"Tuzak bu." dedi İdris. Herkes adı yazılı olan zarfı açmıştı. "Başka çaremiz yok." dedi Yamaç. Adamlar birbirlerine baktılar. Sözsüz bir helalleşme gibiydi o an. Seri halde arabalara binip dağıldılar. Gece Yücel'in attığı konuma gelmişti. Tenha bir yerde sarı iki katlı bir evdi. Aracı durdurup indi. Eli ayağı birbirine dolaşıyordu. "Sen bunu hak ettin kızım." diye mırıldandı kendi kendine. Evin kapısına geldiğinde soğuk terler boşaltıyordu. Etrafına bakındı kimseyi göremedi. "Yine nereye saklandın kim bilir." dedi kendi kendine. Kapının koluna bastırıp açtı. Ev karanlık ve rutubet kokuyordu. Sokağın başından gelen araba seslerini duyunca aceleyle girdi içeri. "Neredesin Allah'ın belası?" diye seslendi içeri doğru. O sırada telefonu çalmaya başladı arayan Yücel'di. "Neredesin lan... Adamlar geliyor." diye bağırdı açar açmaz. "Plan değişti. Daha doğrusu sıralama." dedi Yücel. "O ne demek?" diye sordu Gece duvara yaslanarak artık ruhu gibi bedeni de bu stresi kaldıramıyordu. "O evden sağ çıkan sen ol Gece inan bunu tüm kalbimle isterim. Gözüm orada" deyip kapadı adam telefonu. "Senin gözüne sokayım." dedi Gece salona doğru yürürken. Kapıya park eden aracın sesini duyunca gizlendi. Kapı açıldı tek bir gölge geçti koridordan. Silahını çıkarıp hazır pozisyonda beklemeye başladı Gece. Birden bütün ev aydınlandı. Gece yaklaşan ayak sesini dinliyordu. "Hangisisin sen? Hangisi?" dedi sessizce. Boş salonun kapısında dikiliyordu gelen kapıyı ittirince tiz bir gıcırtı duyuldu. Artık dönüş yoktu hazırlıksızdı Gece ama hayatta kalabilmek için devam etmek zorundaydı bu oyuna. İntikamını alabilmek için devam etmeliydi. Silahına mermi sürüp hızlıca çıktı saklandığı yerden gelen de aynı anda doğrulttu silahını...
Yamaç kızı görünce emin olmak istermiş gibi bir daha baktı. "Ne işin var senin burada her yerden çıkmak zorunda mısın kızım sen?" diye bağırdı silahını indirirken. Gece pozisyonunu bozmadı hala silahı ona dönük bakışları adamın gözlerinde dikiliyordu. Yamaç eliyle kızın silahına vurdu." İndirsene şunu." ama Gece bozmadı istifini. "Ne yapıyorsun sen?" dedi bu defa Yamaç. "İntikamımı alıyorum." dedi Gece. Yamaç gözlerini kısıp baktı kıza. Gece'nin dışı net kararlı ve korkusuzdu o an eli tetikte acımasız ve tüm hırsıyla bakıyordu adama. Ama içinde kıyamet kopuyordu. Biliyordu bu duruma düşeceklerini ama bu kadar çabuk beklemiyordu. Pişmandı bu yola girdiği için ama artık dönüşü yoktu. Hele hele Yamaç ile karşı karşıya kaldıktan sonra ihtimal dahi kalmamıştı. "İntikam?" dedi Yamaç bu bir soruydu aslında. Gece dikleşti "Siz Koçovalı'lar için ölen tüm masumların intikamı. Annem, babam, mahalleden yitip giden tüm canlar. Hatta ve hatta zavallı Sena'nın bile." dedi kız. Bu konuşmayı daha fazla uzatma niyetinde değildi. Çünkü biliyordu ki her an Yamaç karşı atağa geçebilir yada kendisi vazgeçebilirdi. Yamaç ise duyduklarını sindirmeye, anlamaya çalışıyordu. "Dostum Yücel'in selamı var Yamaç. Aslında uzun uzun anlatacaktı sana ama bazı teknik sorunlar yüzünden böyle oldu. Aslında Salih ile Cumali'yi bekliyordum ben. Gittiğin yerde anne babasına kardeşlerine selam söyle onlara de ki oğlunuz, kardeşiniz intikamınızı alıyor diğerleri de peşimden gelir." Yamaç kafasını sağa sola sallamaya başlamıştı. "Yapma... Hayır." dedi. Gece gülümsedi "Babama da selam söyle kızın beni senin intikamın için öldürdü dersin." dedi. Son kez göz göze geldiler. Gece gülüyordu tetiğe bastı kurşun 0,01 saniyede adamın kalbine ulaştı. Kurşunun sıcaklığıyla önce hissetmedi Yamaç acıyı eğilip göğsüne baktı yeşil ceketi koyulaşmaya başlamıştı kafasını kaldırıp kıza baktı. Ve olduğu yere yığıldı...
Gece öylece dikildi bir süre. Bakışları yerde yatan adamdaydı. Yamaç Koçovalı... İlk aşkı... İlk ve tek sevgilisi... İdris babasının oğlu... Kan ayaklarına doğru süzülünce telaşla geri attı kendini. "Bitti mi?" dedi kendi kendine sessizce. "Bu kadar erken olmamalıydı ama bitti evet." dedi içeri giren Yücel. Ayağıyla yerde yatan adamı ittirdi. "Bu nerden çıktı nasıl geldi anlamadım ama demek ölmesi gereken oydu." dedi. Gece hala yerdeki adama bakıyordu. Çok sonra gözlerini ayırmadan konuştu "Damla ve Saadet?" dedi. Yücel telefonunu çıkardı "Alo kadınları bıraktınız mı?" diye sordu cevabını alınca kapadı telefonu "Azer bıraktı mahallenin girişine ikisi de iyi. Yalnız anlamadığım bu nasıl geldi buraya?"dedi Gece bilmiyorum anlamında kafasını salladı. Yücel cesedin üstünden atlayıp Gece'ye yaklaştı. İki elini kızın omuzlarına koydu. "Bitti Gece kendine gel." dedi. Gece bakışlarını Yücel'e çevirdi. "Bitti mi diyorsun?" diye sordu. Adam kafasını salladı. "Ablamlar iyiler?" diye sordu bu defa "İnanmıyorsan ara öğren." dedi Yücel kızın bu halini anlıyordu aslında o yüzden çok üstelemedi.Kız titreyen telefonunu fark etti hızla çıkarıp baktı keyfi yerine gelmişti birkaç adım geri gitti. Tekrar kaldırdı silahını bu defa hedefteki Yücel'di. "Biliyor musun ben yumruk atmayı Kahraman Koçovalı'dan öğrendim." Dedi Yücel afallamıştı. "Silah kullanmayı Cumali Koçovalı'dan öğrendim." Adam bir geri gitti. "Strateji yapmayı akıllı davranmayı Selim Koçovalı'dan öğrendim. Bana aile olmayı İdris Koçovalı öğretti." Dedi Yücel kızın delirmeye başladığını düşünüyordu o an . "Ve biliyor musun ben... Sevdiklerimi korumayı Yamaç Koçovalı'dan öğrendim. Dedi Gece. Yücel geri geri adımlamaya başlamıştı ama omzunda hissettiği silah onu durdurdu. Yamaç Koçovalı ayağa kalkmış silahını can düşmanının sırtına dayamıştı...