"Aç bir adam."
Arabadan çıkarak önümüzde duran tek katlı dağ evine doğru ilerledik.
Burası geldiğimiz yerin aksine soğuktu.Cebinden anahtar çıkartarak kapıyı açtı ve önce benim girmemi bekledi.Ayakkabılarımı çıkartarak içeri girdiğimde o da arkamdan girdi ve kapıyı kapattı.Bir kişi için burası bayağı büyük bir yerdi."Burası senin mi ?" Dediğimde anahtarı masanın üzerine bırakıyor ve üzerindeki montu çıkarıyordu.
"Aslında bizim." Diye yanıtladı.
"Yani, burada daha önce harika günler geçirmiştik." Diye devam ettiğinde garip hissettim.Galiba çekiniyordum.Kafamı kaldırıp onu izlemeye başladım.Oldukça yakışıklıydı.Her kızın isteyeceği cinsten bir adamdı.Bedeninden güç ve asalet akıyordu.Bakışlarında ise hırs vardı.Ve tüm bunlar onu çekici kılıyordu.
"İstiyorsan duş alabilirsin.Koridorun sonundaki oda." Dediğinde Kafamı olumsuz anlamda sallayarak ona doğru ilerledim.Montumu çıkararak koltuğa koydum ve karşısına oturdum.Aklımda binlerce soru vardı.
"Kahve ister misin ?" Diye sorduğunda kafamı salladım.
"Hayır, daha çok aklımdaki soruları cevaplamanı isterim." Gülümseyerek arkasına yaslandı.
"Hımm, bu biraz kaba oldu." Dediğinde tepkisiz kaldım.Evet gerçekten kaba olmuştu ama şuan kahveye değil zihnimin hatırlayamadığı hatıralarıma ihtiyacım vardı.
"Üzgünüm." Diyerek tepkisine baktım.
Kaşları çatılarak kafasını salladı."Hayır, önemi yok.Bir yandan haklısın.Senin için bir yabancıyım ve mesafeni koruyorsun." Olduğu yerde hafifçe doğrularak konuştu.
"Hadi sor.Çünkü başka türlü seninle konuşamayacağım." Rahatsızlıkla yerimde kıpırdanarak aklıma gelen ilk soruyu sordum.
"Ailem nerede ? Annem, babam, kardeşlerim ?" Biraz duraksadıktan sonra konuştu.
"Annen ve baban öldü.Kardeşin de yok." Diyerek tepkimi seyretti. Yutkunarak arkaya yaslandım yavaşça.
"Ama üzülme.Ben senin ailenim." Dediğinde kafamı kaldırıp yüzüne baktım.Yanıma gelerek oturdu ve elimi tutarak konuştu.
"Sevgilinim, herşeyinim.Bunu bana sen söylemiştin." Büyük elinin sarmaladığı elime ve onunkine baktım.Sonra kafamı kaldırıp mavi gözlerine bakarak konuştum.
"Peki orada olanlar neden sana karşıydılar ?"
"Çünkü benden herkes korkar.Yani, namım iyiden ziyade kötülük üzerine yayılmış durumda.Onlar da bana karşı olanlar.Sen benim tek zaafimsın.Bu durumda seni kullanmaktan daha akıllıca bir çözüm yolu bulamadılar.Seni bana karşı kışkırtacaklardı." Hiç duraksamadan ve direkt olarak gözlerimin içine bakarak konuşması anlattıklarının yalan olmadığını kanıtlar nitelikteydi.
Kimse bu kadar iyi yalan söyleyemezdi."Peki seninle nasıl tanıştım ?"
"Bir baloda.Çok güzeldin ve ben gece boyunca gözlerimi üzerinden ayıramadım.O gece sana bir dans teklif ettim ve sonra sürekli görüştük.
Anlayacağın ikimiz de birbirimizi çok seviyorduk." Bunları bana anlatırken gözlerinin içi parlıyordu.Hayır hayır, en profosyenel insan bile bu kadar iyi rol yapamazdı.Yani onun yalan söylemesi imkansızdı."Bak Hafsa, biz seninle çok yol kat ettik.En zor zamanlarımızda birbirimizin yanında durduk.Ve şimdi de yanında olacağım.Beni hiç hatırlayamasan da ya da eskisi kadar sevemesene yanında olacağım." O kadar samimi ve gerçekçiydi ki inanmamak elde değildi.Ona inanıyordum.Hem de tüm kalbimle.
Ancak hâlâ güvenip güvenememe konusunda emin değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...