Bölüm 17

1.1K 42 10
                                    


​Salih kalabalığın içinde Yamaç'ı arıyordu. Bahçeye çıktığını görünce koşarak arkasından gitti. "Babamın oğlu baksana bir." diyerek koluna girdi. Yamaç bitkindi. Göz altları torba olmuş saçları alnına dökülmüştü. "Bak nedir ne değildir bilmiyorum ama bu Gece'de bir hal var." dedi Salih. Yamaç birden canlandı abisinin kolundan tutup köşeye çekti. "Dün gece her yerden çıkması bugün garip garip bakmaları falan... az önce de evden kaçtı. Arka taraftan tellerin altından." dedi. Yamaç biraz durdu. "Ben... onu ben halledeceğim sen şimdilik kimseye bir şey deme." diyerek adamın omzunu tuttu. Salih peki dercesine salladı kafasını. Yamaç ceketini geçirdi üstüne arabaya doğru yürürken "Sen nereye bu haldeyken?" diye sordu Salih. " Buraları idare et sen. Az bir işim var halledip geleceğim." diyerek araca binip gitti Yamaç.


​Gece fabrikaya gelmiş Yücel'i bekliyordu. Yerdeki kana bakmamaya özen gösteriyor ama gözü dönüp dolaşıp kana takılı kalıyordu. "Geçecek" dedi arkasından yaklaşan Yücel. "Bir süre çok acıtacak. Rüyalarına girecek ama geçecek. Birini öldürmek hele hele yakınını kolay iş değil." dedi. Gece asma katın merdivenlerine doğru yürüyüp oturdu. "Tamam beni ikna ettin. Kanıtladın. Azer'i o sürüngeni gaza getirdin. Öyle böyle girdik bir yola ama bu yol en nihayetinde senin açtığın bir yol... Neden?" dedi Gece. Yücel kızı süzdü ardından gelip yanına oturdu. "Sena'nın öldüğü yer... Büyük ablam ... O pavyonda boğularak öldürüldü... Akşın..." Gece kafasını çevirdi aniden parmağını kaldırıp "Sakın!" dedi. "Küçük ablam oradan attı kendini denize... Burası ortanca abim kalbine tek kurşun... Selim gibi." dedi adam. Gece konuşmadı. "Hepsi tek bir isime çıktı. İdris Koçovalı... Hepsinin katili o. Altı kardeştik biz ben en küçükleriyim. Annem babam... Yok ettiler hepsini... Ve ben hepsinin ölümünü izledim. Bir tek ben kaldım. Şimdi bende aynısını onlara yaşatacağım. Bende aynısını Yamaç'a izleteceğim. Ama o şanslı ben bunları izlerken küçücük bir çocuktum elimden hiçbir şey gelmedi onun yine bir şansı var." Gece bakışlarını yanında oturan adama dikti. "İster inan ister inanma." dedi Yücel. Gece dudaklarını ısırıp kafasını geri attı. "Şimdi ne yapacağız peki?" diye sordu. "Şimdi iki abim annem ve babam kaldı... Cumali, Salih, İdris ve Yamaç" dedi Yücel. "Asla tamamlayamayız. Mümkünatı yok birinden birinde sobeleniriz." Dedi Gece. "Ensendeler Yücel. Sen farkında değilsin ama adım adım yaklaşıyorlar... Başkası var mı?" diye sordu kız. Yücel sorar gözlerle baktı. "Senden başkası ailenden çevrenden ne bilim oğlun kızın eşin... Sana bir şey olursa bu işi üstlenecek." Yücel ayağa kalktı yüzü asılmıştı "Gerek yok bana bir şey olmayacak. Hem bana bir şey olsa bile önemi yok ki öldüğüm yerde biter dava kalanlar kendi bilir." Dedi. Gece ellerini saçlarında gezdirdi. "Peki... arayı açamayız sıradaki?" diye sordu. "Benden haber bekle" deyip uzaklaştı Yücel.

​Gece eve döndüğünde bütün ışıklar yanıyor dua okuyan, ellerinde yemek taşıyan insanlar girip çıkıyordu bahçeye. Kapıda Yamaç'la karşılaştı. Adam kıza kısa bir bakış atıp çalışma odasına yürüdü. Odaya girdiklerinde "Bekletmek olmaz İdris hem dinen de uygun değil." diyordu Emmi. İdris yorgun bakışlarını Yamaç'a çevirdi. "Az bir zaman daha lazım abiler. Bekleyelim hem annemin gönlü olsun hem dediği." Dedi Yamaç. "Neyimiz var sanki zamandan başka?" diye terslendi Cumali. "Bulmak üzereyim abi... Bu adam kim? Neden? Nerede? Niye yapıyor bize bunu?" diye cevapladı Yamaç. Gece ortamın gerginliğini kaldıramıyordu sessizce süzüldü dışarı. Kimseye görünmemeye özen göstererek çatıya tırmandı. Güvercinliğin önündeki boşluğa oturup derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatmış kendi ile mücadele ederken yanındaki hareketlenmeyi hissedip korkuyla gözlerini açtı. Gelen Yamaç'tı. Sessizce yanına oturup kafasını kızın dizlerine koydu. Gece adamın saçlarını okşadı. İkisi de ağlıyordu. Tek kelime konuşmadılar. "Geçecek" dedi en sonunda Gece sessizce. Yamaç kıza baktı uzun uzun. Kız eğilip saçlarından öptü. Yamaç kızın kokusunu içine çekti. "Geçecek" dedi usulca oda...

Gece'nin titreyen telefonu ile ayrıldılar birbirlerinden. O esnada bahçeden de sesler yükselmeye başlamıştı. Yamaç apar topar aşağı koştu. "Mesaj at dedim sana öyle lap diye arama." diye bağırarak açtı telefonu. "Vaktimiz yok. Başlıyoruz " deyip kapadı Yücel. Gece panikledi yine kalbini ağzında hissediyordu birkaç kez derin nefes alıp aşağı koştu. Aşağıda panik havası hakimdi erkekler arabalara koşturuyordu. Gece ne yapacağını şaşırmıştı gözü Yamaç'ı aradı ama o çoktan gazlamıştı. Yücel yine yapmıştı planını timsah ve adamları mahalleye saldırmış depoları kahveyi birkaç evi yağmalıyordu. Dikkatleri dağılan Koçovalılar o panikle aile ve mahallelinin dolu olduğu evi boş bırakmışlardı. İkinci aşama olarak Azer'in adamları eve saldırmış Saadet ve Damla'yı almıştı. Gece dehşetle izliyordu olanları. "Söz vermiştin lan... Kadınlara dokunmamaya söz vermiştin." diye söylendi öfkeyle. Bu planın içinde olması gerekiyordu ama hiç bir şey bilgisi dahilinde değildi. Hırsla tuşladı numarayı "Ne yapıyorsun Allah aşkına? Neden benim haberim yok... Kaldım burada ne yapacağımı şaşırdım" diye bağırdı. "Sen haklıydın. Ensemdeler. Öleceksem  işimi yarım bırakmayacağım. Sinirlenme en güzel kısım senin göndereceğim adrese gel. Anne ve babama karşılık Cumali ve Salih." dedi. Gece dizlerinin tutmadığını hissetti hemen yanındaki arabaya yaslandı. Bu çok büyüktü beklediğinden çok daha büyük. Kontrolünü kaybettiğinin farkındaydı. Soğuk terler döküyordu. Arabaya bindi kontağı çevirdi o sırada adres mesajı da gelmişti. "Ne olacaksa olsun." deyip bastı gaza. O sırada Koçovalılar kahvehanenin camına asılmış siyah zarfların dehşetini yaşıyordu.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin