117.BÖLÜM
Gece bir süre süratle takip etse de bir noktada Kemal'i kaybetmiş söylenerek dar sokaklarda yavaşça sürüyordu arabasını. "Nereye gittin be oğlum?" dedi kendi kendine. Yağmaya hazır bulutlar şimşekle aydınlanıyor derin bir göl gürültüsü Çukur sokaklarında yankılanıyordu. Lise binasını biraz geçmişti ki siyah spor arabayı fark edip hızla geri sürdü arabasını. 34 ASF 0034 Plakalı aracı tanıması zor olmamıştı. "Piç kurusu." Diye mırıldanıp hemen arabayı kenara çekti. Silahını kontrol edip seri hareketlerle indi aşağı. Yağmur dökmek üzereydi. Hızla etrafını taradı gözleriyle. Görünürde dikkat çekici hiçbir şey yoktu. Biraz ilerlemişti ki Kemal'in arabasını gördü. Kapısı açık bir şekilde öylece bırakılmıştı. Silahının emniyetini indirip okulun arka tarafına doğru dolandı.
"İkimizin de en sevdiği meyve muzdu. Rahmetli dedem pazardan dönsün diye heyecanla beklerdim ama hep uyuyakalırdım, dayanamazdım. Akın'da sabaha kadar tüm muzları yer bitirirdi." Dedi Karaca gülerek. Azer'in güldüğü sesinden belliydi. "Ya işte bizim Seyhan'da aynıydı diyorum ya sana ben kıyamaz iki lokma bir şey varsa ona ayırırdım o hiç beni düşünmez dibini görürdü." Dedi. "Kardeşlik başka bir şey... bam başka bir şey." Diyerek iç geçirdi kız. Azer sevgilisinin sesindeki acıyı yakalamıştı. "Biz.. evlatlarımıza bol bol kardeşler verelim. Böyle bir sürü anıları olsun." Dedi kızın vereceği tepkiyi merak ederek. Karaca yutkundu. Birbirinden güzel aşk sözleri geliyordu dilinin ucuna ama kelimelere dökemedi. "Sence... Var mı ihtimali?" diye sordu sessizce. "Bugün bu konuşmayı yapabiliyor olmamızın bile ihtimali yoktu kısa süre önce. Zaman sevgilim. Sadece biraz zaman." Diye cevapladı Azer onu. O sırada alt kattan gelen sesle irkilen Karaca "Ben şey sonra arayayım mı seni?" derken ayağa kalkmış kapıya yürümüştü. Azer tüm sevgisini sesine yansıtarak iyi geceler dileyip kapadı telefonu.
Genç sessizce kapıyı açıp merdivenlere yöneldi. İlk gördüğü Aylin'in kıvırcık saçlarıydı. "Ne vardı bu kadar içecek?" diye sordu Aylin Yamaç'ın kolunu boynuna atarken. "Anlamıyorsun çünkü." Dedi Yamaç dili döndüğünce. Aylin önce yukarı çıkmak için merdivenlere döndü ama sonra biranda fikir değiştirip alt katın merdivenlerine döndürdü adamı. "Şarkı söyleyelim mi?" diye sordu Yamaç sırtını basamaklara yaslayıp. Ardından "Sevinceeee..." diye şarkıya girince Aylin panikle adamın ağzını kapattı. "Şİşşş sessiz olsana be." Diyerek. Yamaç kıza güldü. "Bak açıyorum ağzını sakın sesini çıkarma Sultan Koçovalı'ya yakalanmak istemezsin diye düşünüyorum." Dedi. Yamaç gözleriyle onayladı kızı. Ardından yeniden ayağa kalkıp alt kata indiler. Aylin güçlükle adamı boş odaya sokup yatağa yatırdı. Yamaç sızmak üzereydi ama hala bir şeyler mırıldanıyordu. Uzanıp önce ayakkabılarını çıkardı ardından usulca yanına sokulup adamın tişörtünü sıyırdı. Bu aradığı fırsat aynı zamanda geri dönülmez yoldu onun için. Eğilip adamın dudaklarına aşktan çok uzak bir öpücük kondurdu. Yamaç gülümsedi. Geri çekilip kendi tişörtünü sıyırırken bir damla yaş süzüldü kızın yanağından.
"Ulan Kemal hiç mi değişmez insan?" diyerek bir kahkaha attı Asaf. Yıllar evvel lisedeyken kavga edip aşağı düştükleri eski inşaat alanındaydılar. Kemal bir boğa misali öfkeyle bakıyordu adama. "Bak bu inşaat bile aynı duruyor hala." Dedi adam ceketini çıkarıp kenara atarken. Kemal'de adamı tekrarlamış ceketini çıkarmıştı. Asaf belindeki silahı da çıkarıp ceketinin üzerine attıktan sonra ellerini iki yana açıp "Her şey aynı şimdi." Dedi. Kemal histerik bir şekilde gülüp adamın yaptığını tekrarladı. "Eee şimdi senin Gece'yi rahat bırak lan falan demen gerekiyor." Diyerek güldü saf. Kemal "Hay hay." Dedikten sonra hızla koşup adama bir yumruk geçirdi. Asaf aldığı darbe ile bir iki adım gerileyip güldü "Ulan hakikaten bir bok değişmemiş. Hala platoniğe devam mı asi çocuk?" diyerek güldü. Kemal cevap vermeden koşup bir yumruk daha geçirdi Asaf'a. "Devam tabi belli... lan sen nikahında şahidi falanda olmuşsundur." Derken dudağının kenarına biriken kanı siliyordu. "Nereden çıktın lan sen yine göt!" diye bağırıp yeni bir vuruş için hamle yapmıştı ki Asaf onu bileğinden kavrayıp aksi yöne savurdu "Ayıp ediyorsun ama Kemal." Diye bağırarak. Ardından yüzünün sağ tarafına sağlam bir yumruk indirdi. "Gece olmazdı bunu sende biliyorsun. Lan bari Azra'yı alaydın bak o kız çokta güzeldi ha. Offf o gözleri falan..." diyerek adamdan uzaklaştı Asaf. Kemal çok öfkeliydi. "Alma lan o kızın adını ağzına." Diye bağırıp sert bir tekme vurdu sırtına. Asaf acıyla inleyip dizlerinin üstüne çökmüştü ama acısını çabuk gizledi "Adını ağzına almaymış. Hepinizde aynı terane yani kanı elimdeyken adını anmamam çokta bir şey ifade etmez." Dedi ayaklanıyordu o sırada. Kemal şaşırmıştı. "Nasıl lan?" diye bağırıp tekrar sırtı dönük şekilde pencere tarafına yürüyen Asaf'a doğru bir hamle yaptı. Bu adamın beklediği bir hareketti. Hızla cebinden bıçağını çıkarıp kendisine doğru koşan Kemal'in karnına sapladı "İşte böyle." Diyerek.