Bölüm 116

673 27 25
                                    

116.BÖLÜM
"Kaç gün oldu böyle işte bir saniye bırakmıyor juniorı kucağından. El at artık şu işe Sultan Hanım ne olur." Dedi Salih sofa da durmuş fısıldayarak konuşuyorlardı. Sultan kucağında İdris'le oturan Saadet'e göz ucuyla bakıp adama döndü yeniden. "Dur bakalım beni de dinlemezse şu Damla'nın dediği psikoloğu arar ya da gideriz duruma göre." Dedi kadın. Salih çaresizce salladı kafasını. O sırada Damla Umut'la birlikte merdivenlerden inmişti. "Yok mu bir değişiklik?" diye sordu Saadet'i işaret ederek. Salih ellerini iki yana açıp omuz silkti. Üçü birlikte salona girince Aylin yayıldığı koltukta toparlanıp otururken telefonunu cebine sıkıştırmıştı. Sultan yüzüne bir gülümseme yerleştirip "Ah benim kara oğlum gel bakayım anneanneye." Diyerek İdris'e uzattı kollarını.
Saadet gayri ihtiyarı çocuğa daha sıkı sarıldı. "Saadet sıkmasana çocuğu." Dedi kadın sesi yumuşaktı. İdris bebekte kıpırdanıyor kadına gitmek için can atıyordu. "Yok anne onun uykusu geldi." Dedi Saadet çabucak. "İyi ver bana ben uyuturum." Dedi kadın. Damla hemen yanına oturmuş Umut'u ortalarına yatırmıştı. Salih kapının pervazına yaslanmış olacakları izliyordu. "Saadet sana diyorum." Dedi Sultan ciddileşmeye başlamıştı. "Anne.." dedi kadın inlercesine. Sultan uzanıp ağlamaya başlayan çocuğu çekip kucağına aldı. Aynı anda Saadet'te ayağa fırlamıştı. "Bak kızım! Ben bu çocuğun hem anneannesi hem.... Babaannesiyim." Dedi Sultan. Salih'in yüzünden bir gülümseme geçmişti. "Tamam öz olmayabilirim ama neticede o bir Koçovalı. Bu evin bu ailenin çocuğu. Ben hayatta olduğum sürece, ben nefes aldığım sürece bu çatı altında kimse benim torunlarımın kılına dokunamaz." Diyerek bitirdi sözünü Sultan. Ardından Umut'un yanına oturup İdris'i de dizine oturttu. "Hadi gidin iki lokma bir şeyler hazırlayın yemek saati geliyor." Dedi.
Saadet gözyaşlarını silip eğilip kadının elini öptü. "Tamam anne diyerek mutfağa doğru yol almıştı ki "Durun durun. Salih sen al karını çıkın bir hava alın. İdris benimle. Zaten ne Yamaç ne Gece ne Cumali ne diğerleri var ortada. Sizde bir değişiklik yapın işte." Dedi. Saadet bir kadına bir Salih'e baktı. Salih gülümseyerek "Hadi." Deyince tedirgin birkaç adımın ardından askıdan çanta ve ceketini alıp kocasının ardından çıktı.
Sultan kucağındaki İdris'le beraber Umut ile oynuyordu. "Artık Gece ile Yamaç'ta yapsaya bir çocuk. Ölmeden en küçüğümün tohumunu da görseydim." Dedi Damla'ya dönüp. "Yaparlar anne daha yeni evli onlar." Dedi Damla. Aylin'in eli farkında değildi ama yine karnına gitmişti. "Tamam erkek torun güvendir, merttir namdır da Akşın'dan sonra kızda görmedik be. Şöyle ikisinin karışımı bir cimcime de fena olmazdı hani." Dedi kadın gülerek. "Anne valla Yamaç yine makul adam da Gece'den bir tane daha kaldırabilir mi Koçovalı erkekleri bilemiyorum." Dedi Damla gülerek.
"Eeee Sultan anne." Diye söze karışınca Aylin ikisi de dönmüş kıza bakmıştı. "Ben mahalleye ineceğim." Dedi kısa bir sessizliğin ardından. "Hayırdır." Dedi yeniden torunlarına dönen Sultan. "Şey anne benim yurttan bir arkadaşım vardı hatırlar mısın Selma buradan evlenmişti hani.​ Dedi Aylin bir çırpıda. Sultan kızın devam etmesini bekliyordu. "İşte o çaya çağırdı. Kaç zamandır diyordu da ben şey yapamadım. " dedi kız. Gerginlikten parmakları ile oynuyordu. "Kapıdaki çocuklara söyle götürsünler. Makul bir saatte de evde ol." Dedi Sultan. Kız kadını başıyla onaylayıp koşarcasına çıktı salondan.
Dönüş yolunda Gece'de Yamaç'ta oldukça sessizdi. Gece duyduklarını ölçüp biçiyor, Yamaç olayın Gece'ye nasıl bağlandığını anlamaya uğraşıyordu. Göz ucuyla karısına bakıp yeniden yola döndü "Hayrola sesin çıkmıyor?" dedi sesi tuhaftı. Gece düşüncelerinden sıyrılıp adama çevirdi kafasını "Sesimin çıkacağı hal mi kaldı? Resmen oturduk adam saldırsın diye bekliyoruz. Elimizde hiçbir şey yok." Dedi. Yamaç doğruca önüne bakıyordu "Hiçbir şey yok mu gerçekten?" diye sordu. Gece kocasının davranışlarındaki tuhaflığı sezmişti. "Var mı?" diye sordu aynı tonda. "Yok." Diye mırıldanıp sustu Yamaç. 
Bir müddet daha gittikten sonra dayanamayıp konuştu yeniden Yamaç "Gece Azra neden öldürüldü? Kimdi?" diye sordu bu defa. Kız koltukta dikleşti "Bilmiyorum yani Azra'yı biliyorsun bu ajanlık işleri falan bahsetmişti zaten aranıyordu peşinde bir sürü adam vardı." Dedi. "Aklıma yatmıyor. Öyle olsa onun içinde bulunduğu iş arkasında iz bırakmaz. Cesedi de yok ederdi. Hem öyle bir tehlikesi olsa Çukur'a dönmezdi." Dedi Yamaç. Gece gerilmişti. "Ne demek istiyorsun?" diye sordu. "Bir şey demiyorum anlamaya çalışıyorum." Diye karşılık verdi Yamaç. Devamında dayanamayıp "O galeriyi neden dağıttın?" diye sordu öfkesini kontrol edememiş sesi çok sert çıkmıştı. "Ne alakası var şimdi nerden geldik oraya?" diye kekeledi kız. "Çok alakası var. Daha biz bu ismi duymamış bilmiyorken sen adamın yeğeninin galerisini tuzla buz ettin. Üstelik kimseye tek kelime etmedin ve işe bak ki akşamına Azra öldürüldü." Diye bağırdı Yamaç. Gece soğuk soğuk terliyordu. "Çek sağa." diye bağırdı. Ama aksine Yamaç daha da hızlanmıştı. "İndir beni." Diye bağırdı Gece yeniden ama Yamaç onu duymuyor gibiydi. "Anlat Gece... Sen Azra ve o adamın arasındaki mevzu neydi?" diye bağırdı. "Ya durursun ya ben aşağı atlarım." Dedi Gece eli kapının kolundaydı. Yamaç kilitlemek üzere hamle yapmıştı ki kız hızla açtı kapıyı. Adam öfkeyle direksiyona vurdu ardından sahil kenarında durdurdu arabayı. Gece tek eklime etmeden inip çarptı kapıyı. Yamaç birkaç derin nefes alıp sakinleşmeyi bekledi ama mümkün görünmüyordu. Aklına gelen seçenekler canını yakıyor iyiden iyiye öfkelenmesine sebep oluyordu. Hırsla gaza yüklenip uzaklaştı.
"Şurası Salim sağol getirdiğin için." Dedi Aylin inmek için hazırlanırken. "Önemli değil abla bekliyorum ben burada. Çıkınca eve bırakacağım tekrar." Deyince çocuk Aylin telaşlandı "Ne alaka ya ben ararım işim bitince." Dedi bir ayağı dışardaydı. "Olsun bekliyorum ben Sultan anne bana kızar sonra."  Dedi çocuk. Aylin bu muhabbeti boşuna uzatmak istemedi. Çocuğu kafasıyla onaylayıp indi arabadan. Arkasına bakmadan küçük gecekonduların arasından geçip durdu. Karşısındaki evin penceresine yansıyan görüntüden çocuğun çoktan telefona gömüldüğünü görebiliyordu. Sessizce duvarın dibinden süzülüp çocuğun görüş alanından çıktıktan sonra hızlı adımlarla lise binasına doğru yürüdü.
"Nasıl beğendin mi mekanı?" diye sordu Salih karısına gülümseyerek. Saadet etrafta şöyle bir göz gezdirip "Güzelmiş." Diye cevapladı adamı. O sırada Salih'in masanın üzerinde duran telefonunun ışığı yandı. "Hehh" diyerek alıp Damla'dan gelen mesajı açıp karısına gösterdi. "Bak aslan parçalarına iki kuzen nasıl güzel uyuyor." Dedi Salih. Saadet fotoğrafa gülümseyerek baktı. "Özür dilerim." Dedi ardından.  "Özür dilenecek bir şey yapmadın ki sen." Dedi Salih en yumuşak sesiyle. Saadet'in gözleri yine dolmuştu. "Sultan anne daha önce de evlat kaybetti kimse kimsenin yerini tutmaz ama diğerleri vardı bir şekilde kabullendi.  Selim oğlunu kaybetti ama çok şükür kızı var sağlıklı sağlam yanında. Biz... Ben oğlumu kaybedersem yerine koyacak kimsem hiçbir şeyim yok." Dedi. Salih yutkundu "O ne biçim laf öyle." Dedi ama sesi titremişti. "Bizim başka şansımız yok Salih unuttun mu? Bizim başka bir evladımız olmayacak." Dedi kadın yeniden. Salih uzanıp karısının ellerini avcunun içine aldı. "Olmayacak öyle bir şey." Dedi sesi netti. "Umarım olmaz." Diye yanıtladı Saadet onu ve ekledi "Yapmayacağım bir daha öyle şeyler söz." Ardından gülümsedi. Salih'de anında güldü karısına. "E hadi o zaman ne yiyoruz?" dedi neşeyle.
Asaf okul bahçesinin kuytu köşesinde siyah spor arabasına yaslanmış Aylin'i bekliyordu. "Neredesin be kızım." Diye söylendi görünce. Kız etrafı kolaçan edip hızlı adımlarla hemen arabaya bindi.  Asaf kızın haline küçümser bir bakış atıp geçip şoför koltuğuna oturdu. "Şimdi senin derdin Gece ve Yamaç'la doğru mu?" dedi Aylin doğruca önüne bakıyordu. "Cık.. Benim olayım sadece Gece ile Yamaç bizim hikayemizin figüranı." Dedi Asaf. "Ayrılmalarını istiyorsun?" diye sorarken yüzünü adama çevirdi Aylin. "Gece için planlarımın ilk etabı bu evet." Diye cevapladı Asaf onu. "Tamam ben bunu yapacağım." Dedi kız büyük bir soğuk kanlılıkla. Asaf tek kaşını kaldırıp baktı kıza. "Karşılığında tek isteğim var. Gece dahil kimsenin canına zarar gelmeyecek. Hiç kimsenin." Dedi daha çok adamı tehdit eder gibiydi.
Asaf geri yaslandı "Açıkçası benim öyle büyük intikam planlarım yok o işe ben bakmıyorum dedim ya benim olayım Gece ile ve niyetim de canını almak falan değil. Yani bu sözü rahatlıkla verebilirim sana" dedi. Aylin yutkundu. "Güzel o zaman bana biraz zaman verecek ağzı sıkı bir jinekolog bulacaksın." Dedi. Asaf kıza şaşkınlıkla baktı "Jinekolog?" diye sorarken. "Duydun işte. Ben Gece ve Yamaç'ı sağlam bir şekilde ayıracağım hatta Gece'yi Çukur'dan uzaklaştıracağım sende bu ailenin hayatından çıkıp gideceksin." Dedi Aylin. "Uzun vadeli planlar diyorsun yani." Dedi Asaf. "Sonuç istediğin gibi olacaksa." Diyerek omuz silkti kız. Asaf kısa bir süre düşündü. "Hala mı aşıksın Yamaç'a sen ya?" diyerek güldü. "Ne alakası var be. Kişisel bir mevzu bu aşk meşk uzak olsun." Dedi Aylin "Peki madem zaten rolantideyiz biraz da senin planı bekleriz. Bakalım neler yapacaksın." Dedi Asaf. "Tamam o zaman görüşürüz." Deyip geldiği gibi telaşlı bir şekilde arabadan inip uzaklaştı Aylin.
Asaf uzaklaşan kızın ardından bakarken "Ama boş boş beklemek beni sıkar be güzelim." Deyip gülerek telefonunu çıkardı. Aradığı numara birkaç çalışın sonunda cevaplayınca  "Alo Hakan bana Kemal Yaman'ın numarasını bulsana... aynen Çukur'dan... Bekliyorum." Deyip kapadı telefonu.
"Abi sen niye bu kadar içtin ya?" dedi Kemal Yamaç'ın elinden bardağı alırken. "Anlamıyorum oğlum valla anlamıyorum." Dedi Yamaç dili dolanarak. "Neyi abi?" diye sordu çocuk. "Gece'yi." Diye yanıtladı Yamaç. Kemal garson çocuğa işaret etti. "Abi saat çok geç oldu hadi seni eve götüreyim ben." Diyerek kalkıp koluna girdi. Garson çocuk arabayı getirmiş kapısını açmıştı. Kemal dikkatle Yamaç'ı arabaya koyup şoför tarafına geçti. Eve geldiklerinde saat gece yarısını çoktan geçmiş Koçovalı hanesinin ışıkları sönmüştü. Kemal ses çıkarmamaya dikkat ederek indirdi Yamaç'ı. O kadar sarhoştu ki zaten konuşacak hali yoktu onunda. Koluna girdiği Yamaç'la kapının ağzında dikilmiş zile basmak için cesaret toplamaya çalışıyordu ki kapı yavaşça aralandı. "Kemal." Dedi Aylin sessizce. "İyi geceler kıvırcık valla meyhaneden aradılar sızmak üzere diye aldım geldim bende malum cenaze evi hala kimseye de duyulmayayım dedim." Diye açıkladı durumu. Aylin derin bir nefes bırakıp Yamaç'ı Kemal'den devraldı. "Tamam ben hallederim." Diyerek içeri doğru yürüttü.
Kemal kısa bir an arkalarından bakıp kapıyı çekerek dönüp arabasına bindi. Tam Koçovalı evinden çıkmış sürüyordu ki cebinde çalan telefonu fark etti. Bir iki cebini yokladıktan sonra iç cebinde bulduğu telefonu açtı "Hehh kimsin?" diyerek. "Sınıfımızın haytası... Gece'nin fedaisi Kemal bitmemiş bir kavgamız vardı hala götün yiyorsa düştüğümüz yerdeyim gel tamamlayalım." Dedi Asaf tüm tahrik ediciliği ile. Kemal adamın sesini duyunca ani bir frenle durdurdu arabayı.
Gece Yamaç'tan ayrıldıktan sonra uzun süre bir bankta oturmuş sonra yürüyerek Çukur'a kadar gelmişti. Mahalleye girince daha fazla dayanamamış gençlerden birinin arabasını almış eve çıkıyordu. Kapının önünde fren yapan arabayı görünce yavaşlayıp gözlerini kısarak kim olduğuna baktı. "Kemal?" dedi kendi kendine.
"Geliyorum lan ammına kodumun evladı. Bekle beni." Deyip telefonu kapatan Kemal sert bir gazla yola koyulunca Gece bir şeylerin ters gittiğini anlayıp  arabayı Kemal'in peşinden sürdü.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin