Bölüm 5 (Elbet Bir Gün)

251 32 12
                                    

Buradaki 3. günümün sabahına kalktım.Dünkü kıyafetlerin biraz daha farklı stilleri dolabıma yerleştirilmişti.Birini seçip giyindim.
Ve aşağı indim.Kahvaltıya tam zamanında yetişmiştim.Tabağımı doldurduktan sonra Gidip Kamran'ın yanına oturdum.Bir kaç saniye bakıştıktan sonra önüne döndü.

"Bu kıyafetler içinde çok daha güzelsin Hafsa."

Diyerek iltifat etti.Kendimi tutamayıp güldüğümde yüzüme baktı.

"Ne oldu neden güldün ?" Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına koyarak ona baktım.

"Her zaman ne düşündüğünü açıkça söyler misin ?" Diyerek cevap bekledim.

"Hayır.Ama her zaman gerçekleri söylerim." Utanarak önüme döndüm.
Yemeğimden yemeğe başladığım sırada konuyu değiştirdi.

"Eee... dünkü ilk eğitimin nasıl geçti bakalım ?" Ah evet... şu Yekta ile geçirdiğim bilmediğim kaç saat ?
Gece çöküp göz gözü görmeyinceye dek beni çalıştırmıştı.

"İyi.Ama yorucu." Gülümseyip tabağına döndü.Kahvaltımızı edip ayaklandık.Karşı masada Yekta tek başına oturmuş yemeğini yiyordu.

"Kamran sen istersen git.Ben Yektaya birşey soracağım."

"Peki." Diyerek yanımdan uzaklaştı.
Bende Yekta'nın yanına doğru ilerledim.

"Ne istiyorsun ? Gördüğün üzere yemek yiyorum.Ve çok açım."

Bu çocuğun arkada gözlerimi var ?

"Görüyorum.Sadece birşey soracaktım.Bugün ne yapacağız ?
Yani orada bekleyeyim.Çünkü boş zamanımda Kamran bana şatoyu gezdirecek.Odamın önünde şuan beni bekliyor." Diyerek bana ne laf koyacağını düşünmeye başladım.
Elindeki çatalı bırakıp ayağa kalktı.

"Biliyor musun ? Doydum.Hemen çalışmaya başlayabiliriz."

Diyerek yürümeye başladı.İyi de...
az önce bana çok açım dememiş miydi ?

"Ama az önce çok açım demiştin."

Bir anda arkasını dönmesi ile duraksadım.

"O az önceydi.Şimdi tokum." Diyerek yürümeye devam etti.

"Tamam ya sende ne sinirli adam çıktın.Anladım."

Dedim fısıltı şeklinde.Yukarı kata çıktığımızda bir odaya girdik raflarda bir sürü kitap vardı.Yekta kendine bir sandalye çekip oturdu.Ben ise hâlâ odayı inceliyordum.

"Hadi otur ! Akşama kadar seninle sohbet etmek istemiyorum."

Göz devirerek karşısına oturdum.
Direkt konuşmaya başladı.

"Bugün tüm merak ettiğin soruların cevaplarını alacaksın.Hadi başla."

Aklıma gelen ilk temel soru ile dudaklarımı araladım.

"Gölge Avcılarını anlat.Nasıl ortaya çıktıklarını..."

"Gölge Avcıları.... asırlar önce ortaya çıkmışlardı.Mühürler üzerine kurulan topluluklardı.Fakat herkes gölge avcısı olamazdı.Sırtında mühür olanlar hariç..."

"Yani bizim gibiler."

"Evet.Bizim gibiler üzerine uğraştıkları özel mühürleri kullanabiliyor ve kendimizi koruyabiliyoruz."

"Ama sizin özel güçleriniz var. Mühürlere gerek yok ki."

"Onlar özel değil ! Tam tersi istenmeyen lanet olasıca ve yok olmaz kendimize ve başkalarına zarar vermemizi sağlayan şeyler !"

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin