Gece 'nin ardından kahvedeki herkes de dağılmış Yamaç ve Salih yalnız kalmışlardı. Az önce İdris'in oturduğu yerde şimdi Yamaç oturuyordu. Medet masaya iki çay bırakıp dışarı çıktı. "Sen bu kıza haksızlık ediyor olabilir misin Yamaç'ım?" dedi Salih. Adam abisine sadece baktı. "Öyle bakma bana tamam bende bir şüphe ettim falan ama harbi kız, güzel kız, eğlenceli, neşeli kız... birlikte çok güzelsiniz be." dedi Salih. Yamaç kafasını masaya dayadı "Olmaz Vartolu olmaz. Sen kendinden pay biç. Saadet evde olduğu halde kapıda bir ton adam olmasına rağmen endişe etmiyor musun? " dedi. Salih kafasıyla onayladı kardeşini. "Gece durmaz. Ahaa gördün işte Yücel mevzusu ondan önce Azer sıkınca atlaması. Ben ona bir şey olursa dayanamam. İyi olsun yeter bana." diye devam etti Yamaç. "E bu kız madem böyle Roma'da başına bir iş gelmeyeceğini ne biliyoruz?" dedi Salih. "Orada en fazla pizzacının önüne park eden arabaların camını kırıp kavga ediyor. Mafyaya bulaşmıyor. Laboratuvara gidip dükkana geliyor sakin düzenli bir hayatı var gözüm hep üstünde zaten ama burada gözümün önündeyken hep tehlikede." Salih sustu kardeşine hak vermişti. "Ne deyim babamın oğlu ben sevdim bu kızı hepsi bir yana ben dün geceki Yamaç'ı sevdim. Ama sen öyle diyorsan..." dedi. Yamaç gözüyle karşılık verdi abisine "Hadi eve gidelim" diyerek kalktılar. Koçovalıların evinde akşam yemeği hazırlanıyordu. Karaca ile Ayşe sofrayı kuruyor Saadet ve Gece mutfakta yemek pişiriyordu. Gece ocağın başında durmuş çorbayı bir sağa bir sola doğru karıştırıp tencerenin içinde fırtınalar koparırken dalıp gitmişti.
Saadet 'in dürtmesi ile Sultan'ın kendisine seslendiğini fark etti. "Ha efendim anne." dedi şaşkın şaşkın. "Ohooo tamamen akşamdan kalma bu." dedi Sultan tezgahın başına gelmiş kızın yanında durmuştu. "Yok anne ya." dedi Gece tencereye odaklanarak. "Neyin var senin?" dedi kadın kızın yüzünü inceleyerek. "Bir şeyim yok iyiyim." dedi Gece yalandan gülümseyerek. "Kızım ben anlarım bir şey olmuş. Ne oldu de bakim?" dedi kadın ısrarla.Gece kepçeyi çıkarıp kenara koydu. "Yamaç... Mahalleye inmemi kahveye girmemi istemiyor. Devam edersem beni göndermekle tehdit etti." dedi. "E haklı kızım sende uslu durmuyorsun ki daha dün neler yaşadık." dedi Sultan. Gece gözlerini devirip yeniden çorbayı karıştırmaya döndü. "Terslenme hemen. Endişe ediyor senin için. İçinde bu dünyanın o ne olacağını biliyor son 6 ayda kaç kişi gömdü." Dedi kadın. Gece tepki vermedi. "Kızım yapma böyle inada bindirdikçe daha kötü olur. Sus şimdilik bir şey deme" diye devam etti. Gece bir şey demedi. O sırada kapı çalınca Sultan kızın omzuna sevecen bir şekilde vurup içeri gitti. Yemek sükunet içinde yendi. Yamaç ve Gece yan yana, göz göze gelmemeye aynı konu hakkında konuşmamaya özen göstererek bütün akşam eziyet çektiler.
Yatma vakti gelince herkes odalarına dağıldı. Saadet ve Gece kendi evlerine gelmişti. "Gelmiyor musun?" dedi kadın eşikte durmuş Gece'ye bakıyordu. "Sen gir abla hava çok güzel ben az oturacağım burada. Hani çay falan yaparsan da içerim." dedi Gece şımarıkça. Saadet güldü "İyi tamam İdris'i uyutayım yaparım." diyerek içeri girdi. Gece az ötedeki ağaca sırtını verip oturdu. O sırada odasına giren Yamaç pencereden kızı gördü. Çok geçmeden aşağı yanına gelip oturdu. "Ne yapıyorsun?" dedi kıza dönüp. "Şizofren misin lan sen? Psikopat gece başka gündüz başka davranıyorsun." dedi Gece sinirini saklama gereği görmeden. Yamaç güldü. "Gülüyor birde ruh hastası." dedi kız kalkmaya yeltenerek. Yamaç tutup kolundan geri oturttu. "Söylediklerimin, yaptıklarımın arkasındayım Gece Hanım. Ama bu durum seni sevmediğim seninle vakit geçirmekten hoşlanmadığım anlamına gelmez." dedi. "Ha beni sevdiğinden postalamaya çalışıyorsun yani." dedi Gece. Yamaç kafasını önüne eğdi bezgin bir şekilde. Bu defa ayağa kalkan oydu. Kızın elini eline alıp avcuna bir kurşun bıraktı. Eğilip saçlarından öpüp uzaklaştı. Gece gözleri dolu avucundaki kurşuna baktı.
Çukur'u terk etmelerinden beş altı ay kadar önceydi. Mahalle yine karışıktı silah sesleri sıkça duyuluyor insanlar evlerinden çıkmıyordu. Yamaç bütün gün Gece'yi aramış ama bulamamıştı. Meraktan çıldırmış kendini sokaklara atmıştı. En son Paşa'nın silah deposuna bakmak aklına gelmiş nefes nefese dalmıştı içeri. Gece silahların başına oturmuş sayım yapıyordu. Öfkeden gözü dönmüştü Yamaç'ın. Esti gürledi. Gece bir süre ses çıkarmasa da bir yerden sonra dayanamamış oda bağırmaya başlamış iş iyice kavgaya dönmüştü. Yamaç en sonunda kıza derdini anlatamayacağını anlayınca masanın üzerindeki kurşunlardan birini alıp "Sana bir şey olursa eğer bu kurşunu kendi kafama hiç tereddüt etmeden sıkarım anlıyor musun?" demişti. "Bu hep yanımda duracak... Unutma bu kurşunu Gece. Sen böyle davranmaya devam ettiğin sürece kullanmam yakındır." diyerek kurşunu avcunda sıkıp çıkıp gitmişti. Şimdi o kurşun yıllar sonra yine benzer sebeple çıkmıştı karşına. "Nereye gideyim be Yamaçimo nasıl gideyim?" dedi kendi kendine. Kendisine seslenen Saadet'in sesiyle toparlanıp eve girdi...