81.BÖLÜM
Gece Çukur'u tepeden gören bir yerde oturmuş sessizce ağlıyordu. Yamaç'ın tavrına anlam veremiyor ve çok üzülüyordu. Yaptığı her şey onun içindi ama ne yaparsa yapsın sonunda beraber olacaklarına hepten uzaklaşıyorlardı sanki. "Aptal." Dedi kendi kendine. "Aptalsın kızım sen adamın umurunda değilsin." Eliyle gözyaşlarını silip telefonunu çıkardı. Aylardır her bunaldığında yaptığı gibi Sarp'ın numarasını tuşladı. Operatör her zaman ki gibi aradığınız kişiye ulaşılamıyor uyarısını verdikten sonra sinyal sesiyle birlikte sesli mesaj bırakmak için konuşmaya başladı. "Offf Sarp nerdesin? İster bencillik de ister başka bir şey çok özledim seni çok ihtiyacım var sana her neydeysen çık gel. Ya da söyle ben geleyim yanına." Yutkunup boğazını temizledikten sonra devam etti "Çünkü burada işler hiç iyi gitmiyor. Yamaç artık beni sevmiyor ne yaparsam yapayım olmuyor işte biz eski biz olamıyoruz." Susup gözyaşlarını sildi. "Ara beni." Diyerek kapattı telefonu. Ellerini yeniden yüzüne kapatmıştı ki kucağındaki telefon titreyince yabancı bir numaranın aradığını görüp heyecanla açıp "Sarp." Dedi ama arayan hiç beklemediği biriydi. "Güneş ben konuşalım mı biraz." Dedi kız sakince. Gece öfkesini bastırmak için derin derin nefesler aldı "Ne konuşacağız? Yamaç'ı nasıl kandırdığını mı anlatacaksın bana?" dedi gülmeye çalışarak. "Gece evdeyim bekliyorum lütfen neyse mevzu birlikte çözelim neticede ikimizde Yamaç'ın iyiliğini istiyoruz. Bekliyorum." Deyip kapattı telefonu Güneş. Saçındaki havluyu çıkarıp kendini koltuğa bıraktı. Yamaç'a söyledikleri yalan değildi. Bunca zaman Nazım'ın kahrını kardeşine kavuşma umuduyla çekmişti. Ne istediyse hep bu uğurda yapmıştı ama artık umudunu kaybetmişti Nazım onu bu şekilde kullanmaya devam ettikçe İhsan'I zaten ona vermeyecekti. En azından sevdiği adama yardım edebilirdi ve bunu Gece ile yapabilirdi.
Yamaç Salih'in yanından çıktıktan sonra kendini Kemal ve Metin ile birlikte meyhanede bulmuştu. Üst üste yuvarladı rakı günlerdir gerilen sinirlerini laçkalaştırmış içtikçe içiyordu."Abi yavaş mı gitsen?" dedi Metin boşalan kadehe bakarak. "Doldur Metin'İm doldur kardeşim battım zaten batacağım kadar bir de böyle batayım." Dedi dili döndüğünce.
Gece evin kapısına geldiğinde Güneş zili çalmasını beklemeden direk açtı kapıyı. Sabah yumruk yumruğa kavga eden iki kadın şimdi karşılıklı oturuyordu. Gece yan gözle süzdü kızı. Güneş duşunu almış makyajını yapmış sürmüş sürüştürmüş oldukça hoş görünüyordu. Gece pencere camına yansıyan kendi görüntüsüne baktığında istemsiz rahatsız hissetti. Saçları darmadağınıktı. Üzerindeki tişörtün yakasında ve kaşının kenarında hala kan izleri duruyordu. Ceketinin fermuarını çekip saçlarını olabildiğince düzeltti. "Çay yaptım taze içelim birer bardak malum yoğun bir gündü." Dedi Güneş çekinerek. Gece elinde olmadan güldü. "Mazoşist misin? Daha birkaç saat önce birbirimizi öldürüyorduk biz." Dedi. Güneş'te gülmeye başlamıştı. "Ben... düşündüğü kadar kötü biri değilim. " dedikten sonra koltukta dikleşip gözlerini Gece'nin derin mavi gözlerine dikti "Sen neden bu işlerin içindesin Gece?" diye sordu. "Sevdiklerim için." Diye yanıtladı Gece. Güneş kafasını salladı "İşte tamda bu yüzden bende bugün şuan buradayım." Dedi. Gece tek kaşını kaldırıp baktı kıza "Nazım'ı çok uzun yıllardır tanıyorum. Babam Baykal Bey'in sağ kolu gibi bir şeydi. Annem de evin işlerine bakardı. Üniversiteye başladığım yıl Nazım ile tanıştık. Tabi babasının Baykal Bey olduğunu çok sonra öğrendim. Eve gelip giden avukat ordusunun içinde stajyer falan sanıyorum. Tesadüf o ki aynı kampüsteyiz birde. Ne yalan söylim bir ara gönlüm kaymadı da değil. " durup bardaklara çay doldurdu. "Eeee sonra?" diye sordu Gece sabırsızca. "Sonra bir gün okuldan çıktım Nazım bahçede yüzünden düşen bin parça anladım birşeyler olduğunu ama tabi soramadım bile. Eve baskın olmuş annem babam." Gözüne dolan yaşları kibarca sildi "İhsan... kardeşim hepsi ölmüş. Delirdim tabi öyle laf ta değil ha baya delirdim bildiğin tımarhanede yattım aylarca. Sonra işte iki sene kadar önce Nazım çıktı geldi. Elinde bir fotoğraf....İhsan'ın. kurtulmuş meğer." Ağlamaya başlamıştı Güneş.