Bölüm 115

435 20 13
                                    

115.BÖLÜM
Bölüm Şarkısı : Musa Eroğlu/Telli Turnam
​Gece ve Yamaç Haluk Çetiner'in Kanlıca sırtlarındaki evinin bahçesine girdiklerinde hava kararmaya yüz tutmuştu. Kapıya doğru yürürlerken bahçenin içindeki küçük serada yanan ışık ilişince gözlerine o tarafa yöneldiler. Elindeki tabakları küçük masaya bırakıp arkasını dönen Haluk gençleri görünce içten bir nida attı "Hahhh geldiniz mi gençler. Geç kaldınız yavvv" diyerek yanlarına gelip tek tek sarıldı ikisine de. "Trafik malum." Dedi Yamaç elini adamın omzuna koyarak. "Yaaa hep bir koşturmaca hep bir telaş zaten geçin buyurun sofra hazır." Diyerek hemen arkasındaki masayı işaret etti adam. Montlarını çıkarıp yan yana oturdular. Elindeki son mezeyi de masaya yerleştirip sandalyesine oturdu Haluk. "Başımız sağolsun." Dedi bakışlarını kaçırmış sesi düşmüştü. Gece ve Yamaç sadece kafalarını sallamakla yetindiler.
Adam uzanıp Yamaç'ın önündeki kadehi aldı. Hemen hemen tümüne rakı doldurup bir iki damla suyla beyazlattıktan sonra delikanlıya uzattı "İdris böyle içerdi." Diyerek. Yamaç eli titreyerek aldı bardağı. Ardından Gece'ye döndü. Bardağın üçte birine rakı koyup üzerine su doldurdu. "Paşam da bu kadarcık doldurur bundan üç tane içtikten sonra pilot olurdu ama o hani var ya bir uçağı deposunda ancak ona." Diyerek güldü adam. Gece kalbine bir bıçak saplanmış gibi hissetti o an. Babasının göz bebeği deposuna, uçağına çok uzun zamandır uğramadığını fark etmişti.
"Eeee hangi rüzgar attı sizi gençler anlatın bakalım." Dedi Haluk kendi kadehini de doldurmuş sürahiyi kenara bırakıyordu. "Haluk amca biz başımızdaki bu bela kim onu anlamaya çalışıyoruz. Öğrenebileceğimiz bir sen kaldın." Dedi Yamaç. Haluk bir yudum içip "Enver'miş. Enver Tekinoğlu?" dedi sorarcasına. Gece başıyla onayladı adamı. "Annemin dediğine göre geçmişte babalarımızla berabermiş bu adam. Ne olup ne bittiyse ki Narin annemin de adı geçiyor buralara gelmiş mevzu. Belki sen bilirsin belki sen bize bir yol gösterirsin dedik." Dedi Yamaç. Haluk bir süre sessiz kaldı. Ardından masanın köşesindeki radyonun tuşuna bastı. İçli bir bağlama sesi doldurdu kulaklarını. "İdris,Mücahit,Cihangir ve Enver ... Sarı Enver." Dedi Haluk. Gece ve Yamaç birbirlerine bakıp adamın konuşmasını bekledi. Haluk usul usul hareket ediyordu. Kendisine yeni bir içki doldurup konuşmaya başladı.
"Çukur'un yeni yeni palazlandığı zamanlar. Bu dördü şimdinin tabiriyle sıkı kanka. İdris akıllı iş bilen adam nerde ne yapacak ne olacak nasıl olacak biliyor. Yeri gelince bileğini sakınmıyor kimseden. Mücahit ile Cihangir gözleri karaaa önlerinde çığ olsa duramaz. Enver bunlara göre daha sakin daha geri planda ama çok zeki... fazla zeki. Keskin sirke küpüne zarar işte bu aklı bir zaman sonra başka işlerde kullanmaya başladı bu Sarı Enver. " Yamaç "Uyuşturucu." Diyerek araya girdi. Haluk ağır ağır salladı kafasını onaylar anlamda.
"Uzunca bir süre sessiz sedasız yürütmüş işini. Kolay mı İdris'in kanatları altında bir Allah'ın kulu laf edemez ona. Eli para tutmaya başlayınca ufak ufak sorun çıkarmaya başladı tabi. Niyeti İdris'i devirip kendi krallığını kurmak. Ama o ara hesapta olmayan başka bir şey çıktı." Dedi ardından radyoda çalan türküye eşlik etti "Telli turnam selam götür sevdiğimin diyarına diyarına... o zamanlar Hacı Murat bir arabası var radyoyu açıyor bu türkü dilinde dolanıyor Çukur sokaklarında. Hani çeşme var ya yukarda oradan dolanıp dolanıp geliyor." Dedi adam gülümseyerek.
"Annemin evi." Dedi Gece buruk bir sesle. "Ya Narin'in evi. .. Narin mahallenin en güzel kızı. Böyle aynı senin gibi camdan gözleri var. Belinde saçları adı gibi narin işte." Dedi adam. Yamaç dönüp karısına baktı. "Meğer Narin'e yanmış gönlü. Niyeti uyuşturucudan parayı vurup Çukur'un da başına geçip kızın gönlüne girmek. Ama bilmiyor ki Narin'in gözü ne parada ne iktidarda Narin yanmış Çukur'un paşasına." Durup rakısını tazeledi Haluk.
"Babam." Diye mırıldandı Gece. "Cihangir tam bir hovarda. Yakışıklı namlı adam nerde akşam orda sabah diyor. Görmüyor kimseyi. Ama Narin için için eriyor. Bir akşam sarhoş zil zurna evinin yolunu bulmaya çalışıyor bizimki Narin pencereden izliyor onu. Ama görsen ayakta duracak hali yok. Diyeceksin nereden biliyorsun oradayım bende okul harçlığımı çıkaracağım ya gece taksiye çıkıyorum eve uğramış yemek yiyorum. Neyse ben tam ayaklanacağım annen çıktı geldi. Girdi koluna epey boğuştular anahtar bulmaya ama başardılar girdiler eve. Ben tabi çıktım gittim işe. Sabah dönüyorum eve gireceğim Narin çıktı karşı evden. Yazması elinde saçları dağılmış rüzgarda savruluyor yüzünde bir gülümseme... ahhhh aşk ahhh.."
Bir damla yaş süzüldü Gece'nin yanaklarından. " Neyse gel zaman git zaman bir duyduk Narin ile Cihangir evleniyor. Ama Paşamın yüzünden düşen bin parça. Meğer sen çıkmışsın yola." Dedi Haluk Gece'ye doğru parmağını sallayarak. "Tabi delikanlı adama yakışmaz yarı yolda bırakamaz Narin'i. Haber salındı yedi düvele düğün var. Kızılca kıyamet ondan sonra koptu. O sıra kim öttüyse İdris bu Enver'in ne haltlar yediğini öğreniyor. Geçmişin hatırına canına dokunmuyor topla pılını pırtını yoluna bak diyor. Hatta yerin yurdunu bulmadan aileni almaya gelme diyor onların suçu yok neticede. Ha bu arada bu Enver'in birde oğlu var beş altı yaşlarında. Hanımı doğumda ölmüş.   Neyse işte Enver hem Çukur'dan kovuluyor hem Narin'le Paşa'yı öğreniyor çıldırıyor. Bir iki bir şeyler yapıyor ama kolaylıkla def ediyor bizimkiler. Aradan yedi ay geçiyor. Narin karnı burnunda annesine geliyor bir gün eve dönerken Cihangir almaya gelecek. Saati yaklaşınca iniyor sokağa gebelik hali duramıyor yerinde sokak boyu adımlamaya başlıyor.
Enver tetikte sessiz sedasız anasını bacını doldurmuş arabaya ama aklı Narin'in de beklediği fırsatta böylece geliyor işte ayağına minibüse attığı gibi kızı basıyorlar gaza. Tabi Cihangir son anda fark edip düşüyor peşlerine. Kaç kovala derken o melun kaza oluyor. O pestile dönen arabadan son anda seni alıp atlıyor aşağı Enver. Bak öyle büyük aşk ha! Küçücük evladı dururken Narin'i kurtarıyor yani seni." Diyerek doğruca Gece'nin gözlerine baktı adam. Gece kirpiklerinde akmaya hazır bekleyen yaşları tutamadı daha fazla.
"Herkes ölüyor o gece. Narin'in sancısı tutup Cihangir'in de yaklaştığını gören Enver kaçıp gidiyor mecburen. Uzunca bir süre herkes Enver'i de orda öldü biliyordu ama işte hala hayatta maalesef kerkenez." Rakısından büyükçe bir yudum aldı Haluk. "Velhasıl kelam o günlerin kinini güttüğü belli. Güçlenmiş ülkedeki sayılı adamlardan olmuş. Şirketlerini de paravan yürütmüş hep adı duyulmadı hiç. Ta ki İdris 'de bu dünyadan göçene kadar." Dedi. Yamaç irkilmişti. "Meydanın ona kaldığını düşünüp dirildi birden pezevenk." Diyerek arkasına yaslandı adam. "Peki biz bu adamı nasıl bulacağız? Nerede arayacağız? En önemlisi nasıl durduracağız Haluk amca?" diye sordu Yamaç.
"Adına kayıtlı birkaç yer var ama sadece adı geçiyor bence uğradığı yok. Hiçbir özel mülk kayıtlı değil. Adam resmen hayalet. Yalnız bir yeğeni var Asaf. Bu kardeşi Halil'in oğlu. Onu da zaten baban hakka yollamış zamanında." Dedi Haluk. Asaf 'ın adı geçince Gece yüzünü buruşturdu. Yamaç göz ucuyla karısının tepkisini izlemişti. "Evet o konuyu biliyoruz." Dedi Gece hızlıca. "Heh işte onu biraz araştırdım. Askere falan gitmemiş. Takım taklavat da sorun varmış." Dedi adam sesini kısarak. Yamaç kaşlarını çatıp baktı adama "Yavv anlasana işte hadımmış." Dedi Haluk hınzırca. Yamaç şaşırmıştı.
"Onun birkaç hastane kaydı falan var o kadar sonrasında yurt dışına atmış kapağı oda." Dedi adam. Ardından ciddileşti "Ben size bu adamı nasıl bulursunuz bir yol bulacağım eşe dosta haber saldım. Ama kolay olmayacak oğlum. Zor... çok zor olacak bu adamı devirmek." Dedi Haluk. Yamaç aynı ciddiyetle konuştu "Zoru kolayı yok bu adam benim aileme büyük tehlike sesi çıkmadıkça diken üstünde oturuyoruz hepimiz. Bir nihayete ermeli bu konu" dedi. Konuşmadan iyice gerilen Gece "Haluk amca lavabo neredeydi?" diyerek ayrılınca masadan Yamaç hemen adama döndü. "Bu Asaf ne zaman yatmış hastanede?" diye sordu çabucak. Haluk gözlüklerini takıp telefonunu açtı. Birkaç fotoğraf açıp inceledi "Mayıssss... 2008" deyince adam Yamaç'ın yüzü iyice bulutlandı. İpuçları bir bir yerine oturuyordu kafasında.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin