Bölüm 25

1K 50 2
                                    


1 HAFTA SONRA
Yamaç elindeki bilekliğe dalıp gitmiş bir halde kahvede oturuyordu. On sene evvel gitmeden önce vermişti bunu Gece'ye. "Ben yokken seni korusun. Sana hep beni hatırlatsın. Yanında hissettirsin." demişti kızın koluna takarken. Gece gittikten sonra eve geldiğinde yatağının üstünde bulmuştu. Yıllardır yanından ayırmadığı bilekliği Yamaç'a bırakıp gitmişti Gece. Bu bir nevi seni hatırlamak istemiyorum demekti. Kapının açılması ile bakışlarını ayırdı bileklikten Yamaç "Ne oldu Ecevit ne var?" dedi kapıda biriken gençlere bakarak. Bir adamı ortalarına almışlar tutmaya çalışıyorlardı. "Abi adamın biri seni görmek istiyor. Baktık temiz." dedi. "Kimmiş?" diye sordu Yamaç ayağa kalkmış kapıya yürüyordu. "Abi Sarp'mış adı. Seni görecekmiş başka da bir şey demedi." diye yanıtladı Ecevit. Yamaç kapıyı açıp adamlara bırakmalarını emreden bir işaret yaptı. Kemal adamın kolunu yavaşça gevşetirken birbirlerine her an saldıracak iki kurt gibi bakıyorlardı. Sarp üç büyük adımda Yamaç'ın karşısına dikildi. "Yamaç mısın sen?" diye sordu. "Evet de sen kimsin?" dedi Yamaç adamı baştan aşağı süzerek. Aslında tanımıştı. İtalya'da Gece'nin yanında gördüğü adamdı bu. "Sarp Yılmaz ben... Gece nerede? Ne yaptınız ona?" diye terslendi Sarp. Yamaç Gece'nin adını duyunca panikledi. "Ne Gece... Ne olmuş Gece'ye?" diye sordu kekeleyerek. "Gelmedi... Bir hafta oldu aradı beni geliyorum karşıla dedi uçağa gidiyorum dedi ama yok... Ne geldi ne aradı ne ulaşabiliyorum. Yok ortada." dedi fazlasıyla sinirli ve tersti. "Emin misin oraya gelmediğine ?" diye sordu Yamaç. "Baktırdım havaalanına uçağa hiç binmemiş." dedi Sarp. Yamaç elini beline koyup kahvede volta atmaya başladı. "Aramadı da?" diye sordu Sarp'a dönüp. "Aramadı. Ulaşamıyorum dedim ya." diye diklendi adam. Metin bir adım öne çıktı Sarp'a doğru. "Metin. Hemen hastane karakol arattırın. Çok çabuk." diye bağırdı Yamaç. Adam kafasını sallayıp çıktı hemen. Yamaç ve Sarp yalnız kalmışlardı.


Gece gözlerini güçlükle açtı. Derin bir karanlığın içindeydi. Hiçbir şey göremiyordu. Elleriyle etrafı yokladı. Bir yataktaydı. Ama daha fazlası için gücü yoktu. Çok üşüyordu. Kollarını bedenine dolayıp büzüldü yatağın içinde. "Yamaç...Neredesin?" dedi inleyerek. Gözyaşları ile birlikte kapandı gözleri tekrar derin bir uykuya daldı.


"Yok abi ne hastane ne karakol hiçbir yerde kayıt mayıt yok." dedi Metin. "Çok kızdı bana ... Bana çok kızdı ondan bu ondan." dedi Yamaç yerinde duramıyor bir sağa bir sola gidip geliyordu. "Bekleyecek misiniz böyle? " dedi Sarp aynı ters ses tonuyla. Cumali kaşlarını çatarak baktı çocuğa. "Bekleyeceksiniz belli. Ben polise gidiyorum." Diyerek ayağa kalktı Sarp. Tam kapıdan çıkacakken Yamaç çok sert bir hamle ile omzundan tuttu "Geç yerine!" dedi. Sarp adamı omzundaki elini aynı sertlikle itip "Geçmezsem ne olur?" dedi. İki adam bir birlerine saldırmaya hazırlanırken İdris'in sesi ile ayrıldılar. "Yamaç! Kendinize gelin. Geç otur oğlum sende şöyle. Anlıyorum korkuyorsun endişelisin ama Gece senin arkadaşın ise benim de kızım bulacağız sabır." dedi. O sırada Emmi girdi içeri yanında bir adamla birlikte. "Hehh Yamaç bu taksici kardeş Gece'yi alan adam." Dedi. Yamaç hemen gelip adamın yanında durdu "Yamaç abi ben ablayı aşağıdan aldım havaalanına gideceğiz dedi düştük yola tam varıyorduk ki otoyol çıkışı siyah bir araba kesti önümüzü. Ben ne oluyor demeye kalmadan abla indi aşağı valla gülüyordu öyle bir mevzu var gibi değildi. Çantasını bile almadan bindi gitti o arabaya. Aha buda eşyaları." diyerek elindeki sırt çantasını Yamaç'a uzattı. "Peki oğlum sen gördün mü bu adamları? Bir plaka bir şey?" diye sordu Emmi. "Yok abi arabanın içindeki kimdi göremedim iki tane adam vardı ablanın yanına gelip bir şey söyledi ablada bindi gitti. Ben ne olduğunu anlamadığım için plaka mlaka almakta aklıma gelmedi." dedi adam tekrar. Emmi adamın omzuna vurup uğurladı. Yamaç elinde çanta dikili kaldı. "Kim lan bu şimdi hangisi?" dedi Selim tükürür gibi. "Aliço'yu bulun bana." dedi Yamaç sakin bir sesle. Kafasında bir şeyler oturmaya başlamış gibiydi.


Kahvedeki sessizlik sinir bozucu derecede idi. Sarp tek tek herkesi inceliyor, Yamaç hiç konuşmadan çantaya bakıyordu. İdris ve Emmi eş dosta soruşturmak için çıkmıştı. Selim Aliço'yu almaya gitmişti. Cumali ve Salih'te ümitsizce oturuyordu. "Sen nerden arkadaşsın bizim kızla?" diye sordu Cumali. "Cumali misin sen?" dedi Sarp. "Heee Cumali'yim. Ne bildin?" diyerek karşı bir soru sordu Cumali ama hiç sevmemişti adamı "Bıyıklarından." dedi Sarp. Salih dudağını ısırdı. Cumali her sinirlendiğinde yaptığı gibi birkaç kez salladı kafasını. Tam ağzını açmış küfrü basacaktı ki Aliço girdi içeri. Yamaç hemen fırladı yerinden. "Güzel Gece yok... Yok Gece ama bulacağız Yamaç" dedi Aliço. Yamaç adamın ellerini ellerine aldı "Aliço'm bu defa başka. Bu defa çok önemli sana birkaç resim göstersem bu adamları analiz edebilir misin? Biraz da çöp getirtsem bakabilir misin Gece ile ilgili bir şey var mı?" dedi. "Çöp mü? Çöp den mi bulacağız Gece'yi?" diyerek ayağa kalktı Sarp. Salih omzuna basarak oturttu adamı. Yamaç duymamazlıktan gelmeyi yeğledi. "Aliço'm sana yalvarırım bana yardım et. Gece'mi bulalım." dedi Yamaç. Son sözleri söylerken sesi çatlamıştı. Aynı endişe ve hüzün kahvedeki herkeste belli etmişti kendini.
"Elleri ellerime.... Gözleri gözlerime...Saç-lar-ı" öksürdü Gece devam edemedi daha fazla. Susuzluktan dudakları çatlamıştı. O sırada odanın kapısı ile birlikte ışıkları da açıldı. Gece acı ile kıstı gözlerini. Gelen adam kızın kolunu tutup kendine çekti. "Hayır... Hayır!" diye inledi Gece ama karşılık verecek dermanı yoktu. Adam iğneyi hiç özenmeden sapladı kızın damarına. Uyuşturucu kanına karışırken "Yamaç Ya-m-aç." diye inledi tekrar. Gözleri kapanıp kafası yatağa düşerken gördüğü son şey kapıdan ona bakan Azer Kurtuluş oldu.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin