Kahvaltımı yaparken Yekta masadaki eli ile ritim tutuşturmuş beklide farketmeden bunu yapmaya devam ediyordu.Çay bardağımdan süzülen dumana aldırmadan bir yudum daha aldım.
"Yekta sorun nedir ?" Dedim benim bile inanamayacağım soğuk bir ses ile.Bakışları beni buldu.
"Kamran ile konuştum.O gerçekten suç-" Cümlesini tamamlamasına izin vermeden söze girdim.
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.Hiç olmazsa bir süreliğine." Diyerek yemeğime geri döndüm.Ne o birşey söyledi ne de ben.Sessiz sedasız yemeğimizi yedik.
Yerimizden kalkıp yemekhaneden çıkmak için adımlamaya başlamıştık ki,karşımda Kamran'ı görmem ile bir anlığına duraksadım.Sonra hızlı adımlar ile Yekta'nın arkasından yürümeye başladım.Koridora çıktığımız sırada kolumdan tutup durdurdu.Ateş saçan gözlerle ona baktım."Hafsa konuşmalıyız."
"Konuşacak birşey olduğunu düşünmüyorum !" Diyerek kolumu çekmeye çalıştım lakin çok sıkı kavramıştı.Derin bir nefes alıp verdim.
"Fazla vaktini almayacağım.Lütfen." dediğinde Yekta'ya kaydı gözlerim.
Bir kaç metre ileride bekliyordu."Çalışmam lazım." Dedim istemediğimi belli ederek.Hala kolumu tutan eline baktım.
"Şimdi kolumu bırakta gideyim." Dedim soğuk bir ses ile.Mecburiyetten dediğimi yaptığında hızlı adımlarla yanından uzaklaştım.Yekta'nın yanına gittiğimde hâlâ duruyordu.
"Birini mi bekliyoruz ?" Dediğimde kafasını salladı.
"Hayır.Belki Kamran'la konuşursun diye-"
"Konuşmayacağım.Gidebiliriz." dediğimde omuzlarımın üzerinden arkaya baktı.Sanırım Kamran'a bakıyordu.Fakat arkamı dönüp bakmadım.
"Peki o zaman.Hadi." Diyerek adımladı.Peşine düştüm...
***
"Ne yapacağız burada ?" Dediğimde bana eldiven uzattı.Elinden alıp sordum.
"Ne yapacağım bunu,neden verdin bunu bana ?" Bana sıkılmış bir şekilde bakıp konuştu.
"Gidip birine hediye edersin falan diye verdim." Dedi ciddi bir şekilde.
Onu anlamaya çalışırken ofladı.."Takacaksın Hafsa.Sana dövüşmeyi öğreteceğim." Dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Dövüşmek mi, bu aklına nereden geldi şimdi ?" Dediğimde yüzüne hafif bir tebessüm yayıldı.
"Dün gece Maria'yı benzetmek için can atıyordun.Ama birinin elinden bile kaçamıyorsun.Bunu yapamadan kimseyi dövemezsin.O zaman aklıma geldi." Dediğinde eldivenlerimi giyinmiştim.
"O zaman bir çeşit kriz geçiriyordum.
Normal zamanda kimseyi dövmek istemem Yekta." Dediğimde konuştu."Artık, normal zaman diye birşey yok.
Hele o Pars hergelesi ile karşı karşıya geldiğinde pısırık kalmamalısın.En çokta bu yüzden." Dediğinde alayla güldüm."O bir timsah kadar sert bir deriye sahip, daha önce iki kez ona tokat attım ve acıyan benim elim oldu." Dediğimde konuştu.
"Çünkü, taktiksel oynamıyorsun.
Haklısın onun canını yakmak zor olabilir.Ama unutma, imkânsız değil." Dedi ve bana yaklaştı.Dimdik durarak konuştu."Şimdi, vur bana." Dediğinde gözlerine baktım.
"Ne ?"
"Duydun, vur bana." Güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...