63.BÖLÜM
"Çukur... İnsanı içine çeker kızım. Adı gibi işte düşersin içine. Gerçi siz Çukur'un içine doğdunuz. Bizden daha ziyade siz Çukur'lusunuz. Çukur sizsiniz. Ne diyordu o gururla taşıdığınız dövme; başımızın üstünde bir çatı, ayağımızın altında bir çukur, içinde de ailemiz olduğu sürece bize bu dünya da ölüm yok. Çatınızda çukurunuzda ailenizde burada. Koruyun kollayın varsın gerisini size karşı duranlar düşünsün." Dedi Emmi. Gece kalkıp adamın dizlerinin dibine çöküp kafasını kucağına koydu. "İçindeki ailemizde ise çatlak Emmi'm. Onu nasıl hallederiz?" adam saçlarını okşadı kızın. "O çatlak değildir Gece'm o kırık bir kalp, görülmemiş fark edilmemiş bir acıdır. Ne dedik hep aile her şeydir. Önce ailemizin acısını göreceğiz yarasına merhem olacağız ki güçlü olalım." Kızın yanağından bir damla yaş süzüldü. "Keşke... Babam... İdris Baba'm onlarda burada olsalardı da ...." Cümleyi tamamlayamadı. Emmi hıçkırığını bastırmak için dudaklarını ısırdı. Amca yeğen acılara dalıp gittiler o gece...
Ertesi sabah Yamaç çok erken saatte çıktı odasından. Bütün gece uyumamıştı. Gece ile konuşmak için can atıyor söyleyeceklerini içinden tekrar edip duruyordu. Kimseyi uyandırmamaya gayret ederek çıktı evden. Saadet'in evinin kapısına gelip durdu. Kapının kenarından aşağı inen eski tip metal su borularına tutunarak her zaman yaptığı gibi üst katın camına tırmandı. Perde kapalıydı. Dikkatli bir şekilde tıklattı birkaç kez. Cevap alamayınca tonunu yükseltip yeniden vurdu. İçerdeki hareketlenmeyi fark edince sevindi. Kolları güçsüzleşmeye başlamıştı çünkü. Perde sıyrılırken geriye dönüp yüksekliği kontrol etti Yamaç. O sırada pencere açılmıştı gülerek tekrar o yöne döndü "Günaydınnnn." Diyerek ama işler hiç de umduğu gibi gitmemişti. Salih şaşkınlık içinde uyku dolu gözlerle adama bakarken Yamaç şaşkınlığında etkisiyle dengesini kaybedip bahçeye düştü.
Saadet getirdiği buz torbasını Yamaç'ın alnına bastırdı. Karı koca gülmemek için direniyorlardı ama başarılı oldukları söylenemezdi. "Oğlum telefon diye bir şey icat etmiş adamlar. Arasana oradan niye camlara tırmanıyorsun?" dedi Salih. "Aaaa yok onlar öyle seviyor eskiden de böyleydiler." Dedi Saadet. Salih kardeşine bakıp yeniden gülmeye başladı "Kafanı vurmadığına eminsin dimi lan? Akmasın pekmezin sonra?" dedi. "Sana da malzeme çıktı gül tabi. Hem senin o oda da ne işin var ya sizin odanız alt katta değil mi?" Dedi Yamaç sitem edercesine. Salih'in gülüşü silindi "Onu aha ablana sor bakalım ne işim varmış?" dedi. Saadet hiç oralı olmadı. "Söylesene çocuğa Saadet hanım beni neden kapıya attığını." Diye ısrar etti Salih. "Anlatsana sen eski sevgililerinin fotoğraflarını neden sakladığını." Dedi Saadet. "Bak hala ne diyor ya. Yavrum ben bir şey saklamadım o Medet'in halt etmesi at dedim yak dedim eskiden ne varsa eşşoğuleşşek saklamış meğer." Dedi Salih. Yamaç bir abisine bir kadına bakıyordu. "Ben onu bunu bilmem Salih efendi bundan sonra böyle." Dedi Saadet. "Bir durun Allah aşkına ya." Diyerek araya girdi daha fazla dayanamayan Yamaç. "Konuş Yamaç'ım." Dedi Salih kardeşinin kendisine destek çıkacağını düşünüp "Sen eski sevgililerinin fotoğraflarını burada bu evde benim ablamın yanında hala saklıyor musun?" dedi Yamaç. "Haydaaa ben ne anlatıyorum acaba?" diyerek ellerini birbirine çarptı Salih. "İşine bak sen işine haydi canım." Diyerek terslendi yeniden. Güldü Yamaç "E nerede Gece?" diye sordu Saadet'e dönüp. "O akşam Emmi'yi götürdü. Sonra da sohbete dalmışlar mesaj atmış burada kalıcam diye." Dedi kadın. "Hay ben şansıma." Diyerek buz torbasını sehpaya bırakıp ayağa kalktı. "Nereye?" dedi Saadet'te ayağa kalkarak. "Emmi'ye. Orada yakalayayım bari." Diyerek kapıya yürüdü. "Bak orada doğru düzgün kapıyı çal ha. Şu telefon fikrini de bir düşün istersen." Diye bağırdı Salih arkasından.