77. Bölüm
Güneş sehpanın üzerinde titreyen telefonun sesiyle sıçrayarak uyandı. Yamaç ın yanında uyuya kalmıştı. Saçlarını geri atıp telefona uzandı. Arayan Nazım'dı. Dünden bu yana dördüncü aramasıydı bu. Ama onunla konuşmak istemiyordu. Hele hele Yamaç yanındayken ve bu kadar ilerlemişken. Telefonu sessize alıp geri bıraktıktan sonra dönüp Yamaç a baktı. Ter damlacıkları dolan alnını sıvazlayıp üzerindeki battaniyeyi araladı. "Nasıl olacak? Nasıl yoluna girecek her şey bilmiyorum ama sen benim şansımsın." Dedi adamın yüzünü okşarken.
Gece hastaneye girdiğinde vedalaşan Damla ve Cumali ile karşılaştı. "Karabatak bir oradasın bir burada. Ne işler çeviriyorsun yine?" dedi Cumali tatlı sert. "Yok abi ne çeviricem." Dedi Gece adama bakmadan. Cumali kızı kendine çekip göğsüne bastırdı. "Abiler kardeşlerine kızar. Yeri gelir onlar zarar görmesin diye kalbini de kırar hatta kafasını bile kırdığı durumlar olabilir." Yavaşça kendinden ayırıp omuzlarından tuttu "Ben hep ne derim size?" diye sordu. Gece gülümsedi "Ölmeyin. Ölürseniz çok pis döverim." Dedi. "Hahh işte ben ne yapıyorsam sizi dövmemek için yapıyorum. Benim kafam sizinki kadar alengirli işlere çalışmıyor elimden bu kadarı geliyor." Dedi adam. "Eyvallah abi ben biliyorum neyi neden yapıyorsun. Kırgınlık alınganlık falan yok kardeşler abilerine küsmez." Dedi Gece. "Sevindim. Ben kahveye geçiyorum gelecek misin?" diye sordu Cumali. "Ben bir Salih abiye bakayım. Saadet ablamı göreyim." Dedi Gece Damla'nın koluna girerken. Cumali kadınları selamlayıp uzaklaşınca kol kola yoğun bakım katına doğru yürüdüler. "Var mı bir gelişme?" diye sordu Gece. Damla kafasını salladı "Yok fonksiyonlar normal de korktukları şeyler var uyandırmıyorlar." Dedi Damla. O esnada kata gelmişlerdi Gece Saadet ile göz göze gelince durdu. Perişan haldeydi kadın. Usulca yanına gidip ellerini avuçlarına aldı. Uzunca bir süre öylece oturdular. "İdris nerede?" diye sordu Gece sessizce. "Eve götürdü annem yavrum hasta zaten." Diye cevapladı kadın. "Nasıl oldu? Yani sen nasıl öğrendin?" dedi Gece yeniden. Bu durumdan nefret ediyordu ama Salih'in bilip bilmediğinden emin olmaya çalışıyordu."Biz hastanedeydik zaten. İdris ateşlenmişti." Dedi Saadet. Öylesine düzdü ki sesi Gece'nin kalbine ağrılar saplanıyordu. "Eve gelmiş belliydi bilgisayarı falan açmış. Ben diğer evdeydim görmedim. Sonra geldim oğlanı yatırdım bilgisayarı toplayacaktım. Bir cd vardı bu ne falan derken İdris ağlamaya başladı kaptık hastaneye geldik. Kapının girişinde........... önümden kanlar içinde sedyede geçti." Ağlamaya başlamıştı yeniden. Gece hem üzüntüden hem öfkeden sıktı dişlerini. "Ne cd si?" diye sordu. "Bilmiyorum Vartolu'ya yazıyordu üzerinde." Dedi kadın sonra birden "Ne cd si ki o?" diye sordu endişe ile. "Bilmem." Diye geçiştirdi Gece ama Güneş'e olan şüphesi daha da artmıştı. "Yamaç nerede? Salih onu ne çok sever neden gelmiyor buraya?" diye sordu Saadet kırgınlıkla. "O yüzden gelmiyor ya. Çok korkmuş endişeli. Kimin yaptığı ile uğraşıyor. Salih uyanmadan gelir." Dedi Gece içtenlikle.
Yamaç gözlerini açtığında hava kararmak üzereydi. Yavaşça doğrulup geri yaslandı. "Uyandın mı?" diye sordu karşı koltukta oturan Güneş. Yamaç kızı görünce toparlandı. "Ben, teşekkür ederim zahmet verdim sana." Dedi mahcubiyetle. "Olur mu öyle şey zevk benim için. Çorba yaptım sana getireyim." Diyerek ayağa kalkmıştı ki Güneş kapı çalındı. Kısa bir an bakıştılar. "Birini mi bekliyordun?" diye sordu Yamaç. Güneş kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır ama sorun yok Çukur'dayız." Diye göz kırparak kapıya yürüdü. Yamaç koltuğun üzerindeki kazağı giyip koridorun başında durdu. Güneş elinde kocaman bir çiçek buketiyle döndü içeri. "O ne?" diye sordu adam şaşırmıştı. "Bilmiyorum." Dedi Güneş aynı şaşkınlıkla. Çiçeği masanın üzerine koyup üzerindeki notu aldı. -Bu çiçekler eline ulaştıktan sonra 10 dakika içinde beni aramazsan kendim gelirim haberin olsun.-Nazım- kız notu bir iki defa üst üste okudu. Yüzünün şekli değişmişti. "Kimden o? Yüzün düştü. Rahatsız eden biri falan mı?" diye sordu Yamaç. "Haa şey yok bölümden arkadaşlar okula döndüm diye tebrik etmişler." Dedi Güneş panikle. Ardından notu pantolonun cebine tıkıştırıp sehpanın üzerindeki telefonu aldı. "Sen otur ben bir teşekkür mesajı atayım geliyorum hemen." Diyerek banyoya girdi.
"Sonunda." Diyerek daha ilk çalışta açmıştı Nazım telefonu. Sağ kolu alçıda olduğundan telefonu sol omzuna sıkıştırmış öyle konuşuyordu. Güneş musluğu sonuna kadar açıp ses çıkararak "Konuşamam anlamıyor musun sen Yamaç bende. Gitsin arayacağım." Dedi fısıltıyla. "Sen bu işi başaracaksın galiba. Aferin. Aramanı bekliyorum." Diyerek kapadı Nazım telefonu. Kız eline yüzüne su çarpıp toparlandıktan sonra çıktı banyodan. Yamaç giyinmiş holde onu bekliyordu. "Nereye?" diye sordu üzüntüyle Güneş. "Gitmem gerek. Teşekkür ederim zahmet verdim sana da bir sürü." Dedi Yamaç kızla göz teması kurmamaya özen gösteriyordu. "Gerçekten önemi yok ama iyileşseydin biraz daha." Dedi Güneş elini adamın alnına koyarak. Yamaç nazik bir hareketle kendini geri çekip kapıya uzandı. "İyiyim sağol. Görüşürüz." Diyerek kızın bir şey demesine fırsat vermeden dışarı çıktı.
Saadet Gece'nin omzunda uyuyakalmıştı. Gece ise kafasındaki türlü türlü düşüncelerle boşluğa dalıp gitmişti. Aliço gelip karşısında durunca kafasını sallayarak sıyrıldı düşüncelerinden. "Aliço'm hoş geldin." Dedi gülümsemeye çalışarak. Aliço Saadet'i göstererek "Çok üzgün çok." Dedi acıklı bir edayla. "Öyle Aliço'm ama sevinecek Salih abi iyileşsin oda sevinecek bizde." Dedi kız. Aliço kafasını salladı. "Dediğini yaptım Güzel Gece." Dedi. Gece heyecanlanmıştı. Hafifçe doğrulup karşı bankta oturan Karaca'dan yardım istedi. Kız gelip Gece'nin yerine otururken Gece hızla kalkıp Aliço'yu ileri doğru yürüttü. "Anlat dinliyorum." Dedi heyecanla. "Güneş Uzun. 27 Yaşında annesi Meryem babası Orhan kardeş, kardeş yok. Kandilli Kız Lisesi sonrası yok. Adres yok kayıt yok başka bilgi yok. " dedi Aliço bir çırpıda. "Nasıl yok üniversite falan?" diye sordu Gece. "Yok üniversite yok. 2013'den sonrası yok. Anne ölü baba ölü başka yok." Dedi Aliço yeniden. Gece çenesiyle oynuyordu. "Anladım. Aliço'm çöpler falan onlara baksan bi?" dedi çekinerek. "Bakarım bakarım. Salih uyanınca ara sen beni ben bakarım." Dedi adam. Gece her ne kadar kızdığını bilse de içtenlikle omzuna dokundu.Aliço ve Gece ayrılmıştı ki Yamaç girdi içeri. Kızı görünce adımları yavaşlasa da durmadan yoğun bakıma doğru devam etti. Saadet Yamaç'ı görünce yeniden bir ağlama dalgasına kapılmıştı. Yamaç Karaca'dan durum hakkında bilgi aldıktan sonra içerden çıkan doktorun yanına gitti. "Benim içeri girmem lazım." Dedi kendinden emin bir tavırla. "Mümkün değil Yamaç bey." Diye karşılık verdi doktor ama yılmadı "Çok önemli. Benim sesimi duyurmam lazım ona. Söylemem gereken şeyler var başka şansım olmayabilir." Dedi Yamaç yeniden. Yaşlı doktor Koçovalılardan çok çektiğinden daha fazla inatlaşmadı. Yamaç Saadet' e dönüp "Abla biliyorum bu senin hakkın ama..." derken kadın "Gir seni ayrı sever." Dedi. Birkaç dakika içinde Yamaç bir sürü elektronik aletin arasında yatan Salih'in baş ucunda duruyordu. "Ben vurulduğumda perişan olmuşsun öyle dediler. Şimdi olsa öyle üzülür müydün? " dedi ve devam etti "Sana savunma yapmayacağım babamın oğlu ben bunun acısını ağırlığını yaşadım yaşıyorum yaşayacağım var olduğum sürece bu böyle artık. Ben... ben ölmeyi denedim olmadı. Kaçtım kendi kendimi bitireyim gözünüze görünmeyeyim dedim olmadı. Lan insan insana bu acıyı yükler mi lan? Bu düşmanlığa bile sığmaz ama oldu bana yaptılar." Ağlıyordu artık. "Ama şimdi durup bir adım öteden bakınca ben sen ağlama oğluna karına Cumali Selim çocuklarına eşlerine ağlamasın diye yaptım. Yaptırıldım o yaptırdı. Yap dedi oğlum yaparsın dedi. " dizleri üstüne çökmüştü. "Salih ben yaptım ben ama yap dedi yaparsın aslan oğlum dedi. sen yapmazsan ben yapıcam dedi. ben dedi yaşadım yaşayacağımı dedi. 3-2-1 dııııııııııııııııııt." Yamaç kontrolünü kaybetmeye başlamıştı. Gece ünitenin penceresinden endişeyle izliyordu. "Ben yaptım Salih ben yaptım babamın oğlu." Diye ağlıyordu . O sırada Gece'nin gözü Salih'in önce eline sonra ayağına takıldı. Adamın parmakları oynuyordu. Neşeyle çığlık attı. "Doktor oynattı elini oynattı ayağını oynattı valla oynattı." Dedi kapıda duran doktora. Kurşunun omur ilik yakınında olması sebebiyle felçten korkuyorlardı. Hemşireler güçlükle Yamaç'ı dışarı çıkarırken hiç beklenmeyen bir şekilde Salih'te gözlerini açmıştı.