95. BÖLÜM
"Nasılsın?" diye sordu Songül bir parkta yan yana oturuyorlardı. Akın yüzünü sıvazlayıp derin bir soluk verdi. Yüzüne çarpan hava biraz olsun kendine getirmişti. "İyi... iyiyim sen?" diye sordu heyecanı sesine yansıyordu. Kız gülümsedi "Neden kaç gündür evimin önünde bekleyip dönüyorsun?" diye sordu. Akın dudağını ısırdı "Fark ettin mi?" diye sordu bakışlarını kaçırarak. Songül kafasını salladı "Ettim tabi ki. Karşıma çıkarsın diye bekliyorum ama dayanamadım daha fazla." Dedi. "Cesaret edemedim." Dedi Akın sessizce kız bir şey söylemedi. Uzunca bir sessizliğin ardından "Zaman." Dedi kız Akın'a dönerek. "Zaman" diye tekrarladı çocuk yere bakarak. "İyi ol Akın toparlan geçmiş geçmişte kaldı önümüze bakalım. Çok genciz daha ikimizde yeni bir sayfa açabiliriz hayatlarımız da." Dedi Songül bakışlarını çocuğun gözlerine dikmişti ama Akın kafasını yerden kaldırmıyordu. "Unut diyorsun yani." Dedi kederle. Kız cevap vermedi. "Sadece zaman." Diye fısıldayarak ayağa kalktı tam uzaklaşacakken çocuk kolundan tutup kendine çekti dudakları öylesine büyük bir özlemle buluştu ki bir an için sanki tüm dünya durmuştu. Songül kendini geri çekince "Özür dilerim ama gerçek olduğundan emin olmam lazımdı." Dedi Akın kızın gözlerinin içine bakarken. Songül çocuğun yanağını okşayıp hızlıca uzaklaşınca kendini yüzünde bir gülümseme ile banka bıraktı Akın.
Misafirler yavaş yavaş ayrılırken salondan tüm aile neşe içinde pistte oynamaya devam ediyordu. Aylin sahnenin köşesinde oturmuş soda şişesinden içkisini içerken bittiğini fark edip yenisini almak için Celasun'a doğru yürüyordu ki daha önce Salih'in arabasında gördüğü kızların uzaklaştığını fark edip bir kahkaha attı halayın tam ortasında kalmıştı. "Ya Medet h ne adamsın manitaları düğüne mi çağırdınız." Diye bağırdı. Tesadüf o ki tam o esnada şarkı durmuş kızın sesi yankılanmıştı. "Eyvah." Diyerek kıza doğru koşturdu Karaca. "Ne manitası?" diye sordu Cennet kaşlarını çatarak. "E şu giden kızlar geçen gün Salih'le birlikte güle oynaya takılıyordunuz ya. Gördüm sizi çakallar." Diyerek parmağını Salih'e doğru salladı Aylin."Ya bakmayın siz ona sarhoş işte." Diye gülerek araya girdi Karaca. "Bir dakika bir dakika Aylin anlat bakim sen." Dedi Saadet elini beline koyarak. "Ya Sadiş sen bu kocanla bu miçosu aha şu giden iki hatunla geziyordu geçen gün gördüm." Dedi Aylin dili dolanarak. "Ama yeter sen çok oldun." Diyerek kızı kapıya doğru sürükledi Karaca. O sırada salon karışmıştı çoktan. "Hahh Sarp abi allah aşkına al bunu götür bir yere babaannem görmeden ne olur." Dedi Karaca. "Nereye götüreyim Karaca bende sarhoşum zaten." Dedi Sarp ama kız çok telaşlıydı. "Abi ne olur mevzu büyük." Diyerek kızı arabaya doğru itekleyip salona döndü Karaca. "Gel bakalım baş belası bin." Diyerek kızı arabaya bindirip uzaklaştı Sarp.
"Sana yazıklar olsun." Diye bağırdı Saadet Salih'in kucağındaki İdris'i çekip alırken. "Sadiş dur Allah aşkına yanlış anlıyorsunuz." Diye bağırdı Salih. Cennet gelinliğini toplamış ağlayarak gelin odasına doğru koşuyordu. "Saadet abla dur valla yanlış anlaşılma." Diye araya girdi Karaca ama Sadiş çok sinirliydi. "Cumali ben daraldım çıkar beni buradan." Diye seslenince Damla Cumali tüm telaşıyla ortalığı birbirine kattı. Selim Damla ve Cumali'yi alıp uzaklaştı Salih kapıda duran Saadet'in önüne çekti arabayı "Sadiş'im valla yanlış anladınız gel bin evimize gidelim." Dedi Salih ama kadın çok sinirliydi. O sırada yaklaşan Azer'i görünce "Amca biz gelicez eve sen sakin ol geç." Dedi Karaca. Salih'te çok sinirliydi daha fazla uzatmayıp bastı gaza. "Bizi eve bırakır mısın? Çocuklar sarhoş babamlar malum hamilemiz var." Dedi Karaca camdan uzanarak "Aşk olsun sorman ayıp buyurun buyur yenge." Dedi Azer. Karaca ve Saadet arabaya binerken salondan yeni çıkan İhsan son anda Karaca'yı ve bindiği aracı görüp öfkeyle sıktı yumruğunu.