Bölüm 45 (Lordum)

68 10 0
                                    

Ilık bir duşun ardından yatakta oturmuş,düşüncelerimle boğuşuyordum.Kapımın çalınması ile 'gel' diyerek gelen kişinin içeri girmesine izin verdim.Fakat içeriye adımını atan Kamran'dı.Çoktan pişman olmuştum.

"Kamran konuşmak istemi-"

"Seni yormayacağım.Birşey söylemeni ya da affetmeni istemeyeceğim. Sadece herşeyi bilmeni istiyorum." Dediğinde yutkundum.Kafamı sallayarak konuştum.

"Peki, anlat o zaman." Dedim kabullenerek.Derin bir nefes alıp verdi.

"Sen haklıydın Hafsa.Bana tokat attığın ilk günden beri, sadece arkadaş olarak kalabileceğimizi düşündüğün günden beri haklıydın.
Benimkisi bir hevesti.Ama anlayamadım.Seninle geçirdiğim zamanlarda gerçekten mutluydum.
Ama, aşık değildim.Bunu Maria'yı tanıyana kadar anlamamıştım.Onu öperken hissettiğim duygular, asla seni öperkenki hissettiğim duygular ile bağdaşmıyordu.O çok farklı, çok-" dediğinde dayanamayıp gözlerimde tuttuğum yaşları serbest bıraktım.
Ve daha fazla konuşmaması için bağırdım.

"Defol ! Çık git odamdan, ben anlayacağımı anladım."

"Hafsa, ben böyle olsun istemezdim.
Özür dilerim."

"Özür mözür dileme benden ! Kaybol karşımdan! Seni görmek, sesini duymak hatta varlığını bile hissetmek istemiyorum." Diye haykırdım.Hiç birşey demeden arkasını döndü ve kapımı kapatarak gitti.Arkasından masanın üzerinde duran vazoyu ve bardağı alıp attım.İkiside yere düşüp kırıldı.

Tıpkı binbir parçaya ayrılan kalbim gibi...

Ellerimi saçlarıma geçirip sertçe çektim.Sinirle bağırdım.Nasıl tahmin edememiştim ? Bu işin sonunun böyle olacağını nasıl kestirememiştim ? Ben zaten ona hiç aşık olmamıştım ki...

Evet seviyordum.Çok seviyordum ama bu aşk değildi.Ve onunla sevgili olmayıda istememiştim.Bir çeşit zorunlulukla olmuştu bu.Aramızdaki yakınlaşmalarda ise, kalbim heyecandan yerinden çıkacak gibi olmamıştı.Farklıydı,centilmendi, güzel bir kalbi vardı.Ancak, aşık olduğum adam değildi.Hiçbir zaman da olmamıştı...

Sadece, sıradan bir arkadaş olmaktan daha ötedeydi.

Bunu şimdi anlamıştım.Ya da onun sevgisinin ikimizide saracağını, sorun olmayacağını düşünmüştüm.

Yanılmıştım...

Hemde çok kötü yanılmıştım.

Bir ileri bir geri yürümeyi bırakıp oturdum.Titreyen elimi saçlarımı geriye atmak için kaldırdığımda masadaki kar küresine çarpıp yere düşmesini sağladım.Hüzünle içinden saçılan kar şeklinde beyaz şeylere ve tahtayı ıslatan suya baktım. Beceriksizliğim üzerimdeydi.Eğilip toplamaya çalışacağım sırada kapı açıldı.Yekta yanıma geleceği sırada onu durdurdum.

"Dur gelme,cam var.Ayağına batar." Dediğimde yere baktı.Üzerinden atlayarak dikkatlice yanıma geldi.

"Sesleri duydum ama yalnız kalmak isteyeceğini düşünüp gelmedim.
Sonra tekrar bir ses gelince dayanamadım.Neyin var,ne oldu ?" Dediğinde yüzümün dört bir yanına dağılan gözyaşlarını umursamazca kenarı ittim.

"Boş-ver.Önemli birşey de-ğil za-ten." Dedim hıçkırıklarımın arasından.

"Hıhı, eminim öyledir." Dedi odada gözlerini gezdirirken.Ayağa kalkmak için önüme kırılan kar küresinin kırıklarını avcumun içerisine aldım.
Son parçayıda avcumun içerisine alıp banyoya adımladım.Kırıkları çöp kutusuna atıp yüzümü yıkamak için musluğu açtım ve suyu yüzüme çarptım.Aynaya baktığımda alnımdan çeneme kadar kan ile karışık su damlacığının aktığını gördüm.Elime baktığımda kan olduğunu gördüm.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin