Bölüm 26 (Ölüm kokusu)

110 11 0
                                    

Sudan çıkıp diğerlerinin yanına gittiğimizde en çok sevinen Yekta oldu.Kamran'a doğru adım attı ama sarılamadı.İkisinin yanına yaklaşarak
kollarını tuttum.

'Yekta Kamran' a zarar veremez.
Ve Kamran acı çekmeyecek.' Diye geçirdim zihnimden.

"Evet sarılabilirsiniz." Diyerek gülümsedim.İkisi aynı anda birbirine sarılırken gülüyorlardı.Onların bu hâline baktığımda istemsizce güldüm.
Herhalde bu benim onlarla tanıştığım andan itibaren en mutlu geçirdiğim anımdı.Günlerce uğraşmıştık ve amacımıza ulaşmıştık.

Mutluydum.

Mutluyduk...

6 gün sonra...

Yekta Kamran ile aramı düzelttiğimi hatta sevgili olduğumuzu öğrendiğinde anlamadığım bir şekilde tepki vermişti.Önce ifadesiz bir şekilde bakmış sonra samimiyetsiz bir şekilde gülümsemiş daha sonra ise elini ensesine atıp bizden uzaklaşmıştı.Nedenini sorduğumda şaşırdım diyerek karşılık vermiş,
Fazla konuşmamıştı.Bende üstüne gitmemiştim...

Yorucu geçen bir kaç günden sonra şatoya varmamıza çok az kalmıştı.
Düşüncelerimi bölen karnıma giren feci ağrı oldu.Önce geçmesini bekleyerek gözlerimi kapattım ve ses çıkarmak istemedim.Fakat şiddetlenmesi ile dayanılmaz oldu.
Çığlık atarak yere dizlerim üzerine çömeldiğimde Kamran arkasını dönüp Yekta ile sohbet etmeyi bıraktı ve hemen yanıma geldi.Kollarımı tutarak konuştu.

"Ne oldu Hafsa yine karnın mı ağrıyor ? Neden bu kadar şiddetli ve sık sık oluyor anlamıyorum." Maria yanımıza doğru ilerleyip konuştu.

"Yoksa onun haberi yok mu ?" Dediğinde ona ölümcül bakışlar attım.
Kamran'a yaralandığımı söylememiştim.Çünkü bunu kendi suçu zannederdi.Bir şekilde atlatacaktım.Hatta geceleri herkes uyurken kalkıyor ve yaramı temizlemeye çalışıyordum.O kadar uğraşımı şuanda Maria mahvetmişti.
Kamran yüzüme bakarak konuştu.

"Benden birşey mi saklıyorsun ?" Yutkunarak kafamı olumsuz anlamda salladım.Sonra karnıma saplanan ağrı ile istemsizce bir çığlık daha attım.
Eli karnıma uzandığında elini tutarak konuştum.

"Hayır... hayır ben iyiyim." Dediğimde Maria yine araya girdi.

"Öyleyse niye bakmasına izin vermiyorsun ?" Kafamı kaldırarak bağırdım.

"Kes sesini !" Kaşlarını kaldırarak sustu.Kafamı tekrar Kamran'a çevirdiğimde bana baktığını gördüm.
Kolundan destek alarak ayağa kalktım.

"Ben, iyiyim.Sadece üşüttüm." Diyerek adım attığımda başımın dönmesi ve midemin bulanması ile yüzümü buruşturdum.Bir adım daha attığımda toprağa düştüm.Kamran elini başımın altına koydu.Diğer eli ile karnımı saran kumaş parçasını yukarı doğru sıyırdı.Engel olmaya çalışsamda yapamadım.Bir kaç saniye oraya baktıktan sonra yüzüme baktı.

"Ölüyor..." Son duyduğum ise bu sözcüktü.Karanlık etrafımı sardığında derin bir uykuya daldım...

Kim bilir belkide bir daha uyanmazdım...

Kamran'dan

"Hafsa !!" Karnındaki yarayı görünce resmen şok geçirmiştim.Tamam.Belki çok derin değildi.Ama derindi.Bunu nasıl farkedememiştim ? O benimle konuşurken bana gülerken... aslında acı çektiğini nasıl anlamamıştım ?
Sonra... karnım ağrıyor derken nasıl şüphelenmemiştim ? Tam bir saftım..

Hafas'nın elimi tutan eli gevşedi.
Gözleri kapandı.Bilincini kaybetmişti.
Ne yapacağımı bilmez bir şekilde yanı başında kalakaldım.Az sonra omzuma değen ellerle kafamı çevirdim.Yekta idi.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin