46. Bölümden bir cümle :
"Seni seviyorum Hafsa,senin beni sevmediğin kadar."
Kamran'dan
Hafsa'ya yeteri kadar zaman tanımıştım.Artık onunla konuşacaktım.Yanlış anlaşılma yüzünden ondan ayrı kalamazdım.
Adımlarımı onun odasına doğru yönlendirdim.Sabah saat 7'ydi ve kahvaltıya daha vardı.Henüz kimse uyanmamışken bu işin bitmesini istiyordum.Merdivenleri tırmanıp onun odasına girdim.Sessizce gidip koltuğa oturdum.Onu incelemeye başladım.Koyu kahverengi saçları yatağa dağılmıştı.Göz kapakları kıpırtısız bir şekilde kapalıydı.Ellerini başının altına koymuş.Yatakta iki büklüm olmuştu.Üşüyor olmalıydı.Yerimden kalkıp aşağı kayan yorganı elime aldım ve üzerine örttüm. Dayanamayarak yanına oturdum.
Şu an ne çok isterdim onu kendi bedenim ile ısıtmayı, ona sarılmayı...Beni bir kez dinlese yapardım...
Elim istemsizce saçlarına gitti.Onu özlemiştim.Dokunmayı,sarılmayı, koklamayı,güzel kokulu saçlarından öpmeyi.Herşeyini özlemiştim.Henüz 3 gün olmasına rağmen...
Gözlerini açtığında beni gördü.Kısa bir süre sonra hemen doğruldu ve çatık kaşlarla baktı bana.
"Ne işin var burada ? Ne yapıyorsun odamda ?" Dedi oldukça soğuk bir ses tonu ile.
Hafsa... hayatımın anlamı, bana nasıl böyle bakabiliyorsun ? Nasıl bu kadar soğuk konuşabiliyorsun ? Yüreğimi yakıyorsun...
"Ben konuşmak için geldim." Dedim sakince.Alayla güldü.Sanki o değildi karşımdaki kız.
"Biz zaten konuştuk Kamran.Ve sen bana herşeyi çok net bir şekilde anlattın.Yoksa kalbimi daha da mı kırmak istiyorsun ?" Dediğinde şaşırdım.Hafızamı yokladım.Hayır.
Onunla bu olaydan sonra hiç konuşmamıştım."Hayır konuşmadık." Dedim.Aslında bu bir soruydu.
"Evet konuştuk Kamran.Dün akşama doğru odama geldin ya hani.Sonra bana aslında neler hissettiğini söyledin ya." Dedi imalı bir şekilde.
Kaşlarım çatıldı."Hafsa, ben dün kahvaltıdan sonra şatoyu terk ettim.Dünya üzerine çıkmıştım." Dedim cevap verirmiş gibi.Çatılı kaşları düzeldi.
"Nasıl yani ? Konuştuğum sen değil miydin ?" Dediğinde Kafamı sağa sola salladım.
"Hayır.Kesinlikle ben değildim." Dediğimde kafasını çevirdi.
"Anlamıyorum." Diye mırıldandı.
Elini tuttum ve gözlerinin gözlerimle kesişmesini sağladım."Anlatırım.İstediğin herşeyi anlatırım sana.Yeter ki iste." Dediğimde Elini çekti.Benden uzaklaştı ve yatağın en uç kısmına oturup yorganı üzerine çekti.
"Dinliyorum." Dediğinde içimde amansızca bir mutluluk vardı. Sonunda benimle konuşmayı kabul etmişti.
"Hani senin yanına geldiğim ve beraber uyduğumuz gece var ya.
Bana iyi misin diye sorduğun gece, sana birşey söylemediğim gece." Diyerek gözlerine baktım."Evet.Ne olmuş o geceye ?" Diye sorduğunda sıkıntı ile bir nefes verdim.
"O gece Maria benim odamdaydı.
Çok fazla içmişti.Ona neden benim odamda olduğunu sorduğumda bana karşı birşeyler hissettiğini söyledi.
Şey gibi birşeyler.... aşk.Tabiki ona karşı mesafemi korudum.Hatta onu odadan attım ve bir daha gelmemesi için senin yanına geldim." Diyerek sözlerimi bitirdiğimde üzerimden büyük bir yükün kalktığını hissettim."Peki neden bana söylemedim ?" Diye sordu.
"Fazla içmişti dedim ya.Şüphe ettim.
Belkide sarhoş olduğu için ne dediğini bile bilmiyordur diye düşündüm."
Diyerek sustum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasíaHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...