130.BÖLÜM
Aylin elinde çantası taksi durağına doğru yürüyordu. Arada çanta ağır geliyor durup soluklanıyordu. Cebinde titreyen telefonu fark edince durup sinirle çıkardı. "Ne var Asaf ne?" diye bağırarak. "Neredesin sen? Neden cevap.." derken adam "Plan falan yok Asaf. Vazgeçtim ben. Sana bol şans." Deyip telefonu tamamen kapadı. Asaf öfkeden deliye dönmüştü. "Seni bir bulayım bir bulayım seni." Derken gaza iyice yüklenmiş önündeki araçları sollayarak son sürat Çukur'a sürüyordu.
"Sarp." Diye bağırdı Gece kapıyı dördüncü kez çalarken ama cevap alamadı. Öfleyerek telefonunu çıkarıp adamın numarasını tuşladı. Bir iki çalışın sonunda zil sesinin içerden geldiğini anlayıp telaşlandı Gece. Köşede bulduğu odunla büyük demir kapının camını kırıp aşağı indirdi. Kırık parçalara dikkat ederek kolunu içeri sokup sürgüyü çekerek açtı. Silahının emniyeti indirip her an bir hamleye hazır içeri girdi ama ev boştu. Salona gelmiş silahını beline geri koyuyordu ki sehpanın üzerindeki ilaç kutuları dikkatini çekti. Büyüklü küçüklü bir sürü ilaç vardı. Eline alıp inceledi. "Bunlar ne için ki?" dedi kendi kendine. Sarp'ın halini son zamanlarda beğenmiyordu zaten. Bir terslik olduğu belliydi. Kanepeye çöküp telefonunu çıkardı. İlaçlardan birini eline alıp arama motoruna ismini yazdı. Çıkan sonuçları okurken yutkunması gerekmişti. "Kanser mi?" dedi titreyen bir sesle. Yanlış olabileceğini düşünüp diğer kutuyu arattı ama onda da sonuç aynıydı. "Bana söylemedin." Dedi yanağından süzülen yaşlara aldırmadan. Bir sürü öylece oturduktan sonra kalkıp hızlıca çıkıp gitti evden."Şimdi Nergis hanımcığım. Öncelikle bu seyahatinizin Koçovalı Turizm A.Ş güvencesi altında gerçekleştiğini bilmenizi isterim." Dedi Salih. "Onu gördük." Diye tısladı Nergis bozuk Türkçesi ile. "Tam bir yılan yemin ediyorum." Dedi Cumali kaşlarının altından oldukça hoşnutsuz bakıyordu kadına. "Sarı yılan." Dedi Salih. "Engerek bu engerek başımın etini yedi sabahtan beri." Diyerek yakındı Selim. Yamaç elindeki tulumu kadına uzatıp "Giyin bunu." Dedi. Nergis bağırıp çağırmaya başlamıştı ki "Böceklerin o hassas teninize zarar vermesinden hoşlanmayacağınızı düşünüyorum." deyince Yamaç panikle yerdeki tulumu alıp bacaklarından geçirdi. Koçovalı kardeşler arkalarını dönmüştü fermuar sesiyle yeniden yüzlerine kadına çevirdiler. "Şimdi Nergis Taşlıca. İsteğimiz seni burada uzun uzun tutup mağdur etmek değil. Neticede ne dostumuzsun ne düşmanımız o yüzden bize yardım et Enver'i nerede buluruz nasıl buluruz anlat çık git." Dedi Yamaç. Kadın güldü "Tamam. Bu muydu yani? Yaz Manolya sokak numara doksan." Dedi. Cumali hemen masanın üzerindeki bulmaca ekini alıp yazmaya başlamıştı. Kadın şuh bir kahkaha attı. Öyle ki sesi boş mahzende yankılanmıştı. Yamaç parmaklıklara gelip yaslandı. "Güzel. Eğlenceli olacak demek ki. Bize uyar. Belli ki Enver Tekinoğlu'nun da seni kurtarmak gibi bir niyeti yok. Neredeyse yirmi dört saat oldu ses seda yok. Olsun takılırız böyle Yeşilçam dan Hollywood dan hatta belki Bollywood dan." Dedi. Son cümlesi kadında beklediği sinyali vermişti. Nergis dudaklarını kemirmeye başlamıştı. "Hadi abiler ben kahveye geçiyorum." Diyerek çıktı.