123.BÖLÜM
Yamaç sert bir frenle durdurdu arabayı. Dehşet ve panik içinde araçtan inip hastaneye koşmaya başladı. İçeri girince ne yapacağını bilmez bir halde bakakalmıştı. Gece bankodaki görevliden bilgi aldıktan sonra adamın elinden tutup alt kata doğru koşturdu. Merdivenler bitmiş soğuk ve loş koridora doğru koşturuyorlardı ki durdu Yamaç. "Ne acelemiz var ki? Zaten ölü değil mi? Neden koşturuyoruz?" diye sordu. Gece'nin göz yaşları usul usul ıslatıyordu yanaklarını. Birkaç dakika bir birlerine sarılıp ağladılar. "Rüya bu değil mi Gece?" diye sordu Yamaç. Kız kocasının boynuna daha sıkı sarılmıştı. Cevap veremedi. Bir müddet daha sakinleştikten sonra yavaşça çözdü Gece kollarını ardından kocasının elinden tutup Morg yazan tabelayı takip etti. Köşeyi dönmüş aradıkları yere gelmişlerdi ki Yamaç kapının önünde yere çökmüş ağlayan abilerini görünce yeni bir ağlama dalgasına kapılıp kendini bankın üzerine bıraktı. Sultan biz dizine Umut'u ötekine İdris'İ oturtmuş içine içine ağlıyordu. Saadet, Karaca ve Damla adamlar gittiğinden beri şoku üzerlerinden atamamış evin önündeki merdivenlerde oturuyorlardı. Üçü de bomboş bakıyor teselli edecek tek bir kelime söyleyemiyorlardı. Hızla gelen bir araba akşamın lacivert tonuna bürünen bahçede durdu. Sarp, Kemal ve Meke indiler içinden. "Yenge?" dedi Sarp kadınlara dönerek ama kimse onu duymamıştı. "Karaca?" dedi Meke sorarcasına ama onun durumu da aynıydı. Sarp kapının hemen yanında duran Aylin'i fark edince "Neredeler? Bir şey biliyor musun?" diye sordu. Aylin gözyaşlarını saklama gereği duymuyordu. "Gece ile konuştum. Hastaneye gittiler cenazeyi almaya." Dedi boğuk boğuk.Aylin gibi bir kızı böyle ağlarken görmeyi pek yadırgamıştı Sarp. Kızın hali içini acıttı, yanına gelip kafasını göğsüne yasladı. Aylin adamın kokusunu alınca iyice kendinden geçmiş kaybedilene, kaybettiklerine biriktirdiklerine ağlamaya başlamıştı. Haberi alan Çukur gençleri ve mahalleli de ufak ufak toplanmaya başlamıştı. Sultan çocukları Cennet'e emanet edip her zamanki heybeti ile ayağa kalktı. Ayakkabılıktan bir çift ayakkabı alıp kurulmuş bir robot gibi ayağında ev terlikleri dışarı çıktı. Göğsüne bastırdığı ayakkabıları en dış kapının kenarına koydu. Geri dönmek için hareketlenmişti ama başı dönünce parmaklıklara tutunup bekledi biraz. Sakinleşince ağır adımlarla eve dönüp Merdivenlerde oturan kadınlara baktı "Kalkın. Helva kavrulacak. Aş hazırlanacak. Çok işimiz var. Bu evden ilk kez mi cenaze çıkıyor dik tutun başınızı." Dedi ardından gençlere dönüp "Salim kapıya ışık çekilsin ardiyeden jeneratörü alın. Tabut içinde yer hazırlayın." Dedi. o sırada Gece ve Yamaç bahçeye girmiş arabalarından iniyorlardı. Sultan hanım en küçüğünü görünce bocaladı yeniden. Saadet bir nebze de olsa kendini toplamış diğerlerine dönmüştü. "Rüyamda gördüm biliyor musun?" dedi Damla ince bir damla göz yaşı süzüldü yanağından. Karaca'nın boğazından derin bir hıçkırık kopmuştu. Uzanıp kızın elini sıktı Damla. "Abinler nerede?" diye sordu Sultan. Yamaç çok perişan görünüyordu. Adamın cevap vermesine kalmadan diğer otomobil gelip park etmişti bahçeye. "Akşam getirilsin buraya son gecesi evinde olsun." Dedi kadın emrederek. "Anne." dedi Yamaç en yumuşak tonuyla.