69.BÖLÜM
Güneş kapıdan içeri kafasını uzatıp gülümsedi. "Aaaa Güneş hoş geldin." Diyerek ayağa kalkan Ayşe gidip kızı öptü. Sultan her zamanki soğuk tavrıyla kızı baştan aşağı süzüp üstün körü selamladı. "Geçmiş olsun. Ben odaya çıktığını duyunca en sevdiğinden yapıp geldim hemen." Diyerek Yamaç'ın başucunda durdu Güneş. Samimi bir şekilde gülümsedi Yamaç. "Havuçlu kek.... Hoş geldin." Dedi. "E aşk olsun Yamaç evde yapsak yemezsin." Dedi Ayşe her zamanki tavrıyla. "Ayşe hadi kalk eve gidelim biz yapılacak çok iş var. Saadet yolda zaten." Dedi sertçe Sultan ardından Güneş'i hafifçe ittirip oğlunun yüzünü okşadı "Birkaç saat aş evine falan bakıp geleceğim ben." Dedi. "oldu o zaman görüşürüz." Diyerek montunu alıp çıktı Ayşe Sultan yüzünde memnuniyetsiz bir ifade ile kızı selamlayıp çantasını alarak çıktı. "Ben çok korktum." Dedi Güneş yatağın kenarına otururken. "Benim arkadaşım olacaksan bu duruma alışman gerekecek." Dedi Yamaç gülümseyerek. "Bu duruma kimse alışamaz." Diye karşılık verdi Güneş. "Belki de o yüzden arkadaşım yoktur." Dedi Yamaç. Güneş uzanıp adamın elini tuttu "Biri için endişelenmek nasıl bir şey öğrendim sayende." Dedi. Yamaç hafifçe kıpırdandı yerinde. "Sen ne yaptın var mı bir sorun?" diyerek konuyu değiştirdi. "Yok herhangi bir sorun yok." Dedi Güneş bakışlarını kaçırarak. Yamaç işkillenmişti. "Var." Dedi sorarcasına. "Şikayete girecek bu durum ama ben en azından senden fikir alırım diye anlatıyorum. Gece..." dedi Güneş nefesini bırakarak. "Ne olmuş Gece'ye?" diye sordu Yamaç tek kaşını kaldırıp. "Ben ona ne yapıyorum bilmiyorum ama bana çok kötü davranıyor. Sabah rezil etti beni bahçede yanına bile giremeden gitmek zorunda kaldım. Yani ne yaptım neden bu hırsı anlamıyorum ama... sence ne yapmalıyım? Arada sen varsın diye tavır koyamıyorum çünkü." Dedi. yamaç durup düşündü. "Sen böyle devam et ben konulurum onunla. Tanımadığı kişilere karşı hep savunma halindedir o şartlarımız gereği diyelim." Dedi Yamaç. Güneş anlayışla salladı kafasını. O sırada kapı yeniden açıldı bu defa görünen Cumali idi "Müsaade var mı?" diyerek süzüldü içeri."Ben artık gideyim. Tekrar geçmiş olsun." Diyerek ayaklandı Güneş. Kafasıyla Cumali'ye selam verip çıktı odadan. "Bebe kim bu?" diye sordu adam. "Arkadaşım abi." Dedi Yamaç yatağında kaykılırken. "Öyle olsun bakalım. Sen iyisin dur bakayım valla iyisin." Diyerek kardeşinin omzuna vurdu. "Abi ne yapıyorsun ya." Diyerek inledi Yamaç. "Ağlama lan.... Benim oğlum olacak." Dedi bir çocuk sevinciyle. Yamaç adamın yüzüne sevinçle baktı "Çok sevindim." Dedi. "Bende be. Bende çok sevindim. Umut koyacakmışız adını Gece hanımlar öyle buyurdular ama güzel isim beğendik biz. Sahi nerede bu Cici bebe ya?" dedi Cumali. Yamaç cevap vermedi "Gelmedi mi yanına?" diye sordu adam. "Hatırlamıyorum uyurken geldiyse." Dedi Yamaç. "Kardeş yırttın yine kefeni." Diyerek Selim girince içeri konu yeniden değişti. Üç kardeş bir süre havadan sudan muhabbet ettiler. "Bu Akın Gece Salih nerede bunlar?" dedi Cumali Selim'e dönüp. Selim omuz silkti "Bilmem görmedim ben hiç." Dedi. "Allah allah arasana bi." Dedi Cumali. Yamaç Gece'nin yanına gelmemiş olmasına çok bozuktu ama belli etmemişti. selim ceplerinde telefon ararken "Ho ho ho uyanmış mı bizim güccük prens." Diyerek Salih girdi içeri Akın'da hemen arkasındaydı. "Nerdesiniz siz?" dedi Cumali ses tonu sertti. "Cumali Bey ağabeyciğimiz bizlerinde bireysel hayatları olduğu gerçeğini hatırlatmak isterim size." Dedi Salih. Cumali bu uzun cümle karşısında duraksadı. "Başlatma hayatından haber verin oğlum sürüden ayrılanı kurt kapıyor." Dedi. Salih biran adamın kendisini merak ettiğini fark edip gülümsedi. "Tamam." Dedi içten bir sesle. Konuşmaları dinleyen Yamaç Gece'yi merak ediyor birinin sormasını bekliyordu ama kimseden ses çıkmadı. Koçovalı kardeşler bir süre sağdan soldan konuştuktan sonra konu dönüp dolaşıp Azer,Yücel ve Nazım'a gelmişti. "Çok durakladık zaman veriyoruz adamlara." Dedi Selim. "Yücel hala ortada yok. Nazım desen görünmedi hiçbir Azer var." Dedi Cumali. "Onunla devam edelim o zaman." Dedi Yamaç.
"Dur bakalım sen dinlen iyi ol da koyacağız sıraya." Diyerek ayağa kalktı Cumali. "Hadi beyler kaç gündür perişanız bir eve gidelim. Çocuklar kapıda zaten. " diye devam etti. Sırayla hepsi çıkıyordu ki en arkada kalan Salih' e seslendi Yamaç. "Baksana bi." Diyerek yanına çağırdı. "Ne oldu lan?" diye güldü Salih adama eğilerek. "Gece nerede?" diye sordu Yamaç. Salih geri çekildi "Bilmiyorum ki gelir birazdan görmedim hiç." Dedi. yamaç kafasıyla yeniden selam verip pencereye döndü.
Birkaç saat sonra hava kararmış kışın kasveti çökmüştü havaya. Yamaç hafifçe gözlerini açınca pencerenin pervazına oturmuş yağan yağmuru izleyen Gece'yi görüp canlandı.
- Yağmur yağar akasyalar ıslanır.
Bulutlar uçuşur gecelerin
Ben yağmura deli geceye deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Gülümseyerek döndü Gece. "Unutmamışsın." Diyerek kalkıp yanına geldi. "Bana öğrettiğin ilk şiir." Dedi Yamaç sessizce. Eğilip adamın saçlarını öptü kız. "Çok korktum." Dedi fısıldayarak. Yamaç'ta dönüp kzıın alnını öptü. Ardından gözlerini kızın derin mavi gözlerine dikti. "Nazım'ın evinde hatta odasında ve hatta yatağında ne işin vardı Gece?" dedi dümdüz bir sesle. Kız afalladı. "Ev, oda, yatak?" diye sordu. Yamaç yutkundu. "Vurulduğum akşam bizden önce gitmen imkansız çünkü adresi sadece ben biliyordum. Ben sana adres vermedim Gece." Yutkundu. Kız birşeyler söylemek için ağzını açmıştı ki yeniden konuştu Yamaç "Takip ettim deme. Araban ben daha sokağa girdiğimde ordaydı. Adamın yatak odasındaydın." Gece bakışlarını kaçırdı. "Gece." Dedi Yamaç sakince kız bakmadı. "Gece." Dedi bu defa sertti sesi "Sen benim Nazım'ı vurmamı engelledin." Dedi. kafasını olumsuz anlamda salladı Gece. Yamaç histerik bir şekilde güldü "Peki ben yanılıyorum ben yanlış gördüm. Bir önceki akşam ne işin vardı evinde?" Gece kekeledi "Hangi akşam?" Yamaç artık bariz öfkeliydi "Adam bana yatağıma kokusu sinmiş dedi. benim sevgilimden bahsetti. Yatağıma kokusu sinmiş dedi." öyle sert bağırmıştı ki karnındaki sargı bezleri kan olmuştu.