BÖLÜM 10
Gece telaşla Yamaç'ın yanına koştu. Korkuyla silkeledi adamı. Gece'ye bir ömür gibi gelen bir kaç saniyenin sonunda Yamaç tek gözünü açıp kıza baktı "Bu sefer kesin öldüm sanırsam. Sende zebanim misin?" dedi. "He canım huri kalmamıştı beni gönderdiler." dedi kız tuttuğu nefesini bırakırken. " Ayağa kalkabilecek misin şakacı çocuk?" diye sordu. Yamaç elini kıza uzattı. Destek alarak doğruldu. Gece Yamaç'ın kolunu omzuna alarak adamı kendine yasladı "Ya ben hep seni taşımak zorunda mıyım acaba?" diye söylenerek kapıya kadar geldiler. Gece Yamaç'ı dışarı çıkmadan polis görünümlü iki Çukur gencine devretti. "Alın bunları da alın bindirin minibüslere." diyerek ellerini arkasında birleştirdi. "Azer Beyciğim sizin kışlık konserveleri de topladık ama kusura bakmayacaksın artık ." dedi. Tüm adamları toplanıp minibüslere bindirilen Azer çok şaşkın ve gergindi. Gece etrafı süzdü. Çukur tayfası ayrı bir minibüse bindirilmiş hepsi sağlamdı. Azer 'in bütün adamları kelepçelenmiş ve arabalara doldurulmuştu. Polislerden biri "Buradaki işimiz tamam Baş komiserim" dedi. Gece kafasıyla onaylayıp Azer'in yanına yürüdü. Aralarında birkaç adım kalacak şekilde karşısına geçip durdu. "Omzun nasıl? " diye sordu adama. Azer afalladı. "Omzun... Omzun yani bence omzundan vurdum. Gerçi yumruklar atabildiğine göre sıyırtmışız anlaşılan " dedi. Azer olayları kavramaya başlamıştı. " Seeeeennn" dedi gittikçe yükselen bir öfkeyle. O sırada adamları ve kardeşi Yılmaz 'ın olduğu araçların kapıları kilitlendi. Gece önce şapkasını çıkarıp saçlarını havalandırdı sonra gözlükleri indirdi. " Gece Karadağlı canım ben memnun oldum." dedi ses tonu mimikleri o kadar kışkırtıcıydı ki Azer öfkeden beyninin yandığını hissetti. "Laaaaannnn!" diye haykırıp kıza doğru yürüdü. Gece parmağını salladı. "Yerinde olsam bunu yapmazdım ."dedi. Elini pantolonuna sürtüp üzerindeki kapatıcıyı temizledikten sonra orta parmağındaki çukur dövmesini ortaya çıkardı. Parmağını Azer'e doğru hareket çeker gibi yapıp ritimli bir ıslık öttürdü. O sırada bir kurşun adam ve kızın tam ortasında yere saplandı. Azer korkuyla geri sıçrarken Gece çelik gibi dimdik duruyordu. "Neyse Azer'ciğim daha fazla tutmayalım biz seni daha saatli bomba kurulu, kapıları kilitli bir araçtan elleri kelepçeli kardeşini adamlarını kurtaracaksın ama söz bir ara çaya da geliriz." diyerek geri geri minibüse doğru gidip bindi. Araç çalışınca kapıya vurup bağırdı "Devam etttttt...."
Gece ve Yamaç birlikte kahveye girdiler. "Meke şu sobayı bir alevle hemen. Medet sende çay limon ıhlamur ne varsa kaynat." dedi kız. Yamaç geçip sobanın arkasına oturmuştu titremesi geçmişti ama rengi hala bembeyaz dudakları mosmordu. " Hastaneye gitmedin eyvallah bari eve giyseydik." diye yakındı Gece. "Tamam iyiyim ben." diye karşılık verdi Yamaç sırtındaki battaniyeyi gevşetirken. Medet hızlıca hazırladığı ıhlamuru Yamaç'ın önüne koydu. "Limon da sık abi bol bol." dedi. Başlarında dikilmiş duruyordu. Gece gözlerini adama dikti ama Medet farkında bile değildi. Yamaç güldü "Medet bize bir müsaade etsene." dedi. Adam durumun farkına şimdi varmıştı "Haaa pardon abim." diyerek çıktı dışarı.
Yamaç ıhlamurundan bir yudum aldı. "Bizim işimize karışmayacaksın." dedi gözlerini Gece'ye dikerek. Kız bunu beklediğinden ne sinirlendi ne de şaşırdı. "Gece... Gece'm... Yapma! Tamam hadi önceki gün denk geldi bugün planlı programlı daldın eve ya fark edilseydin? Ya çocuklardan biri bir hata yapsaydı?" dedi. "Ya ben gelmeseydim? Ya ben o planı programı yapmasaydım?" diye karşılık verdi Gece. Yamaç biliyordu bu konuşmanın boşuna olduğunu ama yılmaya niyeti yoktu. Son iki yıl içerisinde çok fazla şey yaşamış, sevdiklerini bir bir kaybetmişti. "Sen gelmeseydin evet işimiz yaştı haklısın. Zaten nasıl düştüysek o tuzağa da .... Her neyse yapma Gece karışma." dedi tekrar, ses tonu değişmeye başlamıştı. "Karışırsam ne olacak Yamaçimo?" dedi Gece. Yamaç uzun zamandır duymadığı lakap karşısında gülümsedi. " Zorlama beni." dedi bunu kızgınlıktan daha çok yakınma gibi söylemişti. " Yamaç... Yamaç'ım ben bir şeye karışmıyorum aslına bakarsan... Ben sadece sevdiklerimi korudum koruyorum koruyacağım. Bu hep böyle olacak." dedi kız uzanıp Yamaç'ın ıhlamurundan içmişti bir yudum. Yamaç bu samimi hareket karşısında gülümsemekten alıkoyamadı kendini. Bir an aklı ilk gençlik günlerine gitti. Yamaç o olmadan hiç bir şey yiyip içemezdi. Çikolatası, cipsi, kolası elinde ne görse tırtıklardı mutlaka kız. "Ne yapayım silahına mı el koyayım?" dedi adam "Başka bulurum." Dedi Gece. " Eve kilitlerim." diye karşılık verdi Yamaç. "Kaçarım." diyerek omuz silkti Gece. "Kimsenin seninle konuşmasına yardım etmesine izin vermem." öne doğru eğilip yüzünü Yamaç'a yaklaştırdı Gece " Evvelallah kimseye ihtiyacım yok benim." dedi Gece. "Mahalleden uzaklaştırırım. Adımını atamazsın." dedi Yamaç.
Başta tatlı bir atışma gibi giden konu açık tehtitleşmeye dönmüştü. Yamaç 'ın son kozu karşısında bir şey diyemedi Gece. Sessizliği Yamaç bozdu "Ben artık birini daha kaybetmek istemiyorum. .... Hele hele seni." dedi. Gece tepkisiz kaldı. "Kızma bana." diye devam etti adam ama Gece çoktan alacağı mesajı almıştı ayağa kalktı bardağı alıp ocağın arkasına geçti. Yamaç bu tavrı biliyordu kırılmıştı Gece ama onu kırmadan vazgeçiremeyeceğini de çok iyi biliyordu o yüzden sesini çıkarmadı. Kız bardağı doldurup geri geldi. Limon dilimlerinin olduğu çay tabağını bardağın yanına koydu. "Doldur hepsini içine ancak toparlarsın." dedi montunu giyip dışarı çıktı. Boğazı düğümlenmiş acı göğsüne oturmuştu sanki. Köşeyi dönünce telefonunu çıkardı. Karşı taraf üçüncü çalışın sonunda cevapladı "Teklifini düşündüm haklıydın sen geliyorum yanına çekelim şu Koçovalı'ların ipini." dedi...