O Gün

339 23 20
                                    

122.BÖLÜM
​"Gazete televizyon hiçbir haber yok değil mi?" diye sordu Selim. Kahveye dönmüşler durumu istişare ediyorlardı. "Yok internetteyim bir saattir tek bir haber çıkmamış." Dedi Gece elindeki telefonu masaya bırakıp gözlerini ovalarken. "Tamam adam ortalarda dolanan bir adam değil eyvallah. Ama ölümü bu ülke için haber değeri taşır." Dedi Sarp. "Yamaç. Başka dertlerimizde var malum. Eldeki tüm teçhizat gitti. Polis işe yarar tüm adamlarımızı aldı. Sıkıntı var." Dedi Selim. Medet herkese çay dağıtıyordu. "Avukatları gönderdik. Haber gelir birazdan." Dedi Yamaç kafasını çevirince Gece ile göz göze gelmişlerdi. "Şimdi istihbaratımız da kesildi." Dedi Gece adamın bakışlarından kurtulmak için Selim'e dönerken. "He ya Haluk amcayı da mı onlar öldürdü dersiniz." Diye sordu Cumali. Yamaç ayağa kalkmış ellerini arkasında kavuşturmuştu. "Önce silahlarımız alındı. Sonra adamlarımız toplandı. En son haber kaynağımız kesildi.... Bunlar tesadüf değil." O esnada Asaf'ın sözleri yankılandı kulağında -Bugün ölüp gitse bile yedi sülalenizi süründürecek planları hazır.- "Enver kurdu tüm bu tezgahları... ama nasıl?" diye ekledi. Ardından kahvedekilerde gezdirdi bakışlarını. Abileri, yıllardır omuz omuza çarpıştığı adamları, kalan günlerini sayan Sarp ve Gece... "Kaçak mı var yani?" diye sordu Sarp adamın aklından geçenleri anlamıştı. Yamaç gözleri ile onayladı delikanlıyı. "Ben bari mekanları gezeyim paralar suyunu çekti boşlamayalım her şeyi." Diyerek ayaklandı Selim. "Meke Kemal." Diye seslendi Yamaç adamlara dönüp. Kemal hızla ayaklanınca askıdaki kolu acımış yüzünü buruşturmuştu. "Ya da sen dur. Hatta sen eve git dinlen biraz daha." Dedi Yamaç Kemal'in sağlam omzuna dokunarak. Ama Kemal di bu açığa çıkmayı sevmezdi. Hemen kolundaki askıyı söküp attı "İyiyim ben abi yok bir şeyim sağolsun Sultan anne mis gibi baktı bana." Dedi.

Yamaç adamın sadakatine içten bir gülümseme ile karşılık verdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yamaç adamın sadakatine içten bir gülümseme ile karşılık verdi. "Tamam o zaman. Size bir isim bir adres vereceğim. Bu kadını gözleyin. Ne yapıyor nereye gidiyor falan. Elimizde bir o kaldı çünkü." Dedi. "Kim bu kadın?" diye sordu Gece oda ayaklanmıştı. "Enver'in sağ kolu gibi bir şey." Diye cevapladı Yamaç ama hala kıza bakmıyordu. Gece derin bir iç geçirip ceketini eline aldı. "Sultan anne aş evinde tek ben ona yardım edeyim." Diyerek kapıya doğru yürüdü. "Sen dur bizim seninle başka işlerimiz var." Dedi Yamaç. Kız şaşırmıştı olduğu yerde kalakaldı. "Abiler siz buralardasınız." Diyerek Cumali ve Salih'e döndü Yamaç. Olumlu cevap alınca kendi ceketini alıp dışarı çıktı. Gece Salih'e -Ne oluyor şimdi?- bakışı atıp adamın arkasından çıkmıştı. Arabaya binen Yamaç'ı takip etti Gece. Sessizce yolcu koltuğuna oturdu. "Kemerini tak." Dedi Yamaç ne sert ne de samimiydi. Kız usulca denileni yaptı. Sarp'ta ayaklanmış Salih ve Cumali'yi selamlayıp çıkmıştı kahveden. Ellerini cebine atıp sokağın başına doğru yürümeye başladı. Köşeye gizlenmiş onu izleyen adam gelişiyle koşar adım arkasını dönüp uzaklaşmıştı. Sarp kısacık bir an dikkat etse de adama önemsemeyip yoluna devam etti. Yamaç önceki akşam Asaf ile kavga ettiği yere gelince durdurdu arabayı. Manzara gün ışığında da çok güzeldi. Kemerini çözüp indi arabadan. Gece şaşkınca bakıyordu sadece. Bagajdan çıkardığı portatif sandalyeleri tepenin ucuna yerleştirip geri geldi. Elinde bir termos ve iki sandviç vardı. Gece'nin kapısını açıp "İnsene." Dedi birkaç gündür olduğunun aksine gayet yumuşaktı şimdi sesi. Kız ağır hareketlerle inip Yamaç'ın ardından gelip diğer sandalyeye oturdu.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin