Gece ve Yamaç Sadiş'in evinin salonunda yerde yan yana yatıyordu. Yamaç'in bir kolu kızın belinde diğeri kafasının altındaydı. Aynı anda açtılar gözlerini. Gece arkasına döndüğünde burun buruna gelip panikle uzaklaştılar birbirlerinden. O sırada Saadet elinde 2 bardak ilaçlı su ile girdi içeri. "Oooo gececiler uyandınız mı? Alın için şunları da kendinize gelin." dedi. Gece kalkmış oturur pozisyona gelmişti. Suyu alıp bir dikişte bitirdi. "İç iç zira bugün ağrı kesiciye çok ihtiyacınız olacak. Dün gece olanlardan sonra..." dedi Saadet. "Ne oldu ki?" diye sordu Gece. "Hatırlamıyor musunuz?" dedi kadın. İkisi de olumsuz anlamda salladı kafasını. "Ohooo hangi birini anlatayım. Sen Sultan anneye mermer dedin mesela." dedi Gece'yi göstererek. Kız şaşkınlıkla elini ağzına kapadı. Yamaç'ta kalkmış oturmuştu. "Ben dememişimdir. Bu demiştir." dedi Gece. Yamaç yandan bir gülüş atıp suya uzandı. "Yok o İdris babaya kel dedi." dedi Saadet Yamaç suyu püskürttü "Ne dedim ne dedim?" dedi panikle. "Kel dedin. Şey hatta tekerleme gibi kel bize de gel falan dedin." Yamaç'ta Gece gibi ağzını kapamıştı eliyle. "Sonra Selim geldi sizi susturmaya açtın ağzını yumdun gözünü Gece." dedi Sadiş. "Ne dedim demeye korkuyorum." dedi kız yüzündeki saçları düzeltirken. "Hele sen Cumali abiye öyle bir şey dedin ki..." dedi kadın Yamaç'a bakarak. Korkuyla sorar anlamda kafasını salladı Yamaç. "Ay yok benim dilim varmıyor." dedi Saadet. "Abla ne dedim söyle?" deyince sesini alçaltıp konuştu Saadet " Bıyıklarına küfür ettin" dedi. "Ben bittim." diyerek geri bıraktı kendini Yamaç. "Gece kaçar valla hemen topuk Roma ben. Bak sende başının çaresine." dedi kız. Salih de gelmiş kapıdan onları izliyordu. "Hele alemciler uyandınız mı?" dedi. "Uyanmaz olaydık. " diyerek geri yattı Gece de. "De haydi ablanız size şaka yapıyor." dedi gülerek. Yamaç ve Gece aynı anda fırladılar oldukları yerden Saadet çoktan kaçıp çıkmıştı odadan.
Akşam üzerine doğru Gece tam bahçe kapısından çıkacakken arkasından gelen arabayı fark edip kenara çekildi. "Nereye?" dedi Yamaç camı indirip. "Mahalleye." diye karşılık verdi Gece. "Mahalle de nereye?" diye sordu bu defa Yamaç. "Kahveye." dedi Gece konuşmanın nereye gittiğini anlamış bezgin bir ifade takınmıştı. Yamaç el frenini çekip indi arabadan. "Kahveye gelmiyorsun Gece. Konuştuk bunu. Anlattım sana pek çok kez." Dedi Yamaç kızın karşısına dikilmişti." Evet o yüzden de şimdi söylediğim gibi yerimde oturmayıp kahveye gidiyorum Yamaç Beyciğim. Kibarlık yapıp sen götürür müsün yoksa ben yürüyeyim mi?" dedi Gece. Yamaç hiçbir şey demedi ama sinirlendiği çok açıktı aracına binip sertçe çarptı kapıyı "Yürü Gece." deyip uzaklaştı kızın yanından. "Yiyi Gici." diyerek yüzünü buruşturdu kız arkasından. Hatta sinirini alamayınca yerde bulduğu taşı arabasının arkasından fırlattı.
İdris Cumali Salih Selim herkes kahvedeydi. İdris'in etrafına toplanmışlar geriye kalanlara karşı nasıl önlem alacaklar onu konuşuyorlardı. Gece kapıdan içeri baktı konuşmayı bölmek istemiyordu tam geri dönecekti ki Emmi seslendi. "Hahh Gece kızım gel gel sen gördün biliyorsun kim var kim yok." dedi. Ama adamın sözü daha bitmemişti ki Yamaç girdi araya "O karışmayacak Emmi. Biz biliyoruz kim var kim yok." dedi. Gece aradığı desteği bulmuştu geri dönmedi. İçeri girip sandalyesini Yamaç'ın tam karşısına çekip tersten oturdu. "Azer var. Azer Kurtuluş ki tanıyorsunuz zaten. Celil var birde Timsah Celil değişiğin teki." Dedi. "Biliyorum onu ben biliyorum" dedi Cumali dişlerini sıkarak. "Biri daha var aslında. Ama ne adı geçti ne kendisi" dedi Gece.
"Nasıl yani?" dedi Selim. "Yücel en büyük gibi görünüyordu içlerinde ama Yücel'in de üstünde biri vardı bence. Çok yokladım ailesinden olamaz. Yani eğer dediğim gibi biri varsa onun hikayesi başka." Masaya sessizlik çöktü. "Yücel evet akıllı bir adamdı ama bir tarafı cahildi. Bunu bana güvenmesinden anlamak pek zor değil. Bilmiyorum işte belki de ben paranoya yapıyorum" diye devam etti. "Mantıklı." dedi Yamaç Gece'ye ilk kez bakarak. "Ama maddi ama manevi sebebi ne bilmiyorum ardını araştırmak bu konuyu hemen kapatmamak gerek." dedi Gece. Yamaç gözüyle onayladı kızı. "Yücel maddi olanakları güçlü bir adam değildi. Bunu Aliço'nun araştırmalarından biliyoruz. Başka biri bizimle derdi olan imkanları daha fazla olan biri maşa yapmış olabilir." dedi Yamaç ayağa kalkmış volta atıyordu. Herkes sessizce durumu kendi içinde ölçüyordu. "Ha bu arada..." dedi Yamaç masadakilere dönerek. "Gece bu işlere asla karışmayacak. Gördüğü bildiği bu kadar ötesi yok. Bu kahveye ancak başı darda olduğunda girecek. Bu konudaki son sözüm budur abiler... Baba... Emmi..." dedi. Herkes şaşırmıştı. İdris tepki vermedi. Cumali ve Selim Gece'ye Salih Yamaç'a bakıyordu. Gece ayağa kalktı. Adamın yanına gelip karşısına dikildi. "Yine mi git diyorsun?" diye sordu. Yamaç ellerini önünde birleştirdi "Kahveden git diyorum Gece. Ama beni zorlarsan tamamen git demek de zor olmayacak benim için." dedi. Gece duyduklarına inanamıyordu. Hayal kırıklığı ile baktı adama. Dün akşam eğlendiği şakalaştığı güldüğü adam bu olamazdı. Ama Yamaç dün akşamdan sonra Gece'nin gitmesine daha net bir şekilde karar vermişti. Biliyordu Gece kabına sığmazdı. Ne yaparsa yapsın karışacaktı bu işlere. Ama Yamaç bir sevdiğini daha kaybedemezdi. Daha önce de aşık olmuştu Yamaç. Sena'yı çok sevmişti mesela. Ama Gece başkaydı. Ona hem aşıktı hem seviyordu hem korkuyordu... Dün akşamdan sonra iyice emin olmuştu. Uzak olmaları ona bir şey olmasından çok daha iyiydi. "Peki" dedi sessizce Gece. Masadakilere bakmamaya çalışarak dışarı çıktı. Kapının önünde durup derin bir nefes aldı. Kulaklıklarını çıkarıp kulağına geçirdi. Müziğin sesini sonuna kadar açıp Çukur sokaklarında yürümeye başladı...
" Ben burdan ayrılmam şaşmadan pusulam
Geceler farksızdır kancık bir pusudan
Sevdik de katlandık inan her bokuna
Hepimiz öl'cez de gömün beni çukura"