Bölüm 110 (Anlaşma)

32 0 0
                                    

"Pars'ın geçmişini küçümseme."

Kulaklarımı sağır edecek bir sesle açtım gözlerimi sabaha. Hoparlörlerden gelen anlaşılmaz uyarılar ve siren sesleri.Bir şeylerin ters gittiği belliydi.Yerimde doğrularak hâlâ uyumayı sürdüren Yekta'yı dürttüm.

"Yekta kalk." Hafifçe kıpırdandı ve anlamayacağım mırıltılar çıkardı.

"Bir şeyler yolunda gitmiyor kalk hadi." Dediğimde gözlerini açtı ve saata baktı direkt.

"Saat sabahın 5'i.Ve biz yalnızca 2 saat uyuduk." Dedi ve tekrar gözlerini kapattı.

"Sesleri duymuyor musun ?" Diye sorduğumda omuz silkti ve yüzünü yastığa gömdü.

"Küçük veletler şaka yapıyordur." Diye mırıldandığında ayağa kalktım ve pencereye yürüdüm.

Üzerlerinde tarihi kıyafetler-o kadar eski- olan 20-25 korsan kılıklı adamlar bahçemizde etrafa korku salıyordu ve bir kaç kişi hariç herkes kaçışıyordu.
Adamlardan birisi kıyafetinden çıkardığı kılıcı yanlarında onlar ile hareketli bir şekilde konuşan bir Avcıya sapladığında gözlerim büyüdü.
Onlar kesinlikle dost değildi.

"Yekta kalk ve hemen buraya gel !" Diye bağırdığımda bir oflama duydum.Ardından pikeden gelen cızırtılı sesler.

"Bir uyutmadın.Sana diyorum ki küçük veletlerin yaptığı iğrenç şakalardan birisidir." Dediğinde bir grup avcının pis görünüşlü adamlara doğru ilerlediğini gördüm.Ardından ise savaşmaya başladıklarını.

"Bunun bir şaka olduğunu zannetmiyorum." Dedim gözlerimi bir an olsun korkunç manzaradan ayırmadan.Az sonra yanımda belirdi ve pencereden dışarıya baktı.

"Lanet olsun, bir bu eksikti zaten." Diye fısıldadı ve gözleri birbirine giren kalabalıkta gezdindi.

"Ne oluyor ? Kim onlar ?" Dediğimde yutkundu ve kafasını bana çevirdi.
Gözlerinde endişe vardı.Oysa bu duyguya çok nadir rastlardım.

"Ölüler."

***

"Yekta, onları öldüremezsin ! Zaten ölüler." Diye bağırdım peşinden koşarken.Durarak benimde durmamı sağladı.

"Ağzımdan onları öldüreceğim diye bir şey çıkmadı Hafsa.Aklımdan zorum yok benim."

"Öyle ise ne diye oraya gidiyorsun ?
Yanlarına gidenleri kılıçtan geçiriyorlar."

"Sadece konuşup ne istediklerini öğreneceğim." Dediğinde kaşlarımı çatarak konuştum.

"Bunu yapmak senin görevin değil.
Hatırlatırım ki, bizim zaten bir liderimiz var.Avcıların lideri, Büyük Hoca." İçimden 'aman ne lider ama' diye geçirsemde bozuntuya vermeden yüzüne bakmayı sürdürdüm.

"Bunu biliyorum.Ama önden gideceğim." Dediğinde kolunu tuttum ve onu durdurdum.

"Gitmeni istemiyorum, sana zarar verebilirler." Dediğimde kolunu tutan elimi tuttu ve dudaklarına götürüp küçük bir öpücük kondurdu.Bu hareketi kalbimin teklemesine sebep olurken o gözlerime baktı ve konuştu.

"Zarar görmeyeceğim.Eğer ters giden bir şey olursa, geleceğim.Tamam mı ?"

"Söz ver.Kendini tehlikeye atacak bir şey yapmayacaksın."

"Yanıma gelmeyeceğine söz verirsen ben de söz verebilirim."

"Hayır." Dedim kararlılıkla.Onu uzaktan izleyecektim.Ölü olmaları ve
onlara fiziksel zarar veremeyeceğimizi bilmem, Yekta'nın canı yanarken sessiz kalacağım anlamına gelmiyordu.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin