Bölüm 40 (Yakarım Seni)

88 12 0
                                    

Hey maşallah ! Ne ara 40 olduk ben bile anlamadım.Buraya kadar okuyanlara ayrı ayrı maskeli öpücük gönderiyorum.Sizleri çok seviyorum.

Keyifli okumalar...

Kamran'dan

Gözlerimi güneşin odayı saran ışığı ile açtım.Göğsümdeki ağırlık ile bakışlarım aşağılara tırmandı.Hafsa Kafasını ve kolunu üzerime koymuş mışıl mışıl uyuyordu.Gülümseyerek elimi saçlarına götürdüm.Nazikçe okşadım.Ne de güzel uyuyordu...

Saate baktığımda kahvaltı vaktinin geldiğini gördüm.Hafsa'nın yanağına öpücük kondurdum.Mırıltıya benzer sesler çıkartıp kımıldandı.Alnından ve tekrar yanağından öptüm. Gözlerini kırpıştırarak açtı.Bir müddet öyle kaldı.Sonra hemen doğruldu.

"Ayy, geceden beri böyle yatmıştım.
Bir yerin ağrıyor mu ? Rahatsız oldun mu ? Of kesin rahatsız olmuşsundur-"
Kendi kendine karar verip konuşuyordu.İşaret parmağımı dudaklarına götürüp susmasını sağladım.

"Ben gayet iyiyim.Sen nasılsın onu söyle.Rahat uyudun mu ?" Dedim gülümseyerek.

"Uzun zamandır bu kadar rahat uyumamıştım.Ve bu kadar güzel uyandırılmamıştım." Dediğinde saçlarını sevdim.

"Eğer hoşuna gitdiyse her sabah seni öperek uyandırabilirim." Dedim.
Kızarmaya yüz tutan suratını gizlemek amacı ile yataktan kalktı.
Aynalı komodinin karşısına geçip saçlarını taradı.Yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yapıp lavobayo girdi.
Bende ayağa kalkıp yatağı toparladım.
O sırada yanıma gelmişti.

"Ben yapardım.Zahmet etmişsin." Dedi mahçup bir ses tonu ile.

"Buna zahmet etmek mi diyorsun ?
Hem kahvaltıya gecikiyoruz.Altı üstü bir yatak topladım." Diyerek kapıya yönlendirdim adımlarımı.Kısa bir süre orada dikilip yanıma geldi. Beraber odadan çıkıp aşağı inmeye  başladık.2. Kata geldiğimizde duraksadı.O durunca bende durdum.

"Ben babamın yanına uğrayacağım.
Dün hiç görüşemedik.Sen istersen git.
Zaten bende çok oyalanmam." Dediğinde Kafamı salladım.

"Tamam.O zaman ben gidiyorum önden." Dediğimde kafasını sallayarak arkasını döndü.O Ramiz'in odasına yönelirken bende yemekhaneye ilerledim.Sıraya geçip beklemeye başladım.Kafamı masalarda gezdirdiğimde Yekta, Asenat ve Felix'in her zaman ki masada oturduklarını gördüm. Önümdeki birkaç kişi ilerlediğinde kendime tepsi aldım ve çatalı yerleştirdim.Arkamdan birisi bana çarptığında kafamı o tarafa çevirdim.
Fakat önüme dönmem bir oldu.

Maria'ydı.

Onu hiç görmemiş gibi davransamda oldukça gerilmiştim.Bir kaç adım daha öne attım.Tekrardan arkama sürtündüğünde kafamı hızla ona çevirdim.

"Ne yapmaya çalışıyorsun ?" Dedim sinirle.Dudaklarında ukalaca bir gülümseyiş peydahlandı.

"Neden bu kadar kızıyorsun ? Sana zaten dün gece ne yapmaya çalıştığımı söyledim.Ama sen beni tam olarak dinlemeden kapı dışarı ettin." Dediğinde yutkundum. Sıradayken, bu kadar avcının için de iken bunları konuşması bir delinin bile yapacağı son şeydi.

"Aptal aptal konuşma.Herkes farklı anlayacak." Dedim sessiz bir şekilde.

"Benim amacımda bu zaten.Yoksa nasıl ondan ayrılabilirsin ki ?" Dediğinde önüme döndüm.Onunla konuşmamalıydım.Kesinlikle konuşmamalıydım ! Yiyeceğim şeyleri tabağıma koyup hızlıca oradan uzaklaştım.Masaya ilerleyip oturdum.

"Hayırlı sabahlar." Yekta'nın sesi ile düşüncelerimden çıktım.

"Sanada.Yani sizede." Dediğimde başımın öne eğik olmasına rağmen hepsinin bana olan bakışlarını hissedebiliyordum.Kafamı kaldırıp üçüne teker teker göz gezdirdim.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin