Gözlerimi açtığımda yatağımda uzanıyordum.Ama nasıl olur ?
Felix nerede ? O yaratık ? Yatakta doğruldum ve üzerime örtülen yorganı itekleyip odadan çıktım.
Etraf çok sessizdi.Kimse yok gibiydi.
Boş koridorda yürümeye başladım.
Bir yandanda etrafıma bakıyor birilerini arıyordum.Ağlama sesi geldiğinde sağ tarafa yöneldim.
Küçük bir çocuk vardı.Sarı kıvırcık saçları.. soluk beyaz teni ve soğukta titreyen minicik bedeni.Arkası dönüktü ve ağlıyordu.Omzuna dokunarak konuştum."İyi misin canım ?" Yavaşça bana döndü.Karanlıkta parlayan mor gözleri beni ürkütmüştü.Bakışırken gözleri beyaza döndü ve içindeki kırmızı damarlar belirginleşti.
Ağzı kulaklarına kadar yırtıldı.
Korkuyla çığlık atıp geriledim.Fakat yere düşmüştüm.Bana yaklaştı ve elini üzerime uzattı...Çığlık atarak uyandığımda yatağımdaydım.Nasıl olur ya ? Nasıl olur !? Koluma biri dokunduğunda çığlık attım.Elin sahibine baktığımda Kamran olduğunu gördüm.
"Kamran... çok kötü şeyler oldu. Çocuk... Felix... O yaratık... boş soğuk ve karanlık koridor..."Kaşları çatılmış bir şekilde bana baktı.
"Hafsa... sadece bayıldın."dedi gözlerimin içine bakarak kafamı sağa sola salladım.Hayır hayır... Rüya mıydı şimdi benim gördüklerim ama
çok gerçekçiydi.Hatta düştüğümde canım bile yanmıştı."Hayır Kamran... bayılmadım.Benim gördüklerim gerçek." Derken gözlerine baktım.Siyah gözleri beyaza dönüp aktı.Ağzı yırtılmaya başladı.
Korku ile gözlerimi kapatıp çığlık attım.Gözlerimi tekrar açtığımda Kamran bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu.Fakat iyiydi.Neler oluyordu ? Zihnim bana nasıl bir oyun oynuyordu böyle ?"Hafsa... durduk yere çığlık atıp korkuyorsun.Bunun nedeni ne ? Ne oluyor ?" Dedi merakla.
"Keşke bende anlasam ne olduğunu Kamran..." diyerek odaya göz gezdirdim.Fakat sarı kıvırcık saçlı çocuğu odamın bir köşesinde görmemle duraksadım.Kamran'a gösterecektim.Kamran'ın kolunu tutup sarstım.
"Bak bak orda ! Köşede duruyor." Dedim işaret parmağımla göstererek.
Kafasını gösterdiğim yöne çevirip baktı.Bakışlarında hiçbirşey değişmedi.Ona bana inanması için yalvarır gözlerle baktım."Hafsa... orada hiçbirşey yok." Dedi üzgün bir ses tonu ile.Tekrar oraya baktım.Nasıl yoktu ? Nasıl olmazdı ?
Oradaydı işte ! Gülerek bana bakıyordu.Gözlerimi kaçırdım.
Kamran'a baktım."Bana inanmak zorundasın." Dedim hüzünle.Yüzümde acıyan bakışlarını gezdirdi.Kafamı çocuğa çevirdim.
Ağzı iyice yırtılmış ve beyaz gözlerinin içindeki kırmızı damarlar belirginleşmişti.Gözlerimi ondan alamıyordum.Kamran elini sağ yanağıma koyarak ona bakmamı sağladı."Hafsa... burada ikimizden başka kimse yok.Her ne görüyorsan bir göz yanılması." Kafamı salladım.
"Hayır Kamran ! Hayal ürünü olamayacak kadar gerçek.Neden anlamıyorsun ? Onu görüyorum.
Yalan söylemiyorum.Yemin ederim."
Yüzüme öyle bir bakıyordu ki...
İçim yanıyordu.Öyle bakma bana Kamran.Deli muamelesi yapma bana
inan neolur..."Hafsa... uyu biraz istersen ha ? İyi gelir.Ben de gideyim." Dedi ve ayağa kalktı.Hayır gidemezdi onu gönderemezdim.Bu karşımdaki yaratıkla asla ama asla tek kalamazdım ! Kolunu tuttum.
"Hayır gitme ! Beni onunla yalnız bırakma kafayı yerim.Dayanamam beni öldürür." Ne yapacağını bilemez bir şekilde bana baktı.Ayağa kalkıp yataktan çıktım.
"O zaman bende seninle gelirim.Ama neolur beni yalnız bırakma.O çok korkutucu."Diyerek yaratığa döndürdüm kafamı.El sallıyordu.
Gözlerim büyüyerek kafamı çevirdim.
Dayanılacak gibi değildi.Kim olsa korkmazdı ki ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...