BÖLÜM 37
Bir Kaç Gün Sonra...
Gece ocağa koyduğu cam tüpe gözlerini dikmiş kaynamasını bekliyordu. Hızlıca mekanı toparlamış üretime başlamışlardı. Celal'in kahve ziyaretinden sonraki bir kaç gün Çukur'da oldukça sessiz geçmişti ama herkes keyifsizdi.
"Celal denilen o adam hakkında ne var senin elinde ? Kaç gündür soracağım unutuyorum." Dedi Gece. "Boş ver. Bir de o mevzuya dalma sen. Ama rahat ol sıkıntı çıkaramaz." Dedi Sarp. "Peki" dedi sadece kız. O her zaman hislerine güvenirdi ve Celal konusunun kapanmadığını hissediyordu hatta daha fazlası emindi. Ama ortalık bu kadar karışıkken kafasını bir de bununla oyalamak istemiyordu. Malı teslim etmek için iki gün kalmıştı ve henüz dörtte üçü ancak hazırlanmıştı. Sarp elemanlara bir şeyler anlatıp elinde montu ile Gece'nin yanına geldi. "Hadi" dedi kızı itekleyerek. Gece sinirlenmişti. "Ne hadi be? Nereye hadi?" dedi ters bir sesle. Sarp bereyi kızı kafasına geçirdi. "Biraz hava alman lazım Gece. Yeter göz altların mosmor. Tenin bembeyaz. Uyumuyorsun yemiyorsun içmiyorsun. Zaten riskli bir ortamdasın." Dedi Sarp aynı sertlikte. Gece ellerini beline koydu "Riskli ortam derken?" diye sordu. Sarp nefesini bıraktı "Görmedim mi sanıyorsun? On dakika önce malları kokladığını görmedim mi? Gece eyvallah iki aya yaklaştı tamam ama en nihayetinde neredeyse bir bağımlıydın yakın zamana kadar. Etkiliyor bu durum seni. Tükendin. Şimdi giy şu montu beni daha fazla bağırtma. Bir saatten bir şey olmaz." dedi. Gece gardını düşürmüştü. Sessizce itaat etti adama. Dışarı çıkıp otomobile binmişlerdi ki Yamaç yaklaştı park etmek için. Gece fark etmemişti ama Sarp dikiz aynasından tanımıştı Yamaç'ı sesini çıkarmadan hızlıca sürmeye başladı. İçindeki dürtüye engel olamayan Yamaç'ta peşlerine takılmıştı.
Sarp büyükçe bir lunaparkın önüne gelince durdurdu arabayı. Kıza kafasıyla işaret etti. "Ne? Lunapark mı? Hayır saçmalama havam da değilim." Dedi Gece mızmızlanarak. Sarp kaşlarını çatarak bakınca "Tamam o zaman beş tur gondol." diyerek fırladı arabadan. Yamaç'ta gelmiş az ötelerine park etmişti. Gece ve Sarp çocuklar gibi kahkahalar atıyor gondol, salıncak, çarpışan araba art arda biniyorlardı. Yamaç hissettiği duyguyu biliyordu aslında. Dümdüz kıskançlıktı karnındaki ağrı. Kızı dışarı çıkarmayı akıl ettiği için Sarp'a kızamazdı elbette veya günlerdir ilk kez biraz gülebildiği için Gece'yi kıskanamazdı. Kemerini çıkarıp yerleşti iyice koltuğa. Uzun zamandır Gece'yi doya doya izleyememişti. Saçlarını savuruşunu, kahkaha atarken elini ağzına koyuşunu, koşarken zıplayışını izledi. Dalıp gitmişti kıza bakarken. O sırada Sarp Gece'yi atlı karıncaya doğru çekiştirdi. Kız kolunu kurtarıp oyuncağa bakakaldı bir süre. Yamaç güldü. "Hatırladın." dedi kendi kendine.
Sekiz yada dokuz yaşlarındayken bir bayram günü Paşa lunaparka getirmişti ikisini. Koşup oynayıp eğlenmişler en son atlı karıncaya binmişlerdi. Yamaç atın üzerine tırmanmaya çalışırken elini kanatmıştı. Gece kanı görünce "Ohaaa dur bende keseyim elimi kanım aksın sonra kanlarımızı karıştırıp kan kardeşi olalım." demişti çocuk aklı ve heyecanıyla. Yamaç bağıra çağıra "Ben seninle kardeş olmam. Biz evleneceğiz seninle." diye ağlamıştı. Paşa çocuğu sakinleştirmeyi başarınca "Bakalım ben sana kızımı verecek miyim küçük bey*" diye espri yapınca kızılca kıyamet yine kopmuş bu defa da Gece "Niye vermiyorsun?" diyerek ağlamaya başlamıştı. En sonunda karga tulumba ev getirilmişlerdi.
"Ne oldu gelsene?" dedi Sarp biletler elinde dikiliyordu. Gece burnunu çekti "Ben Yamaç'ı özledim." diyerek ağlamaya başladı. Sarp hayal kırıklığı ile ile bakıyordu kıza. Yamaç kızın ağladığını görünce indi hemen arabadan yanına koştu. Yamaç'ı gören Gece daha da şiddetli ağlamaya başlamıştı. Sarıldı kıza "Ben seninle kardeş olmam evleneceğiz biz." dedi gülerek. Gece hıçkırıkları arasından "Babam beni sana vermez." dedi gülmeye başlayarak.
"Neyse ben işe döneyim siz takılın biraz." diyerek elindeki biletleri Yamaç'a verip yürümeye başladı Sarp. Gece'nin içinde bir yerlerde bir damar sızladı Sarp'a haksızlık ettiğini düşündü o an. "Ha bu arada yemek yemedi Yamaç." Dedi Sarp dönerek. Gece daha da ezilmişti bu son cümle karşısında. "Gel bir şeyler yiyelim bende çok açım." diyerek kızın elinden tuttu Yamaç. Dürümcünün küçük iskemlelerinde karşılıklı otururken "Seni seviyor." dedi Yamaç dikkatle kızın yüzüne tepkisine bakarak. Gece omuz silkti "Biliyorum." dedi. Adam masanın üzerindeki biberlerden attı ağzına "Öyle değil. Benim seni sevdiğim gibi." dedi. Gece ayranından içti. "Biliyorum." diye yineledi. "Sarp... Benim için çok kıymetli çok önemli. Bunu sonra konuşsak olmaz mı?" dedi Gece. Klasiğini yapıyordu ne yapacağını bilmediği bir konuydu belli ki. Bir şey demedi Yamaç.
O sırada kızın telefonu çalmaya başladı. Arayan numarayı tanımıyordu direk Yamaç' a baktı. "Aç bakalım kimmiş?" diyerek yönlendirdi adam onu. "Merhaba Gece. Afiyet olsun Yamaç Koçovalı beye selamlar." diyen Cellino'nun sesiyle irkildi kız. "Gel canım gel beraber olsun. Zıkkım ısmarlayayım sana." dedi Gece. "Teşekkür ederim bu naif teklifin için ama ben seni daha doğrusu sizi ağırlamak isterim. Yarım saate atacağım adreste sen Sarp ve Yamaç beyi görmeyi umuyorum. Hazırladığınız malı dağıtacak olan arkadaşla tanıştıracağım sizi." Diyerek kapattı Cellino. Gece kısa bir süre sessiz kalıp aniden ayağa kalktı. "Yok ya iki şarjör boşaltacağım ben buna üzerine kurşunlarla adımı yazacağım. Evet evet bak bunu unutma tam göğsüne Gece yazacağım ben bunun." Yamaç toparlanmıştı "Hadi hadi sadist manyak kalk çok uzaklaşmadan Sarp'ı ara gelsin gidip bakalım İtalyan dürümü ne istiyormuş." dedi. Çıkıp arabaya yürürlerken Yamaç uzanıp kızın elini tuttu. Gece bir ellerine bir Yamaç'a baktı. Duraksadı Yamaç göz göze geldiklerinde sanki havai fişekler patlamıştı gözlerinde aşkla kavuştu dudakları. İstanbul'da herhangi bir sokakta herhangi bir dürümcünün önünde... "İyi ki bende soğanlı yemişim." dedi Yamaç dudakları kısa bir an ayrıldığında. "Bilerek soğanlı söyledim planım hep buydu." dedi Gece kıkırdayarak.
"Burada uzun süre kalacak herhalde ev tutmuş pezevenk." dedi Sarp. Köşkün bahçesinde yürürlerken. "Ev ne be saray yavrusu mübarek." dedi Gece. İçeri girip bekleme salonuna alındılar. Sarp güldü "On iki." dedi Gece serçe parmağını kaldırdı "Yedi." Sarp' ta uzatmıştı parmağını. "Anlaştık." dediler. "İki." dedi Yamaç eliyle kapıyı göstererek."Merhaba beyler ve güzeller güzeli bayan" dedi Cellino her zamanki şıklığı ile içeri girmiş parfüm kokusu daha şimdiden mest etmişti Gece'yi. "Yaklaşık elli kilo kadar açığımız kalmış. Güzel doğrusu siz Türklerin en sevdiğim huylarından biri gurur yapınca bir konuda en iyi işi yapmanız." Dedi Cellino. Oymalı varaklı koltukların en başına Gece'nin karşına oturmuştu. "Her boku nerden biliyor bu ya?" dedi Gece sessizce. "Kuşlar diyelim Gece." dedi Cellino Türkçe. "Madem biliyorsun Türkçe bizi neden kıvrandırıyorsun?" dedi Yamaç ters bir sesle. "Anlıyorum ama konuşamıyorum." dedi adam. "Neyse işimize bakalım. Malı yaptınız kabul ediyorum. Evet alıcıları hazır ama ben bu ülkeden hiç mal çıkarmadım. Açıkçası bilmediğim suda yüzmeyi sevmem bu yüzden Türkiye piyasasını bilen sizlerin emeğinizle yaptığınız malları güvenle Avrupa'ya yollayacak birini buldum. " Yamaç kıpırdandı yerinde ne konuşulduğunu anlamamak sinirini bozuyordu. "Arkadaşlar. Size arkadaş diyebilirim değil mi? Neticede iş arkadaşıyız. Neyse beyefendi bu noktada bana yardımcı olmak üzere çalışacak. Yarın akşam malları ona teslim edeceksiniz." dedi kapıyı göstererek. Üçü de dönüp kapıya baktıklarında Gece ve Yamaç elektrik akımına kapılmış gibi hissetti. "Merhaba arkadaşlar." diyerek Azer Kurtuluş girdi içeri.