"Pars'ın sana selamı var."
"Bağla onu" dedi Pars soğuk sesi ile.
Kafamı emir verdiği adamına çevirdim.Edim'e.Bana ağacın köklerine geçirilmiş zincirler ile yaklaşırken arkamı dönerek koşmaya başladım.Ancak kolumda hissettiğim güçlü eller ile sarsılarak geriledim ve sert gövdeye çarptım."Bırak beni !" Diye bağırdım.
"Bırak !" Beni öldürecekti.Şakası yoktu.Beni öldürecekti !
'Edim, Pars'ı engelle' Edim bize doğru gelirken Pars bağırdı.
"Uraz ! Getir onu" Gözlerim ağaçların ardından çıkan Uraz'a takıldığında gözlerim dehşetle açıldı.Asenat elleri ve ağzı bağlı bir şekilde Uraz'ın yanındaydı.Çırpınarak bağırmaya çalışıyordu.
"Eğer istemediğim bir şey yaparsan Asenat'ı da yanında götürürsün. Edim'in zihninden çık." Gözlerim hırsla mavi gözlerine kaydı.Edim tam dibimizde durdu.
'Sana söylediğimi yapma.' Kısa bir afallama yaşayarak ikimize baktı. Daha sonra ise kolumdan tutarak beni açık alana doğru sürüklediler.
"Eğer istediğini yapmamı istiyorsan Asenat'ı bırak.Gittiğini göreceğim."
Güldü."Pazarlık yapabilecek durumda değilsin.Edim bağla onu." Edim bir elinde tuttugu zincirin ucundaki kelepçeyi zorla bileğime geçirip sıktığında bağırdım.
"Hayır ! Bırak onu !"
"Uraz." Dedi Pars sakin bir sesle.
"Öldür onu." Nefes alış verişim durdu.
"Lordum !" Araya giren Edim'di.Pars kafasını ona çevirdi.
"Onun bunlarla bir ilgisi yok lordum.
Lütfen ona kıymayın." Pars Asenat'a baktı.Asenat beyaz gözlerini üzerimize dikmişti ve deli gibi çırpınıyordu.Pars bana döndü."Diğer kelepçeyi kendine sen takarsan onu öldürmem." Dedi.Gözlerine baktım.Yalan söylüyordu.Ona inanmıyordum.Asenat'ı asla bırakmazdı.
"Peki" diyerek Uraz'a döndüğünde bağırdım.
"Tamam ! Yeter ki ona zarar vermeyin." Gözlerim bana doğru uzatılan diğer ağacın gövdesinden geçirilen zincire ve ucundaki kelepçeye kilitlendi.Çaresizdim.Kabul etmeden onu öldürürse vicdan azabı ile ölürdüm.Eğer kabul edersem ve öldürürse de nefretle.Arada büyük bir fark vardı.Eğilerek zinciri aldım ve kelepçeyi bileğime geçirdim.Pars bileğimdeki kelepçeyi sıkarak acı çekmemi sağladı.Benim buradam kurtulmam imkansızdı.Tabii bu ağaçları kökünden söküp peşimden sürüklerken aynı zamanda Pars'tan daha hızlı koşabilirsem olabilirdi.
"Dediğini yap Pars.Ona zarar verme."
Kısa bir bakışmanın ardından arkasını dönerek konuştu.Dikkat kesildim."Bayılt onu Uraz." Der demez Asenat'ın yere yığılmasından farklı bir şey gerçekleşmedi.
"Zarar vermeyecektin !"
"Sadece öldürmeyeceğim dediğimi hatırlıyorum." Dedi sözlerimi bölerek.
Yutkunarak yüzüne baktım."Neden ben ? Neden burası ve neden bugün ?" Ard arda sorduğum 3 soruya karşılık güldü.Ellerini arkada birleştirdi ve konuştu.
"Madem öleceksin, her şeyi bilme hakkın var.Daha çok acı çekerek gebermiş olursun." Sessiz kaldım.
Kafasını gökyüzüne kaldırıp konuştu."Bu gün, dolunay ve senin doğum günün.18 yaşına ayak bastığın gece."
"Yani ?"
"Yani, Melez olacağın gece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...