"Şu bıyıklı olan büyük, diğeri şu uzun boylu leylek fazla parlak, sakallı ımm tarzın değil diğerleri eleman zaten. Şu bence şu artist tipli olan sevgilin." dedi Cellino. Gece birkaç saniye bocalayınca "Yanılmadığıma eminim tatlım." dedi adam. "Konumuz bu mu? Benim erkek zevkim mi?" diye sordu Gece. "Ne diyor lan bunlar?" dedi Salih Yamaç'a eğilip. "Niye sen İtalyanca'da biliyorsundur" dedi Yamaç tıslar gibi konuşuyordu. "Gerçi eee adı neydi ? Sa.. Sa.. Sarp hah Sarp oda fena değildi. Sahi o nerelerde Bayan Karadağlı?" diye sordu Cellino. "Ben de sana soracaktım ulaşamıyorum. Ne yaptın ona?" dedi Gece. Vücut dili gayet sakindi ama içten içe gergindi. "Oooov sen de bilmiyorsun yerini. Başarılı... bu gayet başarılı. İyi saklanmış maymun adam." dedi Cellino. Koçovalılar iyice gerilmişlerdi ama Gece eliyle sakin kalmalarını işaret ediyordu. "Ne istiyorsun benden?" dedi Gece dişlerinin arasından. "Bilemiyorum... Gerçekten bilemiyorum Gece." dedi adam. Kız histerik bir şekilde güldü. "Tamam paranı çaldım. Malını ziyan ettim. Seni polise ihbar ettim. Kes cezamı buradayım işte hadi." dedi elleriyle göğsüne vurarak.Cellino ellerini cebinden çıkarıp Gece'ye doğru parmağını salladı "Cık cık cık ... Paramı çaldın ihtiyaç sahiplerine dağıttın. Bir iş adamı için güzel prestij. Mallarımı ziyan etmedin merak etme bana geri döndüler. Beni polise şikayet etmen... Evet orada biraz sorun oldu en sağlam adamlarımdan biri cezaevinde sayende. Ama ürettiğiniz mal... İşte o piyasadaki en sağlam adam olmam konusunda çok yardımcı oldu." Dedi. Gece afallamıştı. "Ne diyorsun be?" dedi yüzünü buruşturarak. "Sana iş teklif ediyorum Gece. Sana Türkiye distribütörlüğümü teklif ediyorum bebeğim." dedi adam. "Bebeğim dedi onu anladım bebeğim dedi." diyerek öne atıldı Yamaç. "Dur dur bir saniye." diyerek önüne geçti Gece. "O yüzden mi depomu kurşun yağmuruna tuttun? Sıkıntı oldu o iş sonuçta semt bizim de depo kiraydı." dedi. Adam kıza yaklaştı. "O bu iş için milyar dolarlık teklif almadan önceydi." dedi ve geri dönüp arabaya doğru yürümeye başladı. "Ya ölüm ya kabul şafak sökmeden karar ver." Dedi. Tam binecekken "Ha bu arada ölen sen olmayacaksın." diyerek adamlarına işaret verdi.
Bir anda keskin nişancıların lazer ışıkları Koçovalıların üzerinde gezinmeye başladı. Gece donup kalmıştı. Adamlar silahlarını çekip Yamaç'a yöneldiler. Gece "Hayır" diyerek atıldı. Yamaç kızı eliyle durdurdu. "Tamam sakin." dedi. "Bebeee" dedi Cumali silahını çekmişti. Tam o anda bir silah sesi duyuldu. Cumali'nin Mercedesinin tekerine isabet etti kurşun. "Abi tamam sakin Gece'yi alın gidin. Halledeceğiz." diye bağırdı Yamaç. Gece koşarak Cellino'nun yanına gitti. "Tamam kabul ediyorum ne yapacaksak yapalım." Dedi arabanın camını yumruklayarak. Cellino camı indirdi "Sarp'ı bul." diyerek tekrar kaldırdı. Ne yapacağını şaşırmıştı kız. Adamlar Yamaç'ı alıp diğer araca bindirip toparlanıp uzaklaştılar. Gece dizlerinin üzerinde yere çöktü "Ben ne yaptım. Ne yaptım ben." diyerek yeri yumruklamaya başladı. "Tamam sakin ne istiyorlarsa yapacağız. Hadi kalk vakit kaybetmeyelim." dedi Salih kızı kolundan tutmuş kaldırmaya çalışıyordu. "Sarp nerde? Nereye gitti ki? Sana giderken ne dedi hatırla Gece. Gece hatırla kızım." diyerek elini alnına vuruyordu. "Gece toparlan." diyerek sarstı kızı Selim. "Kebap yiyeceğim dedi. Şiş kebabı özledim dedi. Celaalllll Kebapçı Celal ama nerede o? O nerede ? İdris baba bilir bilir İdris baba." diyerek arabaya koşmaya başladı. Birden durup Celasun'a döndü "Saat kaç?" diye sordu. "İkiye geliyor abla" diye yanıtladı çocuk. "Şafak sökmeden beş saatim var. İdris baba bilir" diyerek arabaya koştu tekrar.
Üç araba art arda girdiler bahçeye. İdris çalışma odasında bekliyordu onları. Gece fişek gibi girdi odaya. "Baba Kebapçı Celal kim? Nerede bulurum?" diye sordu kız nefes nefese. "Kızım senin ne işin var Celal ile?" dedi İdris olayların hızına yetişemiyordu. "Baba benim Sarp'ı bulmam lazım. Küçükken onun yanında büyümüş. En son beni ziyarete geldiğinde ona gideceğini söyledi. Benim salak kafam hiç aramadım ki çocuğu hiç sormadım nerde ne yapıyor?" İdris sessizce boşluğa baktı bir süre ardından ayağa kalktı "Hadi o zaman." diyerek montunu omzuna atıp çıktı.
Kebapçı Celal'in mekanına geldiklerinde saat üçe geliyordu. Gece kontağı kapatıp indi arabadan. "Gece. Sen burada bekle kızım" dedi İdris dönüp oğullarına baktı. Cumali fazla sinirli, Selim fazla sakindi bu görüşme için "Salih düş peşime" diyerek mekana doğru yürüdü adam. Kapıdaki adamlar hürmetle karşıladı İdris'i kapıdan girip gözden kaybolunca ofladı Gece arabaya yaslanarak "Biz niye gitmiyoruz?" Selim 'de yanına yaslandı. "Mevzu derin. Eski baba onlar racon işte" dedi.
Celal İdris'i ayakta karşıladı. "Hayyy canım ciğerim hoş geldin." dedi kollarını iki yana açarak. "Hoş buldum Celal" dedi İdris tokalaşırlarken. "Geç buyur şöyle oğlum getir özel menümüzden. Hayır ola bu saatte nereden esti? Canın Kebap mı çekti İdrissss?" dedi Celal çok keyifliydi. "Yok Celal yemeğe gelmedik. Başka zaman inşallah." dedi İdris. İki adam karşılıklı oturmuşlar Salih İdris'in hemen yanı başında dikilmişti. Celal Salih'i süzdü "Yeni mi? Maşallahı var." dedi gülerek. "Yok o benim dört numara uzaktaydı dizimin dibinde artık." dedi İdris. Salih'in yüzünden bir gülümseme geçti. "Eeeee İdris yemiyorsun içmiyorsun gecenin bu saatinde hayırdır?" dedi Celal. İdris kollarını masaya uzatıp tespihini çekmeye başladı. "Bir oğlanı arıyorum. Adı Sarp." dedi dikkatlice adama bakarak. Celal bir an şaşırdı "Sarp mı? Hangi Sarp?" diye sordu. "Senin elinde büyümüş. İtalya'daydı epeydir. Benim kızın arkadaşı acil bir mevzu var ulaşamıyoruz. En son sana uğrayacağını söylemiş gidiş o gidiş." Celal güldü "Gönül meselesi mi?" dedi "Yok öyle bir şey değil. Karışık biraz boş ver orasını oğlan nerede? Haberin var mı? " dedi İdris. Celal geri yaslandı. "Sarp'ı ben büyüttüm evet. Doyurdum okuttum yedirdim ama o yediği kaba pisledi. Benim olanı çalıp kaçtı gitti. Sevgimden düşmedim peşine yoksa bilirsin beni. Yıllardır da görmedim duymadım" dedi Celal ciddileşmişti. O sırada bir adam elinde zincirle mutfak kısmına geçip gözden kayboldu. "Öyle mi? Peki madem." dedi İdris kalkmaya yeltenerek. "Baba ben bir su döksem?" dedi Salih. Babasıyla bakışarak. "Acele et" dedi İdris geri oturmuştu. "Oğlum abinize yol gösterin." dedi Celal. Salih adamın peşine takılıp arka tarafa doğru yollandı.
Salih adamın gösterdiği kapıdan girip bekledi kısa bir süre. Ayak sesi uzaklaşınca sessizce dışarı çıkıp mutfak tarafına doğru yürüdü. Ortalıkta kimse yoktu. Kapıdan geçip etrafa bakındı kiler olduğunu tahmin ettiği bir kapak vardı. Sessiz olmaya özen göstererek kaldırdı. Aşağı inen bir merdiven vardı. İki basamak inmişti ki ses duyunca durdu. Zincir sesleri geliyordu. Görmeye çalıştı ama açı dardı. Zamanı daralıyordu. İyice kulak kabarttı ama başka bir şey duyamadı. Tam yukarı dönmüştü ki "Elbet çıkacağım lan ben buradan o zaman göstereceğim sana." diyen Sarp'ın sesini duydu. Adamın geldiğini anlayınca aceleyle geri döndü.
"Senin oğlan epeydir tutuyordu herhalde." dedi Celal gülerek. İdris'te gülümseme ile karşılık verdi. İçten içe telaşlanıyordu. "Oğlum gidin bakın abinize." dedi Celal adamlarına dönerek. Tam kapıya yönelmişlerdi ki Salih ellerini kurulayarak girdi içeri "Yavv ben baya baya bozmuşum motoru." dedi gülerek. "Hadi o zaman daha fazla rahatsızlık vermeyelim biz. Celal görüşürüz Çukur'a da gel bir ara çayımız hep tazedir." dedi elini uzatırken İdris. "Gelmez miyim yaaavv açma arayı İdris Babaaaa." dedi adam gülerek.
"Nerede kaldılar üç saatim kaldı." dedi Gece stresten tırnaklarını kemiriyordu. O sırada kapıda göründü İdris ve Salih. "Arabalara binin." dedi İdris daha çok emirdi bu. Sessizce dağıldılar. İdris 'in volvosu birkaç km sonra sağa çekip durunca diğerleri de onu izledi. "Çocuk aşağıda zincirlenmiş." dedi Salih. "Vay anasını yaa." dedi Kemal. "Celal saklıyor oğlanı. " diye söylendi İdris. "Almam lazım baba Yamaç'ı kurtarmam lazım. Sarp'ı da kurtarmam lazım. Ben .. Ben ne yapacağım?" dedi Gece Kemal'e dönerek. "Bir şey bulacağız." dedi Salih. O sırada Cumali silahını çıkardı "Taktik maktik yok bam bam bam." dedi. "Riskli Celal kurttur. Şimdiden dikmiştir kapıya bir sürü adam." dedi İdris. Gece volta atıyordu. "Ne yapacağız?" dedi aslında kendi kendine konuşuyordu. Sonra birden durdu parmağını şıklattı. "Aliço" dedi "Aliço'yu bulun bana."