"Doğum gününüz kutlu olsun."
"Burada ayrılalım.Göze batmamamız gerek." Diyerek Yekta'nın kolundaki elimi kendime çektim.Kafasını salladı.
"Bitir şu oyunu Hafsa." Gözlerimi onaylar anlamda kapatıp açtım.
"Pars tam arkanda duruyor.Git hadi." Dedi çaktırmamak için hiç arkama bakmadan.Yine hiç bir şey demedim ve arkamı dönerek Pars'ın yanına ulaştım.Ancak o bana bakmak yerine Yekta'ya bakıyordu.
"Onunla fazla samimisin.Kuşlar haberlerini getiriyorlar." Dediğinde gülümsedim ve omzumun üzerinden Yekta'ya baktım kısa bir süre.Sonra önüme dönerek elimi Yekta'ya ölümcül bakışlar atan Pars'ın omuzuna koydum ve konuştum.
"Kıskançlık mı seziyorum ?" Dedim küçük bir kahkaha savurarak.
Elimi çıkık elmacık kemiklerinin olduğu yüzüne koydum ve kaşlarımı çatarak alayla konuştum."Sıradan bir arkadaş işte.Sen varken başkasının olması mümkün mü ?" Dediğimde gülümsedi ve yüzündeki elimi alıp dudaklarına bastırdı.
Gözleri gözlerime çıktığında memnun şekilde gülümsedim."Değil." Bakışmaya devam ederken duyduğumuz ses ile ikimizin kafası da sesin kaynağına çevrildi.
"Bu gün burada, hep yanımızda olan ne zaman başımız sıkışsa yardıma koşan ve şatomuzun en eğlenceli ikizleri Asenat ve Felix için toplandık." Diyerek sustuğunda kalabalıktan ıslıklar ve alkışlar kopmaya başladı.Az sonra sahneye Felix ve Asenat beraber çıktıklarında çok mutlu gözüküyorlardı.
Asenat, dizlerinin üzerinde derin bir göğüs dekoltesine sahip, vücudunun tüm kıvrımlarını sıkıca saran siyah bir elbise giyinmişti.Dudaklarında can alıcı parlak kırmızı bir ruj vardı.
Normal uzunlukta olan siyah topuklu ayakkabıları ile Felix'in boyuna ulaşmıştı.Onu böyle görmek garip hissettirmişti.Çünkü Asenat görünüşüne fazla önem veren birisi değildi.O nasıl rahat ediyorsa öyle giyinirdi ancak şu an güneş gibi parlıyordu.Nefes kesiciydi.Felix ise Yekta ile anlaşmış gibi altına siyah bir pantolon üzerine beyaz bir gömlek giyinmişti.Aralarındaki tek fark Felix'in saçlarının özenle taranmış olmasıydı.Asenat kardeşinin koluna girmişti ve çok tatlı gözüküyorlardı.Sahnede konuşan genç çocuk mikrofonu onlara uzattığında ikisi arasında bir bakışma geçti."Hangimiz önce konuşacağız ?"
bakışmasıydı bu.Sonunda karar vermiş gibi Asenat mikrofonu aldı ve kalabalığa baktı.Heyecanlı gözüküyordu."Öncelikle, burada olan herkese teşekkür ederim.Bu zamana kadar yanınızda olmaktan büyük bir şeref duydum.Ve bu yanınızda olduğum sürece de devam edecek." Diyerek duraksadı ve gözleri kalabalıkta bir yere odaklandı.Çok dikkatli bakıyordu ve uzaktan bile gözlerindeki parıldamayı görebilmiştim.Gözlerimi onun baktığı yöne çevirdiğimde Edim'i gördüm.
Asenat'ın ona baktığı gibi o da Asenat'a büyük bir ilgi ile bakıyordu.
Ne vardı bunların arasında ?"Ben, başka bir şey bulamadım." Diyerek küçük bir kahkaha attığında Felix mikrafonu ikizinin elinden hiç te nazik olmayacak bir şekilde aldı ve Asenat'ın ölümcül bakışlarına maruz kaldı.Bu duruma salondakiler gülerken o konuşmaya başladı.
"Yaşlandığımı kutlamak ve duygusal bir konuşma yapmak kulağa hoş gelmiyor.Bu yüzden," diyerek gözleri tüm salonda gezindi ve konuştu.
"Hadi eğlenelim !" Dedikten sonra sahneden atlayarak indi.Asenat ise merdivenlere yöneldi.Tam bu sırada müzik çalmaya başladı.Edim, Asenat'a elini uzatarak inmesinde yardımcı olurken ikisinin gözlerindeki parlama gözle görülmeye değerdi.
Tüm bu gördüklerime rağmen küçük bir tebessümünden fazlasını gösterememiştim.Herkes kendi halinde takılmaya başlarken tatlı ve içecek servisleri de çoktan başlamıştı.
Bazen şatoda çalışan hizmetlilere acıyordum.Ama onların da kendilerine ait bir düzenleri vardı.
Şatoda yaşayanlar ailesi olmayanlar ya da tek başına yaşamak için imkanı olmayanlardan oluşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...