145. BÖLÜM
"Yamaç amcam yapın hazırlığınızı demiş işte." Derken elindeki suyu tencereye döküyordu Karaca. Akşam yemeği telaşı vardı mutfakta. "İyi yapmış iyi. Olsun bitsin ne yapılacaksa." Dedi Saadet marulları yıkıyordu. O sırada Aylin elinde tepsiyle içeri girmişti. "Sağ ol Saadet abla bak yedim hepsini." Derken tezgaha bırakmıştı. "Ayy iyi içim rahat etti." Dedi kadın içtenlikle gülümseyerek. Önceki günlere göre daha iyi görünüyordu Aylin. Hemen kollarını sıvayıp tezgahtaki salatalıkları aldı. "Yardım edeyim." Diyerek. "E babanı aradın mı sen?" diye sordu Saadet Aylin'in canlanmış hali içini bir nebze rahat ettirmişti. "Aradım aradım da ulaşamadım." Dedi Karaca düşünceliydi bu konuda. "Cemile peki?" diye sordu Saadet soğanlar gözlerin yaşartmıştı. "Yok oda kapalı." Diye cevapladı Karaca. "Yani tamam iyi yaptılar hoş ettiler valla destekliyorum da ama bir haberimiz olsaydı nereler ne yapıyorlar." Derken köfte harcına geçmişti Saadet. "Oh oh elinize sağlık ne güzel kokmuş buralar." Diyerek içeri girdi Sultan. "Düştü mü ateşi?" diye sordu Saadet dolapta bir şeyler aranırken. "Düştü düştü. Ama geceden beri Damla'ya da dar etti dünyayı sıpa. İyi ama şimdi uyudu ikisi de." Derken tezgaha yaslanmıştı kadın. "Hay Allah maydanoz kalmamış. İdris'de maydanozsuz yemez asla." Diyerek dolabın kapısını kapattı Saadet. "Dedesi kılıklı rahmetli İdris'de öyle severdi. Dur ben gidip seradan toplayıp geleyim çabucak." Diyerek kapıya döndü kadın. "Zahmet etmeseydin anne alırdım ben." Diyerek öne atıldı Saadet ama "Dur sen dur hava alırım az." Diyerek çıktı kadın dışarı.
Yamaç kahveye girdiğinde Cumali ve Salih ellerinde telefon öylece oturuyordu. "Ne oldu? Bir şey olmuş. Ne oldu?" diye sordu hızlıca. "Yok bir şey oğlum ya. Selim'e ulaşamıyoruz." Diye açıkladı Salih. "Heee. E şey Karaca'ya sorsaydınız belki biliyordur." Dedi sandalyesine otururken Yamaç. "Aradım sordum. Oda bir şey bilmiyor." Dedi Cumali. Ardından "Bir şey olsa bulamayacağız adamı yaptığı iş mi yani." Diye ekledi.
Sultan topladığı maydanozları yanında getirdiği plastik kaba koyup çıkmak için dönmüştü ki Gece'yi görüp korkuyla sıçradı. "Kızım. Ödümü kopardın. Ahhh Gece'm." Diyerek gelip kıza sarıldı. Gece'de aynı içtenlikle kadına sarılmıştı. "Yavrum burada ne yapıyorsun sen? Eve niye gelmedin?" diye sordu kadın kızın yanağını okşarken. Gece Aliço'nun oradan çıktıktan sonra bir süre dolanmış en sonunda bu konuda bilgi alabileceği, güvendiği tek kişiye danışmaya karar vermişti. Bir süre eve girmek için güç toplamaya çalışmış Sultan'ın evden çıktığını görünce peşine düşmüştü hemen. "Anne şey ben gelemedim eve. Şimdi erken daha sonra gelirim. Ben seninle konuşmaya gelmiştim zaten. Sana soracaklarım var." Dedi kız bir çırpıda. "Konuşalım kızım sor ne soracaksan." Dedi kadın. "Annem... Annem nasıl öldü?" dedi Gece sesi tereddütlüydü. "Ne demek nasıl öldü?" diye sordu Sultan meraklanmıştı. "Tamam Enver kaçırdı. Sonra kaza oldu. Beni doğurdu öldü. Tamam bu kadarını biliyorum. Ama bilmediğim ne var? Mesela teyzem? Anneannem?" dedi Gece. Sultan duraklamıştı. "Kızım ben malum Yamaç'a hamileydim o günlerde. Son zamanlarımdı. Cenaze falan katılamadım." Diyerek geçiştirmeye çalıştı. "Anne kazada patlama oldu mu?" diye sordu Gece doğrudan. Sultan yutkundu. Kafasıyla onayladı kızı. Gece sinirle gülümsedi. "Ben neden bilmiyorum. Gerçi neyi biliyorum ki? Kaçırılma olayını bile yeni öğrendim." Dedi. "Kızım yani araba patlayınca cesetler yanmış. Biz sen... Annen neticede öyle bil istemedik." Diye açıkladı kadın. "Cihangir söylemişti. Kötüymüş. Çok kötüymüş." Derken sesi düşmüştü. "Görmüş yani annemi?" diye sordu Gece hevesle. "Bana dediği oydu. Tanınmaz haldeymiş." Dedi Sultan. "Anne babam tanımız mı? Emin miydi annem olduğundan." Derken sesi yükselmişti Gece'nin. "Gece sen nereye varmaya çalışıyorsun?" diye sordu Sultan. Kız ellerini saçlarında gezdirip derin bir soluk verdi. "Emin miydi?" diye sordu Gece yeniden. "Teşhise gittiğinde İdris yanındaymış. O anlatmıştı. Alyansından mı ne tanımış.. Zaten öbür türlü..." derken sözünü kesti kız "Öbür türlü ne anne?" diyerek. "Öbür türlü tanımak mümkün değilmiş." Derken fısıldamıştı kadın. "Peki annemin ailesi?" diye sordu Gece. "Annesi kazadan bir iki gün sonra vefat etti. Kalp krizi miydi neydi. Evinde taziyeye gidenler bulmuştu. Kederinden dediler. Sonuçta iki kızını da kaybetmişti kadın." Dedi Sultan. Gece durakladı "Teyzemde arabada mıymış?" diye sordu. Kadın kafasını salladı. "Peki onun cenazesi?" diye sordu. "Kızım inan ki bilmiyorum. Bende perişandım." Dedi Sultan. Gece tam çıkmak üzere dönmüştü ki durup geri döndü "Nergis Taşlıca diye birini tanıyor musun peki?" diye sordu. Sultan bir müddet düşündükten sonra "Yok çıkaramadım." Deyince "Görüşürüz anne gelirim ben." Deyip geldiği gibi tellerin arasında gözden kayboldu Gece.