Bölüm 114

367 19 9
                                    

114.BÖLÜM
1 HAFTA SONRA
Yamaç kahvede tek başına oturmuş Gece'nin günlüğünü karıştırıyordu. 2008'den sonrası yoktu ama öncesinde tek bir yerde isim vermeden birinden bahsetmişti.
27 Ocak 2008
Bıktım bu salaktan nereye gitsem karşımda beliriyor. Bugün en son Yamaç'ların evine giderken karşıma çıkınca elim ayağım titredi resmen. Ondan korktuğumdan değil tabi ama durum abilere veya Yamaç'a giderse işte ondan korkuyorum. Babam Emmi veya İdris Babayı söylemiyorum bile. Neyse ki Kahraman abim zamanında geldi de mevzu büyümeden kapandı. Sanırım Yamaç haklı biz bu Çukur'da kendi dünyamızı kuramayacağız.
Yamaç zihnini ne kadar zorlasa da o dönemde Gece'ye musallat olan birini hatırlayamadı. Defteri biraz daha kurcalayınca bu zamana kadar fark etmediği bir şey daha dikkatini çekti. Gece günlük yazmayı o Çukur'u terk ettiği gün kesmişti. Defterde hala boş olan pek çok sayfa vardı. Yine karalamalar çizimler yapmıştı ama o günden sonra hiçbir anı yazmamıştı. Elindeki kalın eski defteri incelemeye dalmıştı ki kahvenin kapısı birden açılınca irkildi.
Kemal elinde lise yıllığıyla girdi içeri. "Geldin mi? Ver bakalım. Kimse görmedi değil mi lan?" diye sordu uzanıp yıllığı alırken. Kemal geçip karşısındaki sandalyeye oturmuştu. "Yok abi görmedi zaten kimse de yok ortada. Abim Selim abinin yanında. Salih abi Saadet ablayı bırakamamış. Gençlerde  Cumali abi ile silah depolarına bakıyor."   Diye özet geçti Kemal. Yamaç yıllığı açıp sayfaları çevirmeye başladı. Kimi tanıdık yüzlere birkaç saniye dikkatle bakıyor yavaş yavaş inceliyordu. Birkaç sayfa sonra "Aha bu abi." Dedi Kemal parmağını Asaf'ın fotoğrafının üzerine koyarak. Yamaç defteri kaldırıp dikkatle baktı fotoğrafa. O sırada Sarp "Selamünaleyküm." Diyerek dalınca içeri küçük bir panik yaşadılar. Adamların durumunu fark eden Sarp güldü "Hayrola ayıp ayıp dergilere mi bakıyorsunuz ne bu panik?" diyerek. "Yok be oğlum hani şu geçen konuştuğumuz mesele vardı ya Asaf Tekinoğlu." Dedi Yamaç ismi abartılı bir tonda söylemişti. "Heee eee?" dedi boş sandalyeye oturan Sarp. "Onunla ilgili bir şeyler bulmaya çalışıyorum." Diye yanıtladı yeniden fotoğrafa odaklanan Yamaç.
"Bulabildiniz mi bari?" diye sordu adam montunu çıkarırken. "Aynı lisede aynı dönemde okumuşuz. Gece'nin sınıfındaymış. Ama ben hiç hatırlamıyorum kimdir nedir?" dedi Yamaç bakışlarını Kemal'e çevirmişti. " Abi valla dediğim gibi bende çok bilmiyorum Gece'yi biliyorsunuz ser verir sır vermez ben öyle okulda duyduydum Gece'ye yanıkmış falan diye ama fazla bir şey bilmiyorum." Dedi Kemal. Yamaç yeniden yıllığa dönüp "Bu sessiz sakin arkadaşımız yine sınıfımızın haytalarından Kemal ile hiç anlaşamazdı. Hatta bir keresinde tutuştukları kavgada üst kattan alt kat boşluğa düşmüşler ama inatla dövüşmeyi bırakmamışlardı." Diye yüksek sesle okudu. Kemal bakışlarını kaçırdı "Dövmüşüm işte." Diyerek. "Kemal!" diye uyarır tonda seslendi Yamaç. "Ya tamam bu mevzu işte kulağıma gelince bende gittim çattım sonuçta mahallemin kızı Gece." Dedi.
Sarp gözlerini kısmış bakıyordu çocuğa "Oğlum o okuldaki tüm kızlar mahallenin kızıydı." Dedi Yamaç. Sarp Kemal'in değişen yüzünden durumu kavramıştı "Aman bizde bundan bir şey öğreneceğiz yani öyle mi? Söyle bakalım başka bir şey biliyor musun hakkında?" diyerek lafı geçiştirdi. "Abi işte şey laf arasında bizim devreye bir sordum soruşturdum. Bu lise bittikten sonra bir süre daha burada kalmış çok uzun değil ama bir iki ay sonra bir gecede kaybolmuş ortadan. Haaa hatta senin Gece'nin  gittiğin zamanlarda." Dedi Kemal. Sarp ve Yamaç bakıştılar bir an.
Gece elleri ceplerinde  hızlı hızlı yürüyordu kahveye doğru. Tam son köşeyi dönmüştü ki Songül'le burun buruna geldi. Kız oldukça solgun görünüyordu. "Abla." Dedi kız Gece'yi görünce hafifçe gülümseyerek. "Songül" diyerek kıza sarıldı Gece. "Mezarlıktan mı?" diye sordu geri çekilirken. Kız başıyla onayladı. Gece kızın kumral buklelerini eliyle düzeltti. "Bende sizin eve gidiyordum İyi oldu seni gördüğüm. Bu akşam annemlerin yanına döneceğim sanırım uzunca bir süre dönmem daha buralara." Dedi kız öylesine kederliydi ki Gece'nin boğazı düğümlendi.Genç Kızı kendine çekip sarıldı sıkıca. "Songül sakın bak sakın yaşamayı unutma olur mu? Beni aramayı ihmal etme habersiz bırakma ne zaman bir şeye ihtiyacın olur bul beni. Tamam mı?" dedi çatallaşan sesine engel olmaya çalışarak. Kız ağlamaya başlamıştı bile başını sallayarak onayladı onu.
"Tekinoğullarının bizimle bir davası var evet ama bu ikisinin ayrıca var." Dedi Yamaç sinirliydi durumu çözememek Gece ile konuşamamak daha çok sıkıyordu canını. Tam o sırada Gece hızla kapıyı açıp içeri girdi. Sarp kucağındaki montunu yıllığın üzerine koyarken Kemal Yamaç'ın işaretiyle masadaki gazetelerle birlikte günlüğü çaktırmadan toplayıp ayağa kalktı "Gel Gece gel ben çay koyayım size." Diyerek. Gece geçip Kemal'den boşalan yere oturdu. "Buldum." Dedi doğrudan kocasına bakarak. Yamaç sorarcasına büktü dudaklarını "Enver Tekinoğlu hakkında nasıl bir şeyler bulacağımızı." Dedi hafifçe gülümseyerek. Yamaç ellerini masanın üzerinde kavuşturup öne doğru eğildi. "Nasıl?" diye sorarak. "Haluk amca." Dedi Gece ve devam etti "Sultan anne ne dedi onlar zamanında mahşerin dört atlısıydı. O zamanlar hayatlarında olan bizim tanıdığımız kim kaldı?" derken parmağını şaklatmıştı. Yamaç gururla baktı karısına "Doğru Haluk amca bir şeyler biliyordur mutlaka." Derken arkasına yaslandı. O sırada Kemal çayları getirmişti.
"Nerdesin lan sen? Niye görünmüyorsun?" diyerek Sarp'ın omzuna küçük bir yumruk attı Gece. "Üfff meymenetsiz suratını görüp ne yapacağım. Ben görmek istediğimi gelip görüyorum işte bak." Diyerek güldü Sarp. "Allah muhabbetinizi arttırsın ne diyim." Dedi Gece çayını yudumlarken ardından ayaklandı hemen. "Hadi kalk gidip konuşalım bir iz ipucu bir şey buluruz belki." Dedi. Yamaç'ta çayından büyükçe bir yudum içip ayağa kalktı "İyi hadi o zaman diyerek." Gece tam çıkacakken dönüp Sarp'a baktı. Çocuğun zayıflığı gözünden kaçmamıştı. "Lan sümüklü böcek akşam yemeğe gel bize Sultan Sultanın özlemiştir seni. Hem midene iki lokma bir şey girsin zafiyet geçirecek gibisin." Dedi. Yamaç ve Sarp bakıştı bir an korktukları başlarına geliyordu Gece hastalığın fiziksel yansımalarını fark ediyordu. "Bakarım canım müsait olursam uğrarım belki." Dedi. Gece güldü "Bak canım hiç olmadı Monaco prensesiyle randevunu ertelersin." Diye gülerek çıktı dışarı. Arabaya binecekken gözü kocası ve arkadaşına ilişmişti. Yamaç çıkmadan çocuğa bir şeyler söyledi Sarp onu başıyla onayladı. İçten içe birbirlerini benimsemelerine çok seviniyordu.
Saadet kapının önünde oynayan İdris'in adım adım peşinde dolanıyor gözünü oğlundan ayırmıyordu. Bir taşın üstüne oturmuş onları izleyen Salih iç geçirdi. Bir haftadır durum buydu. Sadece tuvalete girerken bırakıyordu çocuğu. Neredeyse banyo bile yapmamıştı. Geçer diye umut ettikçe durum kötüye gidiyordu. Salih'in sabrı taşmak üzereydi. Soluğunu sesli bir şekilde bırakıp ayağa kalktı. Çocuğun peşinde dolanan karısını kolundan tutup yüzünü kendine çevirdi. "Sadiş kurban olduğum rahatla azıcık." Dedi yalvarırcasına. Saadet kolunu çekip kendisinden bir iki adım uzaklaşan oğluna yaklaştı hemen. Ama Salih'in sabrı taşmak üzereydi yeniden tuttu kadını "Sadiş." Diyerek. Kadın bu defa durmuştu ama gözleri yavrusundaydı. "Gülüm yavrum Sadiş'im bak hele bana. Ne olur kendine gel artık bizim oğlumuza bir şey olmayacak." Dedi içtenlikle. Saadet bir iki tereddütlü bakışın ardından kocasına döndürdü bakışlarını. Salih uzanıp kadının yüzünü okşadı.
Saadet kocasının dokunuşuyla gevşedi. "Korkuyorum Salih" dedi sessizce. Adam alnını karısının alnına dayadı "Korkma... Yada kork ama korkunu benimle paylaş kaçma benden." Dedi. Saadet ellerini adamın yanağındaki ellerinin üzerine koydu. "Kim bilir daha neler yaşayacağız neler göreceğiz ama Allah aşkına kendini bana kapatma Sadiş ben sana ulaşamayınca ben seninle konuşamayınca ben değilim." Diye yakındı Salih. Saadet tam ağzını açmış bir şey söyleyecekti ki küçük İdris'in çığlığı duyuldu. Kadın çıldırmışçasına koşturdu oğlunun yanına. Küçük çocuk sadece düşmüştü. Ağlaması bir bebeğin nazlanmasıydı aslında ama Saadet panikten deliriyordu. Salih ne olduğuna bakmak için çocuğa uzandı ama hiddetle karşı çıktı kadın "Uzak dur bak gördün mü ne oldu sadece bir dakika bakmadım bir dakika ya bak ne oldu." Diyerek çocuğun çizilen dizlerini gösterdi. Salih yüzünü sıvazlayıp bir şey söylemeye yeltenmişti ki vazgeçip öfkeli adımlarla arabasına binip uzaklaştı.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin