uzun sürmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...