Gece bu defa yol gösterilmek gerekmeksizin girdi depoya. Azer , Celil ve Yücel geçen defa olduğu gibi eski masanın etrafında oturuyorlardı. "Oooo birisi çizmiş bunun façayı haaa... Gız gavgası mı?" dedi Celil. Gece gözlerini devirerek Yücel'e döndü. "Vaktim yok sadede gelelim ne yapıyoruz?" Yücel başıyla onayladı kızı "Can yakmaya devam... Karaca..." dedi. Gece elektrik çarmışçasına irkildi "Hayır Karaca olmaz". " Karaca kim?" dedi Azer. "Selim'in kızı" diye yanıtladı Yücel. Azer sandalyesinde geri yaslandı "Çocuk mu kaçıracağız... o iş olmaz." dedi. Gece toparlanmıştı. Aslında bu planın kendisini denemek için yapıldığını anlayacak kadar zekiydi. "Çocuk değil Karaca kocaman genç kız... Tamam Karaca'yı alalım... Karaca üzerinden Selim'e oynayalım." dedi. "Büyük oynayalım diyorsun yani?" dedi Yücel. Gece ellerini saçlarında gezdirdi "Yeter çoluk çocuk kadınla uğraştığın böyle böyle yakalanacaksın dört adamımız var Salih, Cumali, Selim, İdris en son altın vuruş Yamaç." ayağa kalkmıştı "Peş peşe seri bir şekilde güçlenmelerine fırsat vermeden." Yücel keyiflenmişti. "O zaman Selim'le başlıyoruz.... Başlıyorsun." dedi Gece'ye dönüp. Kız yine irkildi. "Ben..." dedi sorarak. Yücel 'de ayağa kalkmıştı "Evet sen... " dedi. Gece aniden mod değiştirip dikleşti. "Anlaştık." dedi adamın gözlerinin içine bakarak.
Eve döndüğünde herkes sofradaydı. Çaktırmadan kaçmaya çalışmıştı ki İdris kızı görüp seslendi. Önünü dönmeden saçlarını yüzüne, kaşındaki yaranın üstüne getirmeye çalıştı. Ama adam kaşı görmese de dudağı fark etmişti. "Ne oldu sana ... Size?" dedi sağ tarafında oturan Yamaç'ı da göstererek. İkisi de sesini çıkarmadı. "Anlaşıldı sizin derdiniz" dedi İdris. "Koskoca insanlar oldunuz hala çocuk gibisiniz. Siz kendi içinizde kavganızı bitiremezseniz düşmanla nasıl başa çıkacağız biz." diye söylendi. Gece ve Yamaç göz göze geldiler. Gece sessizce "Senin yüzünden." dedi. Aynı sessizlikle karşılık verdi Yamaç "Benim miiii? Hadi oradan." idris baba ikili arasındaki atışmayı fark etmişti. "Kime ne anlatıyorum ki ben?" dedi sinirli değildi aslında evlatlarını azarlayan bir baba idi o an sadece. "Özür dilerim İdris baba bir daha olmaz." dedi Gece. Yamaç yine sessizce "Yalaka." dedi kıza. "Çarparım ağzına." dedi İdris fark etmişti oğlunun hareketini. Gece güldü oh olsun anlamında elini göğsünde kaydırdı.
Yemek ve çay faslından sonra Gece yine ortadan kaybolmuştu. Durumun farkında olan Yamaç sessizce ayrıldı salondan mutfağa üst kata baktı ama kız yoktu. Ceketini alıp kapıya çıktı. Gece ve Selim çardakta oturmuş Karaca'nın getirdiği çaylarını yudumluyordu. "Hadi afiyet olsun." deyip uzaklaşırken kız Selim kıvançla bakmıştı arkasından. Gece bakışları yakaladı. "Kızlar babalarına aşıktır da babalar da en çok kızlarını sever galiba bu hayatta." diyerek iç geçirdi. Selim utangaçça gülümsedi "Ben vakti zamanında çok büyük hatalar yaptım. Hala da yapıyorum aslında ama sanırım yaptığım tek doğru şey kızımdı. Onun için yapamayacağım hiç bir şey yok şu hayatta." derken. Yamaç Saadet'in evine doğru yürüyordu ki Gece'nin sesini duydu. "Al işte geliyor kıskanç." deyip gözlerini devirdi Gece. Yamaç çardakta Selim ile oturan kızı görünce garip bir şekilde rahatladığını hissetti. Elleri cebinde yanlarına gidip oturdu. "Sen o kaşına baktırdın mı?" diye sordu Gece'ye. "Ne o hem döverim hem severim hesabımı çekiyorsun bana?" dedi. Selim kahkaha attı "Kim dövdü acaba? Oğlum asıl sen git kendine baktır iç kanaman falan var mı?" dedi Gece'de gülmeye başlamıştı. Yamaç yüzünü buruşturarak "Çok komiksin Selim'ciğim" dedi. Gece ayaklandı o sıra "İyi geceler beyler." diyerek Selim'in omzuna vurup yürüdü. "Nereye ?" diye sordu Yamaç. Gece bu defa sinirliydi derin bir nefes bırakıp döndü "Uyumaya gidiyorum Yamaç Beyimiz müsaade var mı?" dedi. Yamaç hareketinin aşırı olduğunu fark edip geri çekildi.
Gece evin kapısına gelip durdu içeri girmedi. Çardağı izlemeye devam etti. Selim ve Yamaç kısa bir süre daha oturdular çok geçmeden Selim ayaklandı kardeşinin omzuna vurup onu da kaldırdı. Birlikte eve girdiler. Gece adamların içeri girdiğinden emin olduktan sonra telefonunu çıkarıp Karaca'yı aradı. Kız birkaç çalmanın sonunda açtı telefonu "Heh Karaca bahçedeyim sana işim düştü bir gelsene." dedi. Çok geçmeden kız aşağı Gece'nin yanına gelmişti. " Abla hayırdır?" dedi . "Hayır hayır gel sen benle." dedi Gece kızın koluna girmiş sokak kapısına getirmişti. "Salim iyi akşamlar bak 2 kelime bundan fazla konuşursan deşerim seni" dedi Salim gülerek ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı. "Hehhh aferin böyle ol aç kapıyı Karaca benle." dedi. Salim ikiletmedi bu defa otomatiğe bastı hemen. Teşekkür edip çıktılar evden. "Abla babaannem duysa seni de beni de keser nereye gidiyoruz bu saatte?" dedi Karaca. Evden uzaklaşmışlardı. Gece cevap vermedi yürümeye devam ettiler. Karaca rahatsız olmaya başlamıştı. Etrafını incelemeye her sese kulak kabartmaya başladı. O sırada iki siyah lüks araç durdu yanlarında Gece kenara çekildi. Arabalardan inen adamlar Karaca'nın elini kolunu tutup ağzını kapattılar. Azer 'de arabadan inmiş karşısında korkuyla büyüyen gözlerle ona bakan kıza dikkat kesilmişti. " Canını yakmayın sakın! Bizim işimiz babasıyla misafirimiz sayılır." dedi adamlarına. " Karaca... Alacağım seni merak etme." dedi Gece ve Azer'e döndü " Anlaştığımız gibi kız sende kalacak biz babayla işimizi halledince salacaksın." dedi Azer kafasını salladı. "Bana bak şırdan kafa beni ciddiye al bu kızın kılına zarar gelmeyecek." dedi Gece tekrar ses tonu fazlasıyla tehditkardı. " Ben kadınlara yanlış yapmam!" dedi Azer dönüp kıza baktı " Hele hele böyle günahsızlara." diyerek arabasına bindi. Araçlar uzaklaşırken Gece yaptığı şeye inanamıyordu. Sahiden gözüm bu kadar karardı mı?" diye mırıldandı kendi kendine. Ama artık olan olmuştu planın ikinci kısmı için hazırlığını yapması gerekiyordu şimdi.